Ankara İdare Hukuku Avukatı Ne İş Yapar ?
Hukuk sistemimizde, "ceza avukatı", "gayrimenkul avukatı", "İcra Avukatı" gibi ayrımlar resmi olarak tanımlanmamıştır. Her avukat, genel olarak her türlü hukuki işi yerine getirebilir. Ancak bazı avukatlar belirli alanlarda deneyim kazandıkları ve bu alanlara özel ilgi gösterdikleri için, halk arasında bu tür ayrımlar ortaya çıkmıştır.İdare Hukuku Avukatı veya idare avukatı, kamu kurumlarıyla yaşanan hukuki ihtilafları çözmek için başvurulan avukattır. Türk idare hukuku, geniş bir mevzuat yelpazesiyle düzenlendiğinden, bireylerin profesyonel ve donanımlı bir avukat arayışına yönlendirir. İdare Hukuku avukatı, İYUK hükümlerine, emsal kararlar ve uygulama kuralları konusunda bilgi sahibi olan; bu bilgiyi müvekkillerinin adalete ulaşması için en iyi kullanabilen hukukçulardır.
İdare avukatı, kişilerle kamu kurumları arasındaki hukuki anlaşmazlıkları çözen ve idari yargıda veya idari başvurularda danışmanlık sağlayan bir profesyoneldir. Bu süreçte, idareye başvuru zorunlu olduğunda başvuru dilekçeleri, idari davalarda dava dilekçeleri, cevap dilekçeleri, istinaf ve temyiz dilekçeleri gibi belgelerin hazırlanmasında yardımcı olur. Ayrıca, duruşmalı yargılama süreçlerinde müvekillerini temsil eder. Kısacası, idari yargıda ortaya çıkabilecek her türlü hukuki işlemi takip eden kişiye idare avukatı denir. Bu alanda uzmanlaşmış olan idare avukatı, çeşitli uyuşmazlıklara hakimdir ve idari yargıya taşınmadan önce idari başvuru süreçleri, işlemlerin geri alınması, kamu denetçiliğine başvuru ve savunma hazırlığı gibi konularda hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti sunar.
İdari Yargının Amacı
İdari yargı, temel amacı olarak Hukuk Devleti ilkesinin gereği olarak, idarenin faaliyetlerinin hukuka uygunluğunu temin etmeyi benimser. İdare, kamusal gücünü kullanarak bireylerin temel haklarını etkileyen kararlar alır ve işlemler yapar. İdari yargı ise bu idari işlemlerin hukuka uygunluğunu denetler ve bireylerin haklarını korur.
İdari ve Adli Yargı Arasındaki Farklar
İdari yargı ile adli yargı arasında temel farklar bulunmaktadır. Adli yargıda, eşit konumda bulunan bireyler arasındaki uyuşmazlıkların çözümüne odaklanılırken, idari yargıda ise bir tarafı kamu gücü kullanan idare ve diğer tarafı birey olan dengesiz bir ilişki söz konusudur. Bu nedenle, idari yargının amacı özel menfaatlerin değil, idarenin hukuka uygunluğunun sağlanmasıdır.
İdari yargılama usulünde, bireylerin adil yargılanma hakkını korumak için önemli düzenlemeler bulunmaktadır. Bireylerin idareye karşı temel hak ve özgürlüklerini savunma hakları ön plandadır ve bu sayede yargılama sürecinde tarafların eşitliği ve savunma hakkı güvence altına alınır. Bu yaklaşım, adaletin sağlanması ve hukukun üstünlüğünün korunması açısından büyük önem taşır.
İdari Dava Türleri ve Mahkemeleri
İdare hukukunda, idari davalar genellikle idarenin işlemlerinin iptali için açılan iptal davaları, idarenin işlem ve eylemlerinden kaynaklanan zararlar için tam yargı davaları ve idarenin işlemlerinin acil durumlarda durdurulması için yürütmenin durdurulması yargılaması olarak sınıflandırılır.
Örnek olarak; kamulaştırma davaları, kentsel dönüşüm davaları, memurların tayin işlemleri veya disiplin cezalarının iptali için açılan iptal davaları, terör mevzuatından doğan tazminat davaları, malpraktis davaları, kamu ihale mevzuatından kaynaklanan davalar gibi birçok örnek verilebilir.
İdari dava, kamu kurumları tarafından yapılan işlemlere karşı açılan davalardır. Bu davalara, kamu kurumlarının tek taraflı yaptığı işlemlerin iptali ve idari eylem, sözleşme ve işlemden kaynaklanan tam yargı davaları örnek olarak verilebilir. Dava açılabilmesi için ilgili işlemin idare tarafından yapılması ve kesin olması gerekmektedir. Ayrıca, idari işlem hazırlayıcı veya görüş gibi kesin olmayan işlemlere karşı idari dava açılamaz. Öncelikle zorunlu idari başvuru yolu tüketilmelidir.
Türkiye'de dört ayrı idari yargı kolunda mahkeme bulunmaktadır: Danıştay Mahkemesi, Bölge İdare Mahkemeleri, ve İdare ve Vergi Mahkemeleri. Anayasa'nın 125. maddesine göre, her türlü idari işleme karşı yargı yolu açıktır.
İdari davalarda mahkemeler, yerindelik denetimi yapamazlar ve idari eylem veya işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak şekilde karar veremezler.

İdari Dava Açma Süresi
İdari işlemlere karşı dava açma süreleri belirlidir. İdare tarafından işlemin kişiye tebliğinden itibaren, idare mahkemeleri için 60 gün, vergi mahkemeleri için ise 30 gündür. Özel kanunlarda ayrıca belirtilen özel dava açma süreleri bulunmaktadır. İşlem yapılmak üzere idareye başvuruda bulunduysanız ve 30 gün içinde cevap alamazsanız, talebiniz reddedilmiş sayılır ve dava açma süresi 60 gün olarak başlar. İdari dava açma süresi içinde, yetkili ve görevli olan idari mahkemelere idare avukatı tarafından dava açılmalıdır.
14 Temmuz 2021 tarihinde yürürlüğe giren "Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun", 5271 sayılı Kanun'a değişiklikler getirmekle kalmamış, aynı zamanda 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda da bazı yeni hükümler getirmiştir. Bu kapsamda, "Otuz gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İlgililer otuz günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştay’a, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilirler." Eskiden bu süre 60 günken, şimdi 30 gündür.
İdari Dava Görevsiz veya Yetkisiz Mahkemede Açılırsa Ne Olur?
İdari yargılama sürecinde, davanın açıldığı mahkemenin görev ve yetki durumu büyük önem taşır ve bu durum davanın her aşamasında titizlikle incelenir. Adli yargının yetkili olduğu konularda açılan davalar reddedilirken, idari yargının yetkili olduğu konularda ise ilgili mahkemenin görev veya yetki yönünden yetkisiz olduğu tespit edilirse dava dosyası bu mahkemeden alınarak ilgili ve yetkili idari mahkemeye gönderilir. Bu değerlendirme ve işlem idare mahkemesi tarafından otomatik olarak gerçekleştirilir.
Davanın açılacağı mahkemeye doğrudan başvuruda bulunarak dilekçenizi teslim edebilirsiniz. Bu süreçte dava açma harcı ve posta gideri ödenir. Bu nedenle mahkemeye gitmeden önce gerekli hazırlıkları yapmanız önemlidir. Dava açma harcı ve posta giderini öğrenmek için önceden mahkemeye başvurabilir veya telefonla bilgi alabilirsiniz. Eğer yaşadığınız yerde idare ve vergi mahkemesi yoksa, bulunduğunuz yerdeki asliye hukuk mahkemesine dilekçenizi verebilirsiniz. Yurtdışında iseniz, dilekçenizi Türk konsolosluklarına teslim edebilirsiniz.
Yürütme Durdurma İstemli İptal Davası Ne Kadar Sürer?
Yürütme durdurma istemli iptal davaları, genellikle İdare Mahkemeleri'nde görülür ve davanın açılacağı yer, idarenin bulunduğu adresin bağlı olduğu mahkemedir. Bu tür davaların süresi, mahkemenin iş yoğunluğuna, delillerin toplanması ve dilekçelerin cevaplanması gibi faktörlere bağlı olarak değişir. Ancak genel olarak, yürütme durdurma kararı için ortalama 3-4 ay, nihai yerel mahkeme kararı için ise yaklaşık 1 yıl sürebilir.
İdare hukuku avukatları, idari davaların yanı sıra devlet kurumlarıyla yaşanan anlaşmazlıkları çözmede uzmanlaşmış kişilerdir. Bu avukatlar, size danışmanlık hizmeti sunarak başvurduğunuz durumun idari hukuk açısından bir karşılığı olup olmadığını belirleyebilirler. Ayrıca, gerektiğinde ilgili makamlara başvurarak süreci sizin adınıza yürütebilirler. Ancak idare hukuku avukatlarının özellikle devlet kurumları ve çalışanlarıyla ilişkili anlaşmazlıklara odaklandığını unutmamak önemlidir.
