1. Uyuşturucu Madde Kullanma ve Bulundurma Suçu (TCK 191)
Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesinde düzenlenen uyuşturucu kullanma suçu, bireyin kişisel kullanım amacıyla uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi, bulundurması veya doğrudan kullanması halinde oluşmaktadır. Kanun koyucu, uyuşturucu maddeyi yalnızca ticari amaçla bulunduran veya satan kişileri değil, bireysel kullanım amacıyla elinde bulunduranları da cezai yaptırıma tabi tutmaktadır.
Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanma eylemi, bireyin bu tür maddeleri herhangi bir şekilde vücuduna almasıyla meydana gelir. Maddenin ağız, burun yoluyla ya da enjeksiyon gibi yöntemlerle vücuda girmesi, suçun oluşumu için yeterlidir. Benzer şekilde, uyuşturucu maddeyi kullanma amacıyla fiili veya hukuki egemenliği altında bulunduran kişi de uyuşturucu madde kullanma suçu kapsamında değerlendirilir.
Uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçunun kesintisiz bir suç olduğu kabul edilmektedir. Yargıtay kararlarına göre, bir bireyin kısa ya da uzun süreli olarak uyuşturucu maddeyi bulundurması arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır (YCGK-K.2020/102). Bu çerçevede, failin kişisel kullanımı aşan miktarda uyuşturucu madde bulundurması halinde eyleminin uyuşturucu madde ticareti suçu kapsamında değerlendirilmesi mümkündür.
Kanun koyucu, uyuşturucu madde kullanımına ilişkin suçları düzenlerken bireyin doğrudan cezalandırılmasından ziyade, tedavi edilmesini ve topluma kazandırılmasını amaçlamaktadır. Bu sebeple, TCK 191. madde kapsamında yargılanan kişiler için belirli şartlar altında denetimli serbestlik tedbiri uygulanmakta ve kamu davasının açılması ertelenebilmektedir. Ancak, failin erteleme süresi içinde tekrar uyuşturucu madde kullanması ya da bulundurması halinde kamu davası açılmaktadır.
Uyuşturucu madde kullanma ve bulundurma suçu, bireysel tüketimi ilgilendirdiğinden genellikle asliye ceza mahkemelerinde görülmektedir. Ancak, failin eyleminin uyuşturucu madde ticareti suçu kapsamında değerlendirilmesi halinde yargılama ağır ceza mahkemelerinde yapılmaktadır.
Bu suç türü takibi şikâyete bağlı olmayan suçlar arasındadır. Savcılık, suçun işlendiğini öğrendiği anda resen soruşturma başlatma yetkisine sahiptir. Ancak, dava zamanaşımı süresi içinde suçun tespit edilmemesi halinde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz. Uyuşturucu madde kullanma suçu için öngörülen dava zamanaşımı süresi 8 yıldır.
2. Uyuşturucu Madde Kullanma ve Bulundurma Suçunun Şartları
Uyuşturucu kullanma suçu, bireyin kişisel kullanım amacıyla uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi satın alması, kabul etmesi, bulundurması ya da doğrudan kullanması halinde oluşmaktadır. Ancak, bu suçun oluşabilmesi için belirli hukuki şartların mevcut olması gerekmektedir. Uyuşturucu maddeyi bulundurma amacının tespit edilmesi, failin ceza hukuku bakımından hangi suç kapsamında değerlendirileceğini belirlemede kritik bir unsur olarak öne çıkmaktadır.
Uyuşturucu madde bulundurma fiili, kullanım amacıyla mı yoksa ticari amaçla mı gerçekleştirildiği açısından değerlendirilmelidir. Yargıtay, bu ayrımı yaparken şu kriterleri göz önünde bulundurmaktadır (YCGK-K.2013/423):
- Uyuşturucu Maddenin Miktarı: Sanığın yakalandığı uyuşturucu maddenin miktarı, eylemin suç vasfını belirlemede temel ölçütlerden biridir. Kişisel kullanım sınırını aşan miktarda uyuşturucu madde bulundurulması, sanığın yalnızca kullanma amacıyla değil, aynı zamanda ticaret maksadıyla hareket ettiğine işaret edebilir. Örneğin, Adli Tıp Kurumu raporlarına göre esrar kullanan bireylerin günde ortalama 1-1,5 gram tüketebildiği kabul edilmektedir. Yıllık kullanım sınırını aşan miktarda uyuşturucu madde bulunduran kişi, uyuşturucu madde ticareti suçu kapsamında değerlendirilmektedir.
- Failin Davranışları: Uyuşturucu maddeyi yalnızca kendi tüketimi için mi bulundurduğu, yoksa ticaretine yönelik bir faaliyet içerisinde olup olmadığı failin hareketlerinden anlaşılabilir. Örneğin, failin uyuşturucu madde satışı yaptığına dair tanık beyanları veya başkalarına pazarlama girişiminde bulunduğuna yönelik tespitler, eylemin uyuşturucu ticareti suçu kapsamında değerlendirilebileceğini göstermektedir.
- Uyuşturucu Maddenin Bulundurulduğu Yer: Uyuşturucu maddenin ele geçirildiği konum da suçun vasfını belirlemede önemli bir kriterdir. Kullanım amacıyla uyuşturucu madde bulunduran bir kişinin bu maddeyi evinde, işyerinde veya her zaman kolayca ulaşabileceği bir alanda saklaması beklenir. Ancak, uyuşturucu maddenin depolama amaçlı gizlenmiş bir şekilde saklanması, ticaret amacıyla bulundurulduğuna yönelik bir emare olarak değerlendirilir.
- Uyuşturucu Maddenin Bulunduruluş Şekli: Uyuşturucu maddenin küçük paketler halinde ve hassas tartılar kullanılarak bölünmüş bir şekilde bulunması, failin ticari amaçla hareket ettiğini gösterebilir. Ayrıca, uyuşturucu maddeyle birlikte hassas terazi, ambalaj malzemeleri veya satışa yönelik bir düzenek bulunması, sanığın ticari bir faaliyet içerisinde olduğunu gösteren deliller arasında sayılmaktadır.
- Bulundurulan Uyuşturucu Maddenin Çeşitliliği: Birden fazla farklı türde uyuşturucu maddenin aynı anda bulundurulması, sanığın kullanım amacı dışında hareket ettiğine dair güçlü bir emare oluşturabilir. Yargıtay, esrar, eroin, kokain, sentetik hap gibi farklı türdeki uyuşturucu maddelerin bir arada bulundurulmasını uyuşturucu ticareti suçuna yönelik bir gösterge olarak değerlendirmektedir.
- Sanığın Uyuşturucu Madde Kullanıp Kullanmaması: Failin uyuşturucu madde kullanıp kullanmadığının tespit edilmesi, suçun niteliğini belirlemede önemlidir. Uyuşturucu madde kullandığı tespit edilen bir kişi için, bulundurulan maddenin kişisel kullanım amacı taşıdığına yönelik bir değerlendirme yapılabilir. Ancak, failin uyuşturucu madde kullanmadığının belirlenmesi halinde, maddeyi ticaret maksadıyla bulundurduğu sonucuna varılabilir.
- Sanığın Sosyo-Ekonomik Durumu: Kişinin ekonomik durumu ve gelir seviyesi de suçun belirlenmesinde dikkate alınan faktörlerden biridir. Asgari ücretle geçimini sağlayan bir bireyin büyük miktarlarda uyuşturucu maddeye sahip olması, ticari amaç taşıdığını gösterebilir. Örneğin, düşük gelirli bir bireyin, aylık gelirinin çok üzerinde bir bedelle uyuşturucu madde satın alması, yalnızca kişisel kullanım maksadıyla hareket etmediğine dair bir emare olarak değerlendirilmektedir.
3. Uyuşturucu Madde Kullanma ve Bulundurma Suçunun Cezası ve Yaptırımları
Uyuşturucu kullanma suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesinde düzenlenmiş olup, uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi kişisel kullanım amacıyla satın alan, kabul eden, bulunduran ya da doğrudan kullanan kişiler için belirli cezai yaptırımlar öngörülmektedir. Bu suçun cezası, failin eyleminin niteliğine ve suçun işlenme şekline göre değişiklik gösterebilir.
Uyuşturucu Kullanma veya Bulundurma Suçunun Temel Cezası
TCK 191/1’e göre, uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi kişisel kullanım amacıyla bulunduran, satın alan veya kullanan kişi 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suçun işleniş biçimi ve failin durumu, verilecek cezanın alt veya üst sınırdan belirlenmesinde etkili olabilir.
Suçun Ağırlaştırıcı Sebepleri
Kanun, belirli durumlarda cezanın ağırlaştırılmasını öngörmektedir. Özellikle uyuşturucu madde kullanma veya bulundurma eyleminin belirli alanlarda işlenmesi halinde ceza artırılmaktadır.
- Uyuşturucu maddenin okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi toplu kullanım alanlarına yakın yerlerde bulundurulması halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılmaktadır. Bu durumda, fail 3 yıldan 7 yıl 6 aya kadar hapis cezası ile karşı karşıya kalmaktadır.
- Uyuşturucu maddeyi başkalarına temin etme veya özendirme fiilleri tespit edildiğinde, eylem uyuşturucu ticareti suçu kapsamında değerlendirilerek daha ağır yaptırımlar uygulanmaktadır.
Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi ve Denetimli Serbestlik Tedbiri
Uyuşturucu kullanma suçu işleyen kişiler hakkında, toplum sağlığını koruma amacıyla cezai yaptırımlar yerine rehabilitasyon süreci ön plana çıkarılmaktadır. Bu nedenle, Cumhuriyet savcısı, yeterli delil bulunması halinde şüpheli hakkında 5 yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verebilir.
- Erteleme süresi boyunca şüpheliye en az 1 yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanmaktadır.
- Şüpheli, gerekli görülmesi halinde tedaviye tabi tutulabilir.
- Denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından şüphelinin uyuşturucu madde kullanıp kullanmadığı yılda en az iki kez kontrol edilmektedir.
Şüpheli, denetimli serbestlik sürecinde yükümlülüklerini ihlal ederse, kamu davasının açılmasına karar verilir ve hakkında uyuşturucu kullanma suçu kapsamında yargılama başlatılır.
Ceza Ertelemesi, Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) ve Adli Para Cezasına Çevirme
Uyuşturucu madde kullanma suçunun cezası belirlenirken, failin sabıkasız olması, pişmanlık göstermesi ve suçun işleniş şekli gibi unsurlar değerlendirilerek cezanın ertelenmesi mümkündür. Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) kararı verilmesi halinde, fail denetim süresi boyunca herhangi bir suç işlemezse ceza tamamen ortadan kalkar.
Ancak, uyuşturucu kullanma suçu için adli para cezasına çevirme imkanı bulunmamaktadır. Çünkü bu suçta öngörülen ceza süresi, adli para cezasına çevrilebilecek alt sınırın üzerindedir.
4. Uyuşturucu Madde Kullanma Suçunda Denetimli Serbestlik ve Kamu Davasının Ertelenmesi
Uyuşturucu kullanma suçu, ceza hukukunda yalnızca cezalandırmaya yönelik bir düzenleme olarak değerlendirilmemekte, aynı zamanda failin topluma kazandırılması ve rehabilite edilmesini amaçlayan tedbirleri de içermektedir. Bu kapsamda, denetimli serbestlik tedbiri ve kamu davasının açılmasının ertelenmesi mekanizmaları, failin ceza infaz kurumuna girmeden belirli şartlar altında topluma kazandırılmasını sağlamak amacıyla düzenlenmiştir.
Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi
TCK 191. madde uyarınca, uyuşturucu kullanma suçu nedeniyle hakkında soruşturma başlatılan bir kişi için yeterli şüphe bulunması halinde, Cumhuriyet savcısı 5 yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verebilir.
Bu kararın alınabilmesi için şu şartların sağlanması gerekmektedir:
- Şüphelinin daha önce aynı suçtan mahkum olmamış olması,
- Şüphelinin denetimli serbestlik tedbirlerine uygun davranacağının öngörülmesi,
- Şüphelinin kamu düzeni açısından tehlike arz etmemesi,
- Uyuşturucu maddeyi kullanmak için bulundurmuş olması (Ticaret amacıyla bulundurması halinde kamu davası ertelenmez).
Cumhuriyet savcısı, kamu davasının ertelendiğini şüpheliye bildirerek, erteleme süresi boyunca yükümlülüklere uygun davranmaması veya yasakları ihlal etmesi halinde kamu davasının açılacağını ihtar eder.
Erteleme süresi boyunca şüpheli hakkında en az 1 yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır. Bu süre, Cumhuriyet savcısının kararıyla altışar aylık dönemlerle en fazla 2 yıl daha uzatılabilir. Bu süreçte şüphelinin uyuşturucu madde kullanıp kullanmadığını tespit etmek amacıyla yılda en az iki kez ilgili kuruma sevki gerçekleştirilir.
Erteleme süresi boyunca şüphelinin;
- Denetimli serbestlik yükümlülüklerine uymaması,
- Tekrar uyuşturucu madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması,
- Uyuşturucu madde kullanmaya devam etmesi,
halinde erteleme kararı kaldırılarak kamu davası açılır. Ancak, erteleme süresi boyunca yükümlülüklere uygun hareket eden şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilir ve dava açılmaz.
Denetimli Serbestlik Tedbiri ve Uygulama Süreci
Denetimli serbestlik, kişinin ceza infaz kurumuna girmeden belirli denetim ve rehabilitasyon süreçlerine tabi tutulması anlamına gelir. Uyuşturucu kullanma suçu kapsamında denetimli serbestlik şu aşamalarla uygulanmaktadır:
- Cumhuriyet Savcısının Kararı: Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı alındığında, dosya Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğüne gönderilir.
- Denetim Sürecinin Başlaması: Şüpheliye, 10 gün içinde denetimli serbestlik programına katılması gerektiğine dair tebligat gönderilir.
- Şüphelinin Programa Katılımı: Şüpheli, bu süre içinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’ne başvurmazsa, hakkında kamu davası açılır.
- Denetimli Serbestlik Tedbirlerine Uyma: Şüpheli, denetim süreci boyunca belirlenen programlara ve rehabilitasyon süreçlerine katılmak zorundadır.
- Denetim Sürecinin İhlali: Şüpheli denetim süresi boyunca 2 kez yükümlülüklerine aykırı davranırsa, dosya Cumhuriyet Savcılığı’na gönderilir ve hakkında kamu davası açılır.
- Başarılı Tamamlanma: Denetim sürecinde yükümlülüklere uygun davranan kişi hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilir ve dava düşer.
Denetimli serbestlik süreci içerisinde, failin uyuşturucu madde bağımlısı olup olmadığı da dikkate alınarak, gerek görülmesi halinde tedavi ve rehabilitasyon programlarına yönlendirilmesi mümkündür. Bu süreçte, bağımlılıktan kurtulması ve topluma yeniden kazandırılması hedeflenmektedir.
Denetimli Serbestlik Yükümlülüklerinin İhlali ve Sonuçları
Denetimli serbestlik sürecinde, failin belirlenen yükümlülüklere uymaması halinde hukuki yaptırımlar uygulanmaktadır:
- İlk ihlal: Şüpheliye uyarı verilir ve programa devam etmesi sağlanır.
- İkinci ihlal: Denetimli serbestlik dosyası kapatılır ve Cumhuriyet Savcılığı'na bildirilerek hakkında kamu davası açılır.
- Duruşma Süreci: Şüpheli hakkında kamu davası açıldıktan sonra mahkeme, duruşmaya katılması için sanığa davetiye gönderir. Sanık mazeretsiz olarak duruşmaya gelmezse, mahkeme yokluğunda ceza kararı verebilir.
5. Uyuşturucu Madde Kullanma Suçunda Etkin Pişmanlık (TCK 192)
Uyuşturucu kullanma suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesi kapsamında düzenlenmiş olup, bireyin kişisel kullanım amacıyla uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi satın alması, kabul etmesi, bulundurması veya doğrudan kullanması halinde oluşmaktadır. Ancak, failin suçun ortaya çıkmasını kolaylaştıracak şekilde yetkili mercilere başvurması durumunda, etkin pişmanlık hükümleri uygulanabilmekte ve fail hakkında cezaya hükmedilmeyebilmektedir.
Etkin pişmanlık, failin işlediği suçtan dolayı duyduğu pişmanlığı hukuki bir sürece taşıyarak yetkili mercilere yardımcı olması anlamına gelir. TCK 192. madde, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanma suçu işleyen kişilerin, yetkili makamlara bilgi vermesi ve suçun ortaya çıkmasını kolaylaştırması durumunda cezadan kurtulmasına olanak tanımaktadır.
Bu bağlamda, uyuşturucu kullanma suçu için etkin pişmanlığın uygulanabilmesi için şu şartların sağlanması gerekmektedir:
- Resmi Makamlara Suç Duyurusunda Bulunma: Fail, hakkında soruşturma başlamadan önce yetkili mercilere başvurarak uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi nereden, kimden ve hangi şartlarda temin ettiğini açıklamalıdır.
- Soruşturma Başlamadan Önce İtiraf: Suç resmi makamlar tarafından öğrenilmeden önce fail, uyuşturucu maddeyi kimden aldığını, nerede ve ne zaman temin ettiğini bildirirse cezalandırılmaz.
- Suç Öğrenildikten Sonra Yardımcı Olma: Eğer suç yetkili mercilerce öğrenilmişse ancak fail gönüllü olarak suçun aydınlatılmasına, diğer faillerin yakalanmasına ve uyuşturucu maddenin ele geçirilmesine yardımcı olursa, hakkında verilecek cezada dörtte bir ile yarı oranında indirim uygulanabilir.
- Tedavi Amaçlı Başvuru: Uyuşturucu madde kullanan kişi, hakkında herhangi bir soruşturma başlatılmadan önce resmi makamlara başvurarak tedavi olmak istediğini bildirirse, hakkında ceza verilmez. Bu düzenleme, bağımlılıkla mücadele kapsamında kişinin suçlu olarak cezalandırılmasından ziyade, tedavi edilerek topluma kazandırılmasını amaçlamaktadır.
Yargıtay içtihatlarına göre, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için failin beyanlarının soruşturmayı kolaylaştırıcı ve somut delillerle desteklenebilir nitelikte olması gerekmektedir. Kişinin sadece kendini kurtarmak amacıyla soyut ifadelerde bulunması etkin pişmanlık kapsamında değerlendirilmeyebilir.
Örneğin, failin verdiği bilgiler doğrultusunda uyuşturucu maddeyi temin eden kişi yakalanmışsa veya suçun ortaya çıkması sağlanmışsa, fail hakkında cezaya hükmolunmaz. Ancak, etkin pişmanlık gösterdiğini iddia eden failin verdiği bilgiler somut bir neticeye ulaşmazsa, mahkeme bu hükmün uygulanıp uygulanmayacağına somut olayın özelliklerine göre karar verecektir.
Yargıtay’ın benimsediği bir diğer husus, kişinin samimi bir pişmanlık duyarak yetkililere başvurması gerektiğidir. Örneğin, bir fail hakkında zaten bir soruşturma başlatılmışsa ve fail bu süreçte etkin pişmanlıktan yararlanmak için yetkililere başvurmuşsa, yalnızca cezasında indirim uygulanabilecektir; ancak tamamen cezadan muaf tutulması söz konusu olmayacaktır.
6. Uyuşturucu Madde Kullanma ve Bulundurma Suçunda Mahkumiyet, Tedavi ve Rehabilitasyon Süreci
Uyuşturucu kullanma suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesinde düzenlenmiş olup, bu suçu işleyen kişiler için yalnızca cezai yaptırımlar öngörülmemekte, aynı zamanda tedavi ve rehabilitasyon süreçleri de uygulanmaktadır. Kanun koyucu, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan bireylerin topluma kazandırılması ve bağımlılıkla mücadele edilmesi amacıyla özel bir sistem öngörmüştür. Bu sistem, mahkumiyet sürecinde ve cezanın infazı aşamasında tedavi ve rehabilitasyon programlarının uygulanmasını içermektedir.
Uyuşturucu maddeyi kişisel kullanım amacıyla bulunduran, satın alan, kabul eden veya kullanan kişi hakkında 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası öngörülmektedir (TCK 191/1).
Ancak, uyuşturucu kullanma suçu işleyen kişilere yönelik olarak, doğrudan cezalandırma yerine denetimli serbestlik ve rehabilitasyon süreçleri uygulanabilmektedir. Mahkeme, sanığın uyuşturucu bağımlısı olup olmadığını değerlendirerek, ceza yerine tedaviye yönlendirilmesine karar verebilir.
Uyuşturucu madde kullanma suçunda mahkumiyet kararı verilmişse, cezanın infazı sırasında fail hakkında tedavi ve rehabilitasyon süreçleri zorunlu olarak uygulanmaktadır. Bu durum, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 105/A-5 maddesi gereğince hükümlülerin uyuşturucu bağımlılığından kurtarılması için belirli programlara tabi tutulmasını zorunlu hale getirmektedir.
Uyuşturucu Madde Kullanma Suçunda Tedavi ve Rehabilitasyon Süreci
Uyuşturucu veya uyarıcı madde bağımlılığı, yalnızca cezai yaptırımlarla önlenemeyecek bir sosyal sorun olarak değerlendirilmektedir. Bu nedenle, kanun koyucu uyuşturucu bağımlısı olan kişilere cezaevinde veya denetimli serbestlik kapsamında tedavi ve rehabilitasyon süreci uygulanmasını öngörmüştür.
Uyuşturucu madde kullanma veya bulundurma suçu nedeniyle mahkum olan kişiler için denetimli serbestlik kapsamında uygulanabilecek tedavi süreçleri şunlardır:
- Bağımlılık Tedavisi: Hükümlü, bağımlılık seviyesine göre devlet hastaneleri veya AMATEM (Alkol ve Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezleri) gibi uzmanlaşmış kuruluşlara yönlendirilerek tedavi altına alınmaktadır.
- Psikososyal Destek Programları: Hükümlülerin uyuşturucu bağımlılığından kurtulmaları için çeşitli eğitim ve rehabilitasyon programlarına katılımı sağlanmaktadır.
- Denetimli Serbestlik Tedbiri: Ceza infaz sürecinde veya erteleme süresinde, failin belirlenen rehabilitasyon programlarına katılımı zorunlu hale getirilmektedir.
- Bağımlılık Testleri ve Kontroller: Hükümlü, belirli aralıklarla madde kullanıp kullanmadığını belirlemek amacıyla tıbbi testlere tabi tutulmaktadır.
Uyuşturucu madde kullanma suçundan mahkum olan kişiler, cezalarının infazı sırasında veya sonrasında çeşitli rehabilitasyon programlarına tabi tutulmaktadırlar. Bu süreçte, bireyin madde bağımlılığından tamamen kurtulması ve sosyal hayata yeniden adapte olması amaçlanmaktadır.
Mahkumiyet süreci sonunda;
- Hükümlü, belirli bir süre boyunca denetimli serbestlik kapsamında izlenmeye devam edebilir.
- Tekrar madde kullanımı tespit edilen kişilere yönelik ek tedavi ve rehabilitasyon önlemleri uygulanabilir.
- Sosyal hizmet uzmanları ve psikologlar aracılığıyla psikososyal destek sağlanabilir.
Uyuşturucu madde kullanma suçuna yönelik bu sistem, yalnızca ceza infazına dayalı değil, aynı zamanda bireyi topluma kazandırmaya yönelik bütüncül bir yaklaşımla ele alınmaktadır. Bu doğrultuda, tedaviye yönlendirme, rehabilitasyon ve denetimli serbestlik uygulamaları, mahkumiyetin tek başına bir çözüm olmadığını göstermektedir.
7. Uyuşturucu Madde Kullanma ve Bulundurma Suçunda İspat ve Delil Değerlendirmesi
Uyuşturucu kullanma suçu, bireyin kişisel kullanım amacıyla uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi, bulundurması ya da doğrudan kullanmasıyla oluşmaktadır. Ancak, bu suçun sübuta ermesi ve fail hakkında mahkumiyet kararı verilebilmesi için suçun hukuka uygun delillerle ispat edilmesi gerekmektedir. Türk Ceza Hukuku’nun temel ilkelerinden biri olan "şüpheden sanık yararlanır" (in dubio pro reo) ilkesi, uyuşturucu madde kullanma suçunun ispatında da geçerlidir.
Uyuşturucu Kullanma Suçunun Delilleri ve İspat Yöntemleri
Uyuşturucu madde kullanma suçunun ispatı için sanığın üzerinde, eşyalarında veya bulunduğu ortamda uyuşturucu madde ele geçirilmesi temel delil olarak kabul edilmektedir. Ancak, uyuşturucu madde ele geçirilmediği durumlarda da sanığın uyuşturucu madde kullandığı tespit edilerek suç sabit hale getirilebilir. Bu bağlamda, mahkemeler tarafından dikkate alınan deliller şunlardır:
- Uyuşturucu Maddenin Ele Geçirilmesi: Sanığın üstünde, çantasında, aracında veya ikametgahında kullanım miktarı sınırları içinde uyuşturucu madde bulunması, suçun en önemli delillerinden biridir. Ancak, maddenin bulunduruluş şekli, miktarı ve bulunduğu yer, sanığın kullanım amacıyla mı yoksa ticaret amacıyla mı hareket ettiğini belirlemede kritik bir unsurdur.
- Tıbbi ve Biyolojik Deliller: Uyuşturucu madde ele geçirilemediği durumlarda, sanığın kan, idrar veya saç örneklerinde uyuşturucu madde tespit edilmesi, suçun ispatı açısından önemli bir delil olarak kabul edilir.
- Sanığın İkrar ve Beyanı: Sanığın, uyuşturucu madde kullandığını itiraf etmesi tek başına mahkumiyet için yeterli değildir. Yargıtay kararlarına göre, sanığın ikrarının somut delillerle desteklenmesi gerekmektedir (Y10CD-K.2019/1620). Çünkü, suçun konusu olan uyuşturucu maddenin ne olduğu belirlenmeden ve tıbbi delillerle desteklenmeden sanığın beyanı yeterli kabul edilmemektedir.
- Tanık Beyanları: Sanığın uyuşturucu madde kullandığı veya bulundurduğu yönündeki tanık ifadeleri, destekleyici bir delil olarak değerlendirilebilir. Ancak, tek başına bir tanık beyanı mahkumiyet için yeterli görülmemektedir.
- Gizli Soruşturmacı ve Teknik Takip: Savcılık tarafından yürütülen soruşturmalarda, özellikle örgütlü uyuşturucu suçlarında, gizli soruşturmacı ve teknik takip yöntemleriyle sanığın uyuşturucu madde temin ettiği veya kullandığı tespit edilebilir. Ancak, bu yöntemlerin hukuka uygun olarak yürütülmesi ve adil yargılanma hakkını ihlal etmemesi gerekmektedir.
Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, uyuşturucu madde kullanma suçunun ispatı için somut ve kesin delillerin bulunması gerekmektedir. Özellikle sanığın sadece soyut ikrarı veya ele geçirilmemiş bir madde üzerinden suçlamaya maruz kalması, mahkumiyet kararı verilmesi için yeterli sayılmamaktadır.
Örneğin, Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2019/1620 kararında, sanığın uyuşturucu madde kullandığını söylemiş olmasına rağmen üzerinde veya bulunduğu ortamda uyuşturucu madde ele geçirilmediği için mahkumiyet kararının bozulması gerektiğine hükmetmiştir. Yargıtay’ın bu kararı, somut delil olmadan yalnızca ikrara dayanarak verilