Trafik Kazası Tazminat Davası
Trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası, en az bir motorlu aracın karıştığı bir kazada ortaya çıkan bedensel zararlar ve üçüncü kişilere ait malvarlıklarındaki hasarların giderilmesi amacıyla zarara uğrayan kişiler tarafından açılan bir tazminat davası türüdür. Bu dava, trafik kazasında sorumlu olanlara karşı hak talep etmek amacıyla kullanılır ve uygulamada bedensel ve malvarlığı zararlarını içerir.
Trafik kazası tazminat davasının hukuki dayanağı, trafik kazasının bir haksız fiil (BK md.49) sorumluluğu doğurmasıdır. Bu durum, zaman aşımı, mahkeme yetkisi ve tazminat miktarı gibi konularda çeşitli sonuçları beraberinde getirir. Makalemizde, trafik kazalarına bağlı tazminat davaları geniş kapsamlı bir şekilde ele alınmıştır.
Trafik kazası tazminat davası sebebiyle maddi ve manevi tazminat davaları, trafik kazalarına ilişkin Türk Borçlar Kanunu, Karayolları Trafik Kanunu, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları, Maluliyet ve Çalışma Gücü Kaybı Tespiti İşlemleri Yönetmeliği ve diğer ilgili mevzuat hükümlerini içermektedir. Bu bağlamda, trafik kazalarına yönelik tazminat davalarında en temel kaynaklar, Türk Borçlar Kanunu'nun 49. maddesi ve devamındaki haksız fiil hükümleri ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun ilgili hükümleridir. Trafik kazaları, hukuki niteliği bakımından haksız fiil sorumluluğu çerçevesinde değerlendirilmektedir.
Trafik kazası, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun "Tanımlar" başlıklı 3. maddesine göre, "Karayolu üzerinde hareket halinde olan bir veya birden fazla aracın karıştığı ölüm, yaralanma ve zararla sonuçlanmış olan olaydır." şeklinde tanımlanmaktadır.
Bir olayın trafik kazası olarak kabul edilebilmesi için:
- Karayolu üzerinde veya karayolu ile bağlantısı olan, karayolu sayılan bir alanda gerçekleşmesi,
- Bir veya birkaç aracın olaya karışmış olması,
- Olaya karışan araç veya araçların en az birinin hareket halinde olması,
- Olay sonucunda ölüm, yaralanma ve zarar meydana gelmiş olması,
- Olay ile zarar arasında nedensellik bağı bulunması,
şartlarının tamamının bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir.
Trafik Kazası Tazminat Hesaplama Aracı
Trafik Kazası Tazminat Hesaplama
Her ne kadar hesaplama aracı bizzat tarafımızca yazılmış olsa da %3 civarında sapma payı vardır. Detaylı bilgi almak için kesinlikle bir avukat ile görüşmenizde fayda var.
Trafik Kazası Tazminat Davasında Davacı Kimdir?
Trafik kazasında yaralanma durumunda, yaralanan şahıs maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Ağır bedensel yaralanma durumunda, yaralanan kişinin yakınları sadece "manevi tazminat davası" açabilirler. Ölümlü trafik kazalarında, ölenin destek sağladığı herkes maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Ölen kişi evli ise eşi ve çocuklarına, bekar ise anne ve babasına destekten yoksun kalma tazminatı talep etme hakkına sahiptir. Diğer akrabaların talepte bulunabilmesi için ölenin destek aldığını ispatlamaları gerekir.
Türk Borçlar Kanunumuzun 56. Maddesinin 2. Fıkrasına Göre: "Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir."
Trafik Kazası Tazminat Davası Kime Açılır ?
Trafik kazası sonucunda ortaya çıkan maddi ve manevi zararların giderilmesi amacıyla başlatılan trafik kazası tazminat davası, hukuki anlamda bir haksız fiil olarak kabul edilmektedir. Bu davaya taraf olanlar, genellikle haksız fiili gerçekleştirenlerdir; ancak, trafik kazalarında doğrudan fiilin işleyenler dışında da tazminat sorumluları bulunmaktadır. Ölüm, yaralanma veya malvarlığı zararı gibi durumlarda, aşağıdaki kişilere karşı maddi ve manevi tazminat davası açılabilmektedir:
- Aracın Sürücüsü: Trafik kazasında kusurlu olan aracın sürücüsüne karşı tazminat davası açılabilmektedir (BK md.49).
- Aracın Sahibi: Aracın sahibi genellikle aracın işleteni olarak kabul edildiğinden, trafik kazası nedeniyle tazminat sorumluluğu taşımaktadır (2918 sayılı KTK md.85/1).
- Aracın İşleteni: Trafik kazasına karışan aracın işleteni, meydana gelen tüm zararlardan sorumlu olup, işletene karşı maddi ve manevi tazminat davası açılabilmektedir (2918 sayılı KTK md.85/1). Trafik tescil kayıtlarında aracın sahibi olarak görünen kişi, aynı zamanda aracın işleteni olarak kabul edilir. Araç sahibi, aracın üzerinde fiili hakimiyeti bulunmadığını, harcamaların başka birisi tarafından yapıldığını veya aracın ekonomik çıkarının başkasına ait olduğunu ispat ederse sorumluluktan kurtulabilir. Eğer araç, bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında işletiliyorsa veya bir biletle işletiliyorsa, meydana gelen zarardan sorumlu olan işleten kabul edilir. Başka bir kişi, aracı kendi hesabına ve tehlikenin kendisine ait olduğunu ispat ederse, işleten olarak kabul edilir (HGK 2015/2890 kararı).
- Sigorta Şirketi: Trafik kazasına karışan aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası) veya poliçe kapsamında yapılan İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortası (Kasko Sigortası) hangi sigorta şirketi tarafından sağlanmışsa, o sigorta şirketi de ölüm, yaralanma veya diğer zararlardan sorumludur (KTK md.91). Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre, sigortacı, poliçede belirtilen motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne, yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olmasından kaynaklanan hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.

Trafik Kazası Tazminat Davasında Yetkili Mahkeme
Trafik Kazası Tazminat Davasında Görevli Mahkeme
Ölümlü veya yaralamalı trafik kazalarına ilişkin maddi ve manevi tazminat davalarında görevli mahkeme genellikle Asliye Hukuk Mahkemesi'dir (HMK md. 2/1). Örneğin,Ankara- Çankaya'da meydana gelen bir yaralamalı trafik kazası nedeniyle açılacak tazminat davası, Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülmelidir.Trafik sigortasını yapan şirkete karşı açılacak tazminat davasına bakmaya yetkili mahkeme ise genellikle Asliye Ticaret Mahkemesi'dir (6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu [TTK] md. 4/1-a, md. 5/1). Çünkü sigorta şirketinin sorumluluğu ticari bir işten kaynaklanmaktadır. Bu nedenle, trafik kazası nedeniyle aracın sürücüsü, sahibi ve işleteni ile birlikte aracı sigortalayan sigorta şirketine karşı açılacak davalarda, tüm sorumluları kapsayan bir tazminat davası Asliye Ticaret Mahkemesi'nde görülmelidir.

Trafik Kazası Tazminat Davasında Zamanaşımı Süresi
Türk Borçlar Kanunu'nun 72. maddesine göre, haksız fiil sorumluluğundan kaynaklanan zararın ve tazminat yükümlüsünün öğrenilmesinden itibaren iki yıl ve en geç fiilin işlendiği tarihten itibaren on yıl olan zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Ayrıca, ceza zamanaşımı süresi daha uzunsa, bu sürelerin uygulanması gerekmektedir.
Trafik kazası tazminat davası açmadan önce, davanın başlama ve sona erme süreleri önemli konulardır. Trafik kazasının meydana geldiği gün, yani haksız fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren tazminat davası zamanaşımı süresi işlemeye başlar. Trafik kazalarında, davacının lehine olan iki zamanaşımı süresinden hangisi ise, o süre uygulanır. Tazminat davası zamanaşımı süreleri şunlardır:
Tazminat Davası Esas Zamanaşımı Süresi: Zarar gören, zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresine sahiptir. Zarara uğrayan, faili ve zararı daha sonra öğrense bile, her durumda fiilin işlenmesinden itibaren 10 yıl süreyle dava açabilir (KTK md.109).Ceza Zamanaşımı Süresi: Eğer trafik kazası bir suç teşkil ediyorsa, ceza zamanaşımı süreleri de uygulanır (KTK 109/2). Trafik kazalarında yaralanma varsa taksirle adam yaralama suçu; ölüm varsa taksirle adam öldürme suçu meydana gelir. Trafik kazası neticesinde ölüm veya yaralama durumu söz konusuysa, ceza kanunundaki ilgili suç için öngörülen dava zamanaşımı süresi, maddi ve manevi tazminat davası açma süresini belirler. Ceza davası devam ediyorsa, ceza hukukundaki "uzamış dava zamanaşımı" devreye girer ve ceza davası devam ettiği sürece herhangi bir zamanaşımı süresine bağlı olmadan trafik kazası nedeniyle tazminat davası açılabilir.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunumuzun 109. Maddesinin 1. ve 2. Fıkralarına Göre: "Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir."
Ölümlü Trafik Kazası Tazminat Davasında Hangi Zararlar Talep Edilebilir?
Ölümlü trafik kazalarında kusurlu davranışlarıyla ölüme sebep olan kişi, ölenin yakınlarının isteği üzerine ölümün hemen ardından gerçekleşmeyen durumlarda ortaya çıkan tedavi masrafları, çalışma gücünün azalmasından veya kaybından kaynaklanan kayıplar ve ölenin desteğinden yoksun kalanların maddi zararlarını tazmin etmekle yükümlüdür.
Kaza mağdurunun olay yerinde hemen ölmemesi durumunda, hastaneye kaldırılması, bir süre tedavi görmesi ve tedavi süreci devam ederken yaşamını sürdürememesi halinde, ölüm olayının meydana geldiği ana kadar geçen sürede gerçekleştirilen tedavi masrafları, çalışma gücünün azalması veya kaybından kaynaklanan zararlar karşı taraftan talep edilebilir.
Ölenin desteğinden yoksun kalanlar sadece eşi ve çocukları değildir; sağken destek sağladığını kanıtlayan tüm yakınları da bu kapsama dahildir. Destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında ölenin ve tazminat yükümlüsünün kusur durumları, mesleği, konumu, kariyer durumu, yaş, refah düzeyi, iş, ölüm tarihindeki maaş veya ücret, sağladığı destek miktarı ve gelecekte potansiyel olarak sağlayabileceği destek miktarı gibi birçok faktör göz önünde bulundurulur.
Ölüm olayının yanı sıra, ölenin sahip olduğu bir malda (örneğin, ölenin kendi otomobili) meydana gelen hasar durumunda, ölenin mirasçıları tarafından maddi hasarlı trafik kazalarında talep edilebilen tazminat kalemleri istenebilir. Ancak ölenin mirasçısı olmayan, ancak ölenin desteğinden yararlanan kişiler maddi hasar nedeniyle tazminat talep edemez; sadece ölenin desteğinden yoksun kalma tazminatı talep edebilirler.
Ölümlü trafik kazası tazminat davası, maddi ve manevi tazminat davasının bir alt kategorisidir. Bu davalar, ölümlü trafik kazalarına bağlı olarak açıldığında, tazminat sorumlularından aşağıdaki zararlar talep edilebilir (BK md.53):
Manevi Tazminat: Ölenin yakınları (anne, baba, eş, çocuklar, kardeşler, nişanlı), ölüm nedeniyle duydukları elem, acı ve ızdırap duyguları nedeniyle manevi tazminat talep edebilirler.
Cenaze Giderleri: Ölenin her türlü cenaze masrafı.
Tedavi Giderleri: Ölüm anında hemen gerçekleşmemişse, ölenin tedavi giderleri.
Destekten Yoksun Kalma Tazminatı: Trafik kazasında ölen kişinin yakınları (anne, baba, eş, çocuklar, nişanlı veya destek verdiği diğer kişiler) kazanın neden olduğu destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilirler. Bu tazminat türü, ölenin hayat boyunca sağladığı desteğinden mahrum kalan kişilerin açtığı bir maddi tazminat davasıdır. Destekten yoksun kalanlar, muhtemel destek süresi boyunca ölenden elde edecekleri mali menfaati tazminat sorumlularından talep edebilir.
Yaralamalı Trafik Kazası Tazminat Davasında Hangi Zararlar İstenebilir?
Trafik kazası sonucu meydana gelen yaralanma durumlarında, yaralanan bireyin tazminat talep etme hakkı vardır. Bu tazminat, maddi ve manevi zararları kapsayan bir hukuki süreçtir. Yaralanan kişinin yakınları genellikle maddi tazminat talep edemezler; ancak, yaralanma ağır bedensel bir hasar veya uzuv kaybına neden olduysa, yakınları manevi tazminat talep edebilirler.
Yaralanmalı trafik kazalarında maddi tazminat talep edilebilecek unsurlar şunlardır: tedavi masrafları, iş ve kazanç kaybı, çalışma gücünün azalması veya kaybından kaynaklanan kayıplar ve gelecekteki ekonomik sıkıntılardan doğan zararlar.
Tedavi masraflarının talep edilebilmesi için, SGK tarafından karşılanmayan giderler olması gerekmektedir. SGK tarafından karşılanan tedavi masrafları sonradan kusurlu sürücüden talep edilirse, bu durum haksız zenginleşme anlamına gelebilir, çünkü tazminat ülkemizde zenginleşme aracı olarak kabul edilmemektedir.
Kazanç kaybı, kaza mağdurunun çalışamadığı süre boyunca kaybettiği gelirin tazmini amacıyla talep edilir. Mağdur, tedavi sürecinde kendi işine gidemeyebilir veya belirli bir ticari faaliyet ile uğraşıyorsa, tedavi sürecinde fırsat kayıpları yaşayabilir. Bu nedenle, kaza olmasaydı elde edilebilecek gelirin tazmini için kazanç kaybı talep edilir.
Çalışma gücünün azalması veya kaybından kaynaklanan kayıplar, mağdurun mesleki faaliyetlerini yerine getirmekte yaşayacağı zorlukları ve maddi kayıpları hedefler. Ekonomik geleceğin sarsılmasından kaynaklanan kayıplar ise, diğer zarar kalemlerinden ayrıdır ve gelecekte ortaya çıkması muhtemel olan kayıpları içerir. Özellikle çalışma gücünün azalması veya kaybından kaynaklanan kayıplar ile arasında bir ayrım yapmak önemlidir. Çünkü çalışma gücünde herhangi bir azalma olmasa bile, ekonomik geleceğin sarsılmış olması mümkündür. Örneğin, trafik kazası sonucunda bir tiyatro oyuncusunun yüzünde ve vücudunun görünen yerlerinde kalıcı izler kalması durumunda, çalışma gücünde azalma olmasa bile ekonomik geleceğinin sarsıldığını kabul etmek gerekebilir.
Yalnızca yaralanan kaza mağduru, yaralanma nedeniyle maddi tazminat talep edebilir. Genellikle mağdurun yakınları tarafından maddi tazminat talep edilemez; ancak, ağır yaralanma durumunda, mağdurun yakınları manevi tazminat talep edebilir. Bu durumlar genellikle istisnadır ve talep, mağdurun kendisi adına yapılır.
Ayrıca, yaralanmalı trafik kazalarında yaralanma dışında maddi hasar da olabilir ve bu durumda maddi hasar nedeniyle ayrıca tazminat talep edilebilir.
Yaralanmalı trafik kazası tazminat davalarında şu zararlar talep edilebilir (BK md.54):
Manevi Tazminat: Yaralanan kişi bizzat manevi tazminat talep edebilir. Yaralanan kişinin yakınları ise genellikle ağır bedensel yaralanma veya uzuv kaybı durumunda manevi tazminat talep edebilirler. Aksi takdirde, yaralının yakınları manevi tazminat talep edemezler.
Yaralanan kişinin her türlü tedavi gideri,
Yaralanan kişinin kazanç kaybı,
Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar,
Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.
Maddi Hasarlı Trafik Kazalarında Maddi Tazminat
Ülkemizde meydana gelen trafik kazalarının büyük bir bölümü, yalnızca maddi hasarlı kazalardan oluşmaktadır. Maddi hasarlı trafik kazaları, araçta oluşan maddi hasar, araç mahrumiyet bedeli, araç değer kaybı, kaza sonucunda diğer taşınır veya taşınmaz mallara verilen zararlar ve ticari araçlarda meydana gelen kazanç kaybı gibi çeşitli maddi kayıpların tazminini içermektedir.
Araçta meydana gelen hasar, araç değer kaybı ve trafik kazası nedeniyle diğer mallara verilen zararlar genellikle sigorta kuruluşları tarafından karşılanmaktadır. Bu tür kayıplar, Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası (ZMMS) kapsamında sigorta teminat limitleri içinde yer almaktadır.
Ancak araç mahrumiyet bedeli ve ticari araçlardaki kazanç kaybı, ZMMS kapsamında bulunmamakta ve doğrudan karşı taraftan talep edilmesi gerekmektedir.
Araç mahrumiyet bedeli, trafik kazası nedeniyle belirli bir süre boyunca aracını kullanamayan mağdurun talep edebileceği bir tazminat türüdür. Hasar gören aracın sahibi, aracın serviste onarımda olduğu süre boyunca taksi veya diğer ulaşım araçlarını kullanmak zorunda kalmış olabilir, hatta araç kiralama ihtiyacı doğmuş olabilir.
Trafik Kazalarında Kusur Tespiti Nasıl Yapılır ?
Trafik kazalarında kusur tespiti büyük bir öneme sahiptir. Zira, trafik kazaları nedeniyle açılan tazminat davaları, haksız fiil sorumluluğu çerçevesinde çözümlenir ve kusur, haksız fiil sorumluluğunun temel unsurlarından biridir. Bu nedenle, tazminat sorumlusunun yükümlülüğü, trafik kazasındaki kusur oranı ile orantılıdır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 84. maddesi ve Karayolları Trafik Yönetmeliği'nin 157. maddesi ile emsal yargı kararları, trafik kazalarındaki kusur tespiti sürecinde temel referans noktaları oluşturur. Kusur oranlarının belirlenmesinde şu hususlar dikkate alınır:
- Kırmızı ışıklı trafik işaretinde veya yetkili memurun dur işaretinde geçme,
- Taşıt giremez trafik işareti bulunan karayoluna veya bölünmüş karayolunda karşı yönden gelen trafiğin kullandığı şerit, rampa ve bağlantı yollarına girme,
- İkiden fazla şeritli taşıt yollarında, karşı yönden gelen trafiğin kullandığı şerit veya yol bölümüne girme,
- Arkadan çarpma,
- Geçme yasağı olan yerlerde geçme,
- Doğrultu değiştirme manevralarını yanlış yapma,
- Şeride tecavüz etme,
- Kavşaklarda geçiş önceliğine uymama,
- Kaplamanın dar olduğu yerlerde geçiş önceliğine uymama,
- Manevraları düzenleyen genel şartlara uymama,
- Yerleşim birimleri dışındaki karayolunun taşıt yolu üzerinde, zorunlu haller dışında park etme veya duraklama ve her durumda gerekli tedbirleri almama,
- Park için ayrılmış yerlerde veya taşıt yolu dışında kurallara uygun olarak park edilmiş araçlara çarpma.
Bu durumların varlığında, kusurlu sürücü asli kusurlu (%100 kusurlu) kabul edilir. Ancak kazaya karışan her bir kişi, bu durumlardan en az birini veya birkaçını gerçekleştirmişse, tarafların kusur durumları, kaza şartlarına, davranışlarına, tanık ifadelerine ve kamera görüntülerine dayanarak teknik inceleme sonucunda belirlenir.

Trafik Kazası Sebebiyle Ceza Davası
Oluşan trafik kazaları veya diğer trafik düzenlemelerine uymama durumları, ceza hukuku açısından, koşulların oluşmasına bağlı olarak taksirle öldürme, taksirle yaralama, trafik güvenliğini tehlikeye sokma, trafik güvenliğini taksirle tehlikeye sokma suçlarını ortaya çıkarabilir ve bu bağlamda bir ceza soruşturması ve kovuşturmasına yol açabilir. Bir trafik kazası nedeniyle başlatılan ceza davası ile tazminat talepli hukuk davası, farklı amaçlara hizmet eden, farklı nitelikteki davalar arasında yer alır.
Kaza ile ilgili olarak savcılık makamı tarafından soruşturulup, iddianamenin hazırlanmasının ardından mahkeme tarafından yürütülecek olan ceza davası, hukukta tanımlanmış bir suçu cezalandırma amacını taşırken; tazminat talepli hukuk davası, trafik kazasının mağduru olan kişinin uğradığı maddi, manevi, finansal, ruhsal ve psikolojik zararların tamamının, karşı taraftan kusur oranında tazmin edilmesi anlamına gelir.
Bu bağlamda, hukuk hakimi, genelde ceza mahkemesi hakiminin kararlarıyla bağlı değildir. Ancak, burada yapılması gereken ikili bir ayrım bulunmaktadır. Ceza hakiminin somut olguların varlığına ilişkin kararları, hukuk hakimini bağlar. Ancak taraf kusurlarının belirlenmesi, kusur oranlarının saptanması, kusur ehliyetinin belirlenmesi gibi konular, hukuk hakimini bağlamaz. Bu nedenle, hukuk hakimi, bu tür konularla ilgili olarak kendi değerlendirmesini özgürce yapabilir. Ancak, ceza davasında suçun hukuka aykırılığı ve somut olguların varlığını kanıtlamaya yönelik verilecek kararlar, hukuk hakimini bağladığı için, ceza davası tazminat davası için bekletici bir durum olabilir.
Karayolları Trafik Kanunu'na veya Karayolları Trafik Yönetmeliği'ne uymayanlar hakkında, eylemleri bir başka suç teşkil etsin veya etmesin, trafik polisi veya belirli durumlarda yetkili Cumhuriyet Savcısı tarafından yürürlükte olan Trafik Cezası Hükümleri doğrultusunda idari para cezasına hükmedilir. Ayrıca, trafikten men ve ehliyetin alınması gibi yaptırımlar da uygulanabilir.
Bunun yanı sıra, trafik kazası sonucunda meydana gelen yaralanma veya ölüm olaylarına ilişkin olarak ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kamu davası açılır. Bu konuda hükümler, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun özellikle 85 ve 89. maddelerinde belirlenmiştir.
Taksirle Öldürme
Trafik kazası sonucu meydana gelen ölümlerde Türk Ceza Kanunu'nun 85. maddesi uygulanır. Bu maddeye göre;
Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuşsa, kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.Taksirle öldürme hakkında detaylı bilgi almak için tıklayınız.Taksirle Yaralama
Trafik kazası sonucu meydana gelen yaralanmalarda Türk Ceza Kanunu'nun 89. maddesi uygulanır. Bu maddeye göre;
Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır.Taksirle yaralama fiili, mağdurun;- Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,
- Vücudunda kemik kırılmasına,
- Konuşmasında sürekli zorluğa,
- Yüzünde sabit ize,
- Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
- Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, yarısı oranında artırılır.
- İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
- Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
- Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
- Yüzünün sürekli değişikliğine,
- Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, bir kat artırılır.
Taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlıdır. Ancak, birinci fıkra kapsamına giren yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikayet aranmaz. Trafik kazaları neticesinde, taksirle yaralama veya taksirle ölüme sebep verme suçlarının ihlali nedeniyle açılacak davalar, sanığın kusurunun belirlenmesi açısından önemlidir.
Kusuru olmayan bir kişi hakkında kamu davası açılmaz. Açılmış kamu davası sonucunda kusursuz olduğu sabit olan sanık hakkında ceza tayin edilmez. Kusur, asli kusur veya tali kusur olarak ehil bilirkişiler tarafından belirlenir. Mağdur tarafın şikayetçi olmaması ve mağdur tarafın zararının kısmen veya tamamen karşılanması, hâkimin takdirini etkileyen ve verilecek hapis cezasının başka bir yaptırıma çevrilip çevrilmemesini belirleyen önemli etkenlerden biridir.
Oluşan trafik kazaları veya diğer trafik düzenlemelerine uymama durumları, ceza hukuku açısından, koşulların oluşmasına bağlı olarak taksirle öldürme, taksirle yaralama, trafik güvenliğini tehlikeye sokma, trafik güvenliğini taksirle tehlikeye sokma suçlarını ortaya çıkarabilir ve bu bağlamda bir ceza soruşturması ve kovuşturmasına yol açabilir. Bir trafik kazası nedeniyle başlatılan ceza davası ile tazminat talepli hukuk davası, farklı amaçlara hizmet eden, farklı nitelikteki davalar arasında yer alır.
Kaza ile ilgili olarak savcılık makamı tarafından soruşturulup, iddianamenin hazırlanmasının ardından mahkeme tarafından yürütülecek olan ceza davası, hukukta tanımlanmış bir suçu cezalandırma amacını taşırken; tazminat talepli hukuk davası, trafik kazasının mağduru olan kişinin uğradığı maddi, manevi, finansal, ruhsal ve psikolojik zararların tamamının, karşı taraftan kusur oranında tazmin edilmesi anlamına gelir.
Bu bağlamda, hukuk hakimi, genelde ceza mahkemesi hakiminin kararlarıyla bağlı değildir. Ancak, burada yapılması gereken ikili bir ayrım bulunmaktadır. Ceza hakiminin somut olguların varlığına ilişkin kararları, hukuk hakimini bağlar. Ancak taraf kusurlarının belirlenmesi, kusur oranlarının saptanması, kusur ehliyetinin belirlenmesi gibi konular, hukuk hakimini bağlamaz. Bu nedenle, hukuk hakimi, bu tür konularla ilgili olarak kendi değerlendirmesini özgürce yapabilir. Ancak, ceza davasında suçun hukuka aykırılığı ve somut olguların varlığını kanıtlamaya yönelik verilecek kararlar, hukuk hakimini bağladığı için, ceza davası tazminat davası için bekletici bir durum olabilir.
Taksirle yaralama hakkında detaylı bilgi almak için tıklayınız.Trafik Kazası Tazminat Davası Hakkında Yargıtay Kararları
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 2021/5654 E., 2021/7251 K.Davacı vekili; müvekkilinin 15/08/2016 tarihinde bisikleti ile seyir halinde iken davalı ... şirketi nezdinde ... poliçesi ile sigortalı olan araç ile gerçekleşen kazada yaralandığını ve malul kaldığını belirterek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 4.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 500,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 500,00 TL bakıcı gideri tazminatının temerrüt tarihinden yasal faizi ile beraber davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; ıslah ile sürekli iş göremezlik tazminat talebini 57.072 TL'ye, geçici iş göremezlik tazminatını 3903 TL ye, bakıcı gideri tazminatını 1648 TL'ye yükseltmiştir. Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince, davacının talebinin kabulü ile 57.072,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 3.900,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 1.648,00 TL bakıcı gideri tazminatının 23/03/2018 tarihinden yasal faizi ile birlikte davalı ... şirketinden tahsiline karar verilmiş; Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararına karşı davalı vekilince itiraz edilmesi üzerine itirazın kısmen kabulüne, Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararının kaldırılmasına, 18/06/2019 tarihli ek hesap raporu hükme esas alınarak davanın kısmen kabulüne, 42.629,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 3.903,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 1.301,00 TL bakıcı gideri tazminatının 23/03/2018 tarihinden yasal faizi ile birlikte davalı ... şirketinden tahsiline karar verilmiş; İtiraz Hakem Heyeti kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, İtiraz Hakem Heyet kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle, işgücü kaybı tazminatı istemine ilişkindir.
Trafik kazası sonucu sürekli işgücü kaybına uğrayanların bu kayıp nedeniyle tüm ömür süreleri boyunca uğrayacakları zararın hesap edilmesinde, zarar görenlerin bilinen en son gelirlerinin esas alınması gereklidir. Anılan zarara ilişkin tazminatların hesaplanması, büyük ölçüde varsayımlara dayalı olmakla birlikte, somut gerçekliği bulunan durumların eksiksiz biçimde tazminat hesabında dikkate alınması gerekir. Somut olayda; davacı, başvuru dilekçesinde otel işletmeciliği bölümü öğrencisi olduğunu, gelirinin bu hususa göre değerlendirilmesi gerektiğini beyan etmiş, sunmuş olduğu 2018 tarihli öğrenci belgesinde 2. sınıf öğrencisi olduğu ve o yıl için kayıt yenilemediği belirtilmiş, 18/06/2019 tarihli ek hesap raporunda davacının 11/01/2019 tarihinden itibaren asgari ücretin 1,3 katı gelir elde edeceği kabul edilerek hesaplama yapılmış ve bu raporun İtiraz Hakem Heyeti tarafından hükme esas alındığı anlaşılmıştır.
Oysa, hesap tarihinde halen öğrenci olan davacının okuldan mezun olup olmadığı konusunda bir bilgi dosya kapsamında bulunmamaktadır. Hesap tarihi itibariyle 23 yaşında olan davacının okuldan mezun olup olamadığı, mevcut şartlara göre kişinin okulu tamamlayabilme süresi, mezun olduktan sonra bölümüne göre iş bulma süresi bir arada değerlendirilerek hükme esas alınacak gelirin belirlenmesi ile buna göre aktif devre hesabının yapılması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle; davacının işleyecek aktif devresine esas gelirinin yukarıda açıklandığı şekilde belirlenerek sürekli iş göremezlik tazminatının hesaplanması için, rapor düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı biçimde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE...
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, 2014/7345 E., 2016/2727 K.Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda, kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi. Gereği düşünüldü:
Davacı vekili, davalının maliki ve sürücüsü olduğu araçla, davacının maliki ve sürücüsü olduğu motosikletin kazası sonucu davacının yaralandığını, ameliyat geçirdiğini, tedavi sürecinin halen sona ermediğini, vücudunda oluşan yara izlerinin silinmeyecek durumda olduğunu ve yaşadığı olayın korkuları dolayısıyla üzüntü içerisinde olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 100.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden başlayacak ve 3095 sayılı Kanun uyarınca işletilecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, trafik kazasında davacının tam kusurlu olduğunu, trafik kazası tespit tutanağının gerçekleri yansıtmadığını, davacının kullandığı motosikletin farlarının yanmadığını, davalının trafik kurallarına uyarak evine gitmeye çalıştığını ve talep olunan manevi tazminatın çok yüksek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulü ile 5.000,00 TL manevi tazminatın 10/05/2012 olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Manevi tazminat, zarara uğrayanda manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat, bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan miktar kadar olması gerekir.
22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bu durum her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Somut olayda, davacının yaralanma derecesi, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, olay tarihine göre paranın alım gücü gibi nedenler dikkate alındığında, davacı için hükmedilen manevi tazminat miktarı az olup, daha fazla manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına, 03/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davacılar ve davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki belgeler okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerekçelere göre; davalılar ... Genel Müdürlüğü vekili ile ... İnş. ve Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin temyiz itirazlarının reddine,
- Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Dava, iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalı ile eşinin ve çocuklarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davacı sigortalının maddi tazminat talebinin kabulüne, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, diğer davacıların manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, davacı sigortalının 27/09/2011 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu %46 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı, iş kazasının meydana gelişinde davacı kazalının %30 oranında karşıt kusurunun bulunduğu anlaşılmaktadır.
Gerek mülga BK’nın 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı TBK’nın 56. maddesinde, hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi zarar adı ile ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bu para bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir.
O halde, bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmışsa da, hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı ve duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması gerekir. Bunun yanında, olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince almayışından kaynaklandığı da dikkate alınarak, tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıktır (HGK 23.6.2004, 13/291-370). Bu açıklamalar doğrultusunda, davacı sigortalı yararına hüküm altına alınan 55.000,00 TL manevi tazminatın az olduğu açıktır.
Öte yandan, zararlandırıcı olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanunu'nun 47. maddesine göre, manevi tazminat isteme hakkı doğrudan doğruya cismani zarara maruz kalan kişiye aittir. Zarar kavramına (BK 46 ve 47) ruhsal bütünlüğün ihlali, sinir bozukluğu veya hastalığı gibi hallerin girdiği, bu maddelerle sadece maddi sağlık bütünlüğünün değil, ruhsal ve sinirsel bütünlüğün de korunduğu doktrinde ve Yargıtay kararlarında kabul edilmektedir. Karar tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 56. maddesi ile bu konu yeniden düzenlenmiş olup, ağır bedensel zarar ya da ölüm halinde zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar para ödenmesine karar verilebileceği hükmü getirilmiştir.
Yeni düzenleme ile 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun yürürlük zamanında içtihatlarla düzenlenen bu husus, yasa koyucu tarafından açıklığa kavuşturulmuş ve yaralanan sigortalının yakınlarının manevi tazminat davası bakımından hak sahipliği durumu ön şartı olarak "ağır bedensel zarar" koşulu getirilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 56/2. maddesine göre, ağır bedensel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin yakınları da manevi tazminat talep edebilecektir. Öyleyse, bir kişinin cismani zarara uğraması sonucunda, onun çok yakınlarından birinin de aynı eylem nedeniyle ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüğü ağır şekilde bozulmuşsa, onların da manevi tazminat isteyebilecekleri kabul edilmelidir. Nitekim, kaza sonucu ağır yaralanan kazalı işçi yakınlarının manevi tazminat isteyebileceklerine (HGK 23/09/1987 gün ve 1987/9-183, 1987/655; HGK 26/04/1995 gün ve 1995/11-122, 1995/430) ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararları mevcuttur.
Somut olaya gelince; zararlandırıcı olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu ile karar tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararları ışığında; olayın özelliğine, yaralanmanın niteliğine, meslekte kazanma gücündeki kayıp oranı ile sigortalının yaşına göre ve özellikle sigortalının ağır bedensel zarara uğradığı gözetilerek davacı eş ve çocuklar yararına da uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davalılara yükletilmesine, 27/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Davacılar vekili, davalı ...'un sevk ve idaresindeki aracın başka bir araçla çarpışması sonucu, araçta yolcu olarak bulunan müvekkillerinden ...'ın ağır şekilde yaralandığını, diğer müvekkillerinin ...'ın anne ve babası olduğunu belirterek, davacı ... için maddi ve manevi, diğer davacılar için manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu'nun ve aktüerya bilirkişisinin raporları esas alınarak, davacı ... yönünden davanın kısmen kabulüne, ancak davaya konu kaza nedeniyle davacı ...'ın sürekli iş göremezliğinin bulunmadığı, geçici iş göremezlik süresinin 12 ay olduğu, davacı ... ve ...'ın kişi varlığı değerlerinin zedelenmediği gerekçesiyle bu kişiler yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nda, zarar görenin yakınlarının manevi tazminat isteyebileceğine dair açık bir düzenleme bulunmamakla birlikte, ağır yaralanmalarda bu hak Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarıyla benimsenmişti. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 56. maddesinde ise, "Ağır bedensel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir" hükmü getirilmiştir. Bu durum, içtihatlarla kabul edilen uygulamayı yasa hükmü haline getirmiştir.
Madde metninden de anlaşılacağı üzere, haksız eylem sonucu bedensel zarar görenin yakınları yararına manevi tazminata hükmedilebilmesi için, zarar görenin yaralanmasının ağır bedensel zarar niteliğinde olması gerekmektedir. Ağır bedensel zarar, kanunda tanımlanmamış olup, yaralanmanın özelliğine ve yarattığı sonuçlara göre mahkemece takdir edilecektir.
Dosya kapsamından, davaya konu trafik kazası neticesinde davacı ...'ın basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek, kafatasında hayat fonksiyonlarına etkisi dördüncü derece olan bir kırık meydana gelecek şekilde yaralandığı, yaralanması nedeniyle birkaç kez ameliyat edildiği, geçici iş göremezlik süresinin 12 aya kadar uzadığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar Adli Tıp Kurumu'nun raporlarında sürekli maluliyet oranı belirlenmemiş ise de, davacı ...'ın yaralanması ağır bedensel zarar niteliğinde olup, adı geçenin anne ve babası olan diğer davacıların manevi tazminat talep etme koşulları oluşmuştur.
Davacılar ... ve ... yararına uygun bir manevi tazminata karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuş ve kararın bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Temyiz edilen kararın, yukarıda belirtilen nedenlerle davacılar ... ve ... yararına bozulmasına, davacı ...'ın diğer temyiz itirazlarının reddine ve davacılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 05/07/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, 2016/3029 E., 2016/4822 K.Trafik Kazası Tazminat Davası araç değer kaybı ve yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat talepleri hakkında.Davacı vekili, davalının sürücüsü olduğu araç ile davacı ...'in maliki ve sürücüsü olduğu, davacılar ... ve ...'nın yolcu olarak bulunduğu aracın karıştığı kazada meydana gelen yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle davacı ... için fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 1.000,00 TL araç değer kaybı, 250,00 TL ulaşım gideri, davacılardan ... için 30.000,00 TL, ... için 20.000,00 TL manevi tazminatın 07.07.2013 kaza tarihinden itibaren davalıdan tahsilini talep etmiştir. Daha sonra, 29.12.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile değer kaybı talebini 3.500,00 TL'ye, ulaşım gideri talebini 1.470,00 TL'ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulü ile 700,00 TL ulaşım gideri tazminatı, 3.500,00 TL araç değer kaybı tazminatı olmak üzere toplam 4.200,00 TL maddi tazminatın 07.07.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine; ayrıca, davacılardan ... ve ... için ayrı ayrı 3.000,00 TL manevi tazminatın 7.7.2013 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacılar ... ve ...'a verilmesine karar verilmiştir. Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesine, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve manevi tazminatın takdirinde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 56. maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nesafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olmasına göre, hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmadığından, davalı vekilinin sair temyiz itirazları reddedilmiştir.
Dava, trafik kazası nedeniyle araçta meydana gelen değer kaybının tazmini istemine ilişkindir. Hükme esas alınan 01.12.2014 tarihli bilirkişi raporunda, aracın değer kaybı, aracın hasarlı haliyle piyasa rayiç değerinden, aracın kasko sigorta şirketince davacıya ödenen hasar miktarının mahsubu ile tespit edilmiştir. Ancak, bu tespit yöntemi eksiktir. Davacının talep ettiği değer kaybı zararı belirlenirken yapılması gereken, aracın kaza tarihi itibariyle serbest piyasa koşullarına göre hasarsız haldeki 2. el değerinin belirlenmesi ve aracın tamir edilmesinden sonra, aracın yaşı, hasar miktarı ve hasarlı kısımların özelliği dikkate alındığında yine serbest piyasa koşullarında 2. el değerinde ne kadarlık bir azalma olacağının belirlenmesidir.
Bu durumda, mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler ışığında araçtaki değer kaybının tespiti hususunda yeniden bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Sonuç: Yukarıda belirtilen nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 14/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verilmiştir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 2020/1075 E., 2020/4067 K.
Trafik kazasında ölüm ve yaralanma nedeniyle manevi tazminat taleplerinin değerlendirilmesi hakkında.
Davacılar vekili, davalılardan ...'nın maliki olduğu, diğer davalı ...'un sevk ve idaresindeki araç ile davacıların murisi ...'in kullandığı aracın çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında, sürücü ...'in vefat ettiğini ve aynı araçta bulunan davacılardan ..., ..., ..., ..., ... ve ...'in yaralandığını belirterek, davalı sürücünün kusuruna dayalı olarak manevi tazminat talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkeme, davaya konu ceza yargılaması, olayın oluş şekli, tarafların kusur durumu ile sosyal ve ekonomik durumlarını dikkate alarak davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Ancak, davacılar tarafından meydana gelen trafik kazasında bir kısım yakınlarının öldüğü ve yaralandığı belirtilmişse de, hangi davacının ne miktarda tazminat talep ettiği hususu açıkça belirtilmemiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 31. maddesi, hâkime davayı aydınlatma ödevi yüklemiş olup, taraflardan açıklama yapılmasını isteyebilmesine olanak tanımaktadır. Aynı kanunun 297. maddesi ise, hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiğini düzenlemektedir.
Bu durumda, davacıların kendileri ve yakınlarının yaralanmaları, ayrıca yakınlarının vefatı nedeniyle talep ettikleri manevi tazminat miktarları mahkemece ayrı ayrı açıklattırılmalı ve bu açıklamaya göre hükmedilecek manevi tazminat miktarlarının tayin ve tespit edilmesi gerekmektedir. Ancak, bu talepler açıklattırılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. Bu nedenle, kararın davacılar yararına bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Temyiz edilen kararın, yukarıda belirtilen nedenle davacılar yararına bozulmasına, bozma sebebine göre davacıların hükmedilen manevi tazminat miktarı ve vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 19/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sık Sorulan Sorular
Trafik kazası tazminatı ne kadar?
Tazminat hesaplamasında, 20 bin TL maaş üzerinden kusur oranı çıkarılmalıdır. Elde edilen miktar daha sonra maluliyet oranı ile çarpılmalıdır. Örneğin: 20.000 TL maaş üzerinden %20 kusur oranı düşüldüğünde kalan 16.000 TL'dir. Bu miktar %50 maluliyet oranı ile çarpıldığında, 8.000 TL gelir ve aylık işgücü kaybı hesaplanır.
Trafik Kazasında Şikayetçi Olmadan Tazminat Alınır Mı?
Trafik kazasında şikayetçi olmadan tazminat talep edebilir miyim? Evet, trafik kazası sonucunda zarar gören taraf, herhangi bir cezai şikayet süreci başlatmadan maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilir.
Kırık tazminatı ne kadar?
Kanun üzerinden belirlenen beden hasar tazminatı, kişinin kırık kol, baş, bacak ve benzeri sağlık sorunlarına yol açan kusurlu trafik kazasında yaklaşık olarak 650.000 TL tazminat almaktadır.
Trafik kazasında uzlaşma olmazsa ne olur?
Yaralamalı trafik kazasında uzlaşma sağlanamazsa, kazada sorumluluğu ve yaralamada kusuru olan kişi hakkında Cumhuriyet savcısı soruşturmayı tamamlar ve iddianame düzenler. Bu süreç sonucunda, ilgili kişi hakkında Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açılır.
Trafik kazasında %100 kusurlu olunca ne olur?
Kazada %100 kusurlu olmanız durumunda karşı tarafın trafik sigortası hasarınızı karşılamaz. Kasko sigortanız yoksa, tüm masrafları kendi bütçenizden ödemeniz gerekir.
Trafik kazası mahkemesi kaç ay sürer?
Prosedürlerin zorluğu ve mahkemelerin yoğunluğu nedeniyle, ülkemizdeki dava süreçleri uzayabilmektedir. Ortalama olarak 1 ila 3 yıl arasında değişen bu süre, çeşitli faktörlere bağlı olarak daha da uzayabilir.
Trafik kazalarında avukat yüzde kaç alır?
Trafik kazası davalarında avukat ücretleri, genellikle kazanılan tazminat miktarının bir yüzdesi olarak belirlenir. Bu oran, genellikle %10 ile %25 arasında değişmektedir. Ancak, avukatınızla görüşerek sabit bir ücret üzerinde de anlaşma sağlayabilirsiniz.
Yaralanmalı trafik kazasında tazminatı kim öder?
Trafik kazalarında kazazedelere ve kazazedenin yakınlarına ödenecek tazminatın tutarları, sigorta şirketleri tarafından karşılanır. Bu tazminat tutarları, sigorta poliçelerinde belirlenen üst sınırlar dahilinde ödenir.
Trafik kazasında hangi durumda tazminat alınır?
Sürücünün kaza sonucu oluşan zararlardan tamamen veya kısmen sorumlu olduğu kanıtlandığında tazminat talep edilebilir. Trafik kazası nedeniyle maddi tazminat davası açmak isteyen kişilerin, öncelikle kaza sonucu oluşan ekonomik zararlarını kanıtlaması gerekmektedir. Bu, kaza raporları, tanık ifadeleri ve diğer delillerle desteklenmelidir.
Maddi hasarlı trafik kazasında neler talep edilir?
Maddi hasarlı trafik kazası tazminat türleri nelerdir?
- Maddi hasar tazminatı: Kaza sonucunda aracınızda meydana gelen fiziksel zararların giderilmesi için talep edilen tazminattır.
- Değer kaybı tazminatı: Kaza sonrası onarılmış aracın, kaza öncesine göre ikinci el piyasa değerinde meydana gelen düşüş için talep edilen tazminattır.
- Mahrumiyet bedeli (araçtan yoksun kalma) tazminatı: Kaza nedeniyle aracınızı kullanamadığınız süre için talep edilen tazminattır.
- Kazanç kaybı tazminatı: Genellikle ticari amaçla kullanılan araçların karıştıkları kazalar sonucu uğranılan gelir kaybı için talep edilen tazminattır.
1 kazada sigorta ne kadar artar?
Poliçenin ilk yılının hasarla kapatılması halinde, sigorta priminde %45 oranında artış uygulanır. İkinci yıl da hasarla kapatılırsa, artış oranı %90'a çıkar. Üçüncü yılın da hasarlı kapatılması durumunda, sigorta primi %135 oranında artar.
Kazadan sonra sigorta parası nasıl alınır?
Trafik kazası sonrasında sigorta ödemesi alabilmek için, gerekli tüm evrakları tamamlayarak sigorta şirketine iletmeniz gerekmektedir. Eğer yaralanmalı bir kaza meydana geldiyse, 1 yıllık iyileşme süresinin ardından, trafik kazasına ilişkin heyet raporunu sigorta şirketine sunarak ödeme alabilirsiniz. Kazadan hemen sonra yapılması gerekenler arasında kaza tutanağı hazırlamak, polis çağırmak ve tanık ifadelerini toplamak da bulunmaktadır. Bu belgeler, sigorta talebinizin kabul edilmesi için önemlidir.
Trafik sigortası kan parası öder mi?
Sigorta şirketleri, Zorunlu Araç Sigortası sözleşmelerinde belirtilen koşullara göre, olası kaza durumlarında maddi ve bedeni zararları karşılamakla yükümlüdür. Bu kapsamda, kan parası olarak bilinen tazminat ödemeleri de sigorta poliçesi kapsamında değerlendirilir ve sigorta şirketleri tarafından karşılanır.
Trafik kazası tazminatı ne zaman yatar?
Trafik sigortası tazminatı için tüm gerekli belgeler sigorta şirketine en kısa sürede ulaştırılmalıdır. Belgeler teslim edildikten sonra, tazminat ödemesi 8 iş günü içinde yapılır.
Manevi tazminat miktarı neye göre belirlenir?
Hakim, manevi tazminat miktarını belirlerken somut olayın özelliklerini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, maluliyet oranını, beden gücü kaybı sebebiyle duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı dikkate almalıdır
Trafik kazalarında uzlaşma nasıl olur?
Yaralamalı trafik kazasında uzlaşma teklifini kabul etmek mümkündür. Öncelikle taraflara uzlaştırma teklifi yapılır. Bu teklif, sanık, mağdur ve suçtan zarar gören kişilere ayrı ayrı yapılır. Uzlaştırma teklifini, uzlaştırmacı Cumhuriyet savcısının onayı ile ilgili taraflara sunar. Uzlaşma sağlanması halinde, taraflar arasında anlaşma yapılarak dava sürecinin uzaması önlenir.
Avukat Muhammet Ali BEYHAN