İdari Dava Dilekçesi Nasıl Olmalı ?
İdari davalar yazılı yargılama usulüne tabidir ve dava dilekçesi, davanın en önemli aracıdır. Dilekçe hazırlanırken özen gösterilmelidir. Gereksiz ayrıntılardan kaçınılmalı, konudan sapmayan detaylar eklenmemelidir. Ayrıca, idari dava dilekçesi gereğinden uzun veya gereğinden kısa olmamalıdır. Bu nedenle, dilekçenin eksiksiz ve özenle hazırlanması için bir idare hukuku avukatından yardım almak faydalı olacaktır.
İdari Yargıda Kanun Yolları
İdare mahkemelerinin kararlarına karşı başvuru yolları, kanun yolları olarak adlandırılır ve davanın taraflarına verilen yargı kararının hukuka aykırı olduğu iddiasıyla üst mahkemelere başvurma imkanı tanır. Kanun yolları iki kategoride incelenir: olağan kanun yolları ve olağanüstü kanun yolları. Olağan kanun yolları, mahkemelerce verilen kesin kararların hukuki sürecin sona ermesini engelleyen yolları ifade eder. Olağanüstü kanun yolları ise olağan kanun yolları tüketildikten sonra kesinleşmiş kararlara karşı başvurulan yolları içerir. İdari yargıda, olağan kanun yolları istinaf ve temyiz incelemelerinden oluşurken, olağanüstü kanun yolları kanun yararına temyiz ve yargılamanın yenilenmesinden oluşur. İlk derece mahkemesinin verdiği nihai kararın hüküm paragrafında, hangi yargı yeri ne tür bir başvurunun hangi süreler içinde yapılacağına dair bilgiler yer alır.
Temyiz Kanun Yolu
Temyiz ve İnceleme Süreci: Temyiz, ilk derece mahkemesi veya istinaf incelemesi yapan bölge idare mahkemesi tarafından verilen nihai kararlara karşı başvurulan bir kanun yoludur. Temyiz başvurusu, verilen kararların hukuka uygunluğunun denetlenmesi amacıyla Danıştay tarafından incelenir. Danıştay, idari mahkemelerin kararlarını kesin olarak değerlendiren bir mercidir ve belirli uyuşmazlıklara bakar.
Temyiz Edilebilecek Kararlar: Temyiz yoluna başvurulacak kararlar sınırlıdır ve İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun ilgili maddelerinde belirtilmiştir. Ayrıca, madde 20/A ve 20/B kapsamındaki işlemler doğrudan temyiz incelemesine tabi tutulur. Bu nedenle, temyiz incelemesi sonucunda kararın kesinleşmesi söz konusudur.
Başvuru Usulü ve Süresi: Temyiz yoluna başvuru yazılı dilekçelerle yapılır ve dilekçeler ilgili mahkemeye sunulur. Kararların tebliğini izleyen belirli süreler içinde başvuru yapılmalıdır. İvedi yargılama usulüne tabi uyuşmazlıklar için farklı süreler geçerlidir.
Verilebilecek Kararlar: Temyiz incelemesi sonucunda Danıştay, kararı onaylayabilir, değiştirerek onaylayabilir veya bozabilir. Bozma kararı sonrasında dosya ilgili mahkemeye gönderilir ve yeniden karar verilir. Danıştay, kısmi onama ve kısmi bozma kararı da verebilir. Kararların tebliği ve sürelerin takibi önemlidir, aksi takdirde başvuru kabul edilmez.
İstinaf Kanun Yolu
İstinaf İncelemesi ve Yetki: İstinaf, ilk derece mahkemesi kararlarının maddi ve hukuki yönlerinin bir üst mahkeme tarafından yeniden incelenmesi ve değerlendirilmesidir. Bu inceleme işlemi, 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun'un 3/A maddesi ile İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesi uyarınca Bölge İdare Mahkemeleri tarafından yapılır. İstinaf incelemesini gerçekleştirecek olan bölge idare mahkemesi, istinafa konu olan kararı veren mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki Bölge İdare Mahkemesidir.
Başvuru Usulü ve Süresi: İstinafa başvurular yazılı dilekçelerle yapılır ve dilekçeler dava dilekçesinin gerekliliklerine uygun şekilde hazırlanır. İstinaf dilekçesinde, ilk derece mahkemesi kararının gerekçeli olarak kaldırılması ve davanın kabulüne veya reddine yönelik talepler yer alır. İstinaf başvurusu için belirlenen süre, ilk derece mahkemesi kararının tebliğini takip eden 30 (otuz) gündür. Belirtilen bu sürenin aşılmaması gereklidir, aksi takdirde istinaf başvurusu kabul edilmez.
Kararlar ve Sonuçları: Bölge idare mahkemesi, ilk derece mahkemesinin kararının hukuka uygun olduğunu değerlendirirse, istinaf başvurusunu reddeder veya gerekli düzeltmeleri yaparak aynı kararı tekrarlar. Ancak, kararın hukuka uygun olmadığı durumlarda istinaf başvurusunu kabul eder ve ilk derece mahkemesinin kararını kaldırır. Bölge idare mahkemesi, kaldırdığı kararın yerine davanın esasını inceleyerek yeni bir karar verir. İstinaf incelemesi sonucunda haklı bulunan başvurular, görevsizlik veya yetkisizlik hallerinde kabul edilir ve dosya ilgili mahkemeye gönderilir.
İnceleme Dışı Konular: İdari Yargılama Usulü Kanunu'na göre, beş bin Türk lirasını aşmayan vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında verilen kararlar istinaf kanun yoluna başvurulamaz. Aynı şekilde, ivedi yargılama usulüne tabi konular ile merkezi ve ortak sınavlara ilişkin verilen kararlara karşı da istinaf başvurusu yapılamaz. Bu kararlar, ilk derece mahkemesinin kararıyla kesinleşir.
Yargılamanın Yenilenmesi
Tanım ve Amacı: İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 53. maddesinde belirtilen bir olağanüstü kanun yoludur. Bu yol, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları doğrultusunda ihlal edilen kararlara karşı bir fırsat sunar. Yargılamanın yenilenmesi talebi, Kanun'un 53. maddesinde belirtilen nedenlerden biri doğrultusunda gerçekleştirilir. Bu talebin amacı, kesinleşmiş bir hükmün, hukuka aykırılık sebebiyle düzeltilmesini sağlamaktır.
Kanun Yararına Temyiz
Tanım ve Kapsamı: İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesinde düzenlenmiş olan olağanüstü bir kanun yoludur. Kanun yararına temyiz, idare ve vergi mahkemeleri ile bölge idare mahkemelerinin kesinleşmiş olan kararlarına, istinaf veya temyiz incelemesi olmadan kesinleşmiş, hukuka aykırı kararlara karşı ilgili bakanlıkların ya da Başsavcının kanun yararına temyiz başvurusunda bulunmasıdır. Bu kararların bozulması, önceki kesinleşmiş kararların hukuki sonuçlarını etkilemez.
Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru Yolu
Tanım ve Süreç: Anayasa'nın 148. maddesine göre, herkes Anayasa'da güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapabilir. Ancak, bu yol için idari ve yargısal başvuru yollarının tüketilmiş olması gereklidir. Bireysel başvuru, ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren 30 gün içinde yapılmalıdır. Başvuru dilekçesi, belirlenen formatta Anayasa Mahkemesine iletilir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Bireysel Başvuru
Tanım ve Koşullar: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde belirtilen haklarının ihlal edildiğini düşünen herkes Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurabilir. Ancak, iç hukuktaki tüm başvuru yollarının tüketilmiş olması gerekir. Başvuru sahibi, iç hukuktaki son başvuru yoluna ilişkin kesin kararın ardından 4 ay içinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurmalıdır.
Ankara İdare Hukuku Avukatı Görev ve Hizmet Alanları
İdare avukatı, iptal davalarının veya tam yargı davalarının açılması, yönetilmesi, istinaf ve temyiz yoluna başvurulması, dilekçelerin hazırlanması ve izlenmesi gibi işlemleri yürütür. Bu süreçlerde usul kurallarına dikkat eder ve İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun belirlediği süreler içinde görevlerini yerine getirir. İdare hukuku, geniş bir alana sahip olduğundan, idare avukatının sunduğu hukuki hizmetlerin kapsamı da oldukça geniştir. Bunlar arasında şunlar yer alır:
- İdarenin hukuka aykırı işlemlerine karşı iptal davaları
- İdari eylemlere ilişkin tazminat davaları
- İdari para cezalarının iptali davaları
- Öğrenci ve memur davalarının yönetilmesi
- Vergi anlaşmazlıklarında dava açılması veya çözümlenmesi
- Kamulaştırma davaları
- Karayolu trafik davalarının takibi
- İhale davalarının ele alınması ve ihale hukukuyla ilgili anlaşmazlıkların çözülmesi
- Belediye Kanunu'na ilişkin anlaşmazlık davaları
- İmar Hukukuyla ilgili idari davalar
İdare hukuku avukatları, idari hukuk ve yargı süreçlerinde yaşanan tüm sorunlarda profesyonel danışmanlık hizmeti de sunarlar.
İdari Yargıda Adli Yardım Hizmetleri
İdari yargı süreçlerinde adli yardım, İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK) kapsamında Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) ilgili maddeleri dikkate alınarak sağlanmaktadır. Adli yardım, HMK'nin 334-340 maddelerinde detaylı olarak düzenlenmiştir. Adli yardımdan faydalanacak kişiler; kendileri ve ailelerinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeden yargılama veya takip giderlerini ödeyemeyenler; iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde adli yardımdan yararlanabilirler. Adli yardım talebi kabul edilen kişiye, mahkemenin kararına bağlı olarak aşağıdaki imkanlardan biri, birkaçı ya da tamamı sağlanır:
- Tüm yargılama ve takip giderlerinden geçici olarak muafiyet,
- Yargılama ve takip giderleri için teminat göstermekten muafiyet,
- Dava sürecinde yapılması gereken tüm giderlerin devlet tarafından avans olarak ödenmesi,
- Dava takibi için avukat gerekiyorsa ve ödeme gücü yoksa bir avukatın sağlanması.
Adli yardım imkanı, mahkeme kararının kesinleşmesine kadar devam eder. Ancak adli yardım, talep ve kabul edilmeden önceki yargılama giderlerini kapsamaz. Adli yardım talebinin mahkeme tarafından değerlendirilmesinde, başvuruya eklenmesi gereken belgelerin eksik olması durumunda mahkeme, belgenin tamamlanması için karar verir ve belgenin getirilmesi sürecini uzatır. Bu nedenle adli yardım talebi için gerekli belgelerin eksiksiz olarak başvuruya eklenmesi önemlidir.
Adli yardım talebi, ilgili dava mahkemesine veya kanun yolları aşamasındaysa bölge idare mahkemesi veya Danıştay'a yapılır. Talepte bulunan kişinin, iddiasının özeti, iddiasını destekleyen deliller ve yargılama giderlerini karşılayamayacak durumda olduğunu gösteren mali durumunu gösteren belgeleri mahkemeye sunması gerekir.
Adli yardım talebine ilişkin belgeler, her türlü harç ve vergiden muaftır. Mahkeme, adli yardım talebini öncelikle değerlendirir. Talebin reddedilmesi halinde, kararı veren mahkemeye karşı bir dilekçe ile bir hafta içinde itiraz edilebilir. Adli yardım talebinin reddedilmesi durumunda, talepte bulunan kişilerin dava harç masraflarını ödemesi gerekir. Adli yardımdan yararlanan kişinin mali durumu hakkında bilinçli olarak yanlış bilgi verdiği veya sonraki süreçte mali durumunun iyileştiği tespit edilirse adli yardım kararı kaldırılır. Ayrıca adli yardımdan yararlanan kişinin davayı kaybetmesi durumunda, adli yardım kararı nedeniyle ertelenen tüm yargılama giderleri ve devlet tarafından ödenen avanslar kaybeden tarafından ödenir.
Yabancıların adli yardımdan yararlanabilmesi, karşılıklılık ilkesine bağlıdır. Ülkede bulunan yabancıların adli yardım talebinin değerlendirilmesi süreci, ikametgah sorunu ve kimlik belgesi eksikliği gibi nedenlerle aksayabilir. Bu nedenle başvuruda gerekli bilgi ve belgelerin eksiksiz olarak sunulması önemlidir. Bu kapsamda Ankara idare avukatı ile çalışmak hak kaybını önleyecektir.
Ankara İdare Hukuku Avukatlarının Ücretlendirilmesi
İdare hukuku avukatlarının ücretleri yasalarla belirlenmiş olmakla birlikte, taraflar arasındaki anlaşmaya göre değişiklik gösterebilir. Her davanın özelliklerine, avukatın harcadığı emeğe ve dikkate bağlı olarak farklılık gösteren ücretler, taraflar arasındaki müzakere ve anlaşma sürecine bağlı olarak belirlenir.
2024 yılında avukatlık asgari ücret tarifesi şu şekildedir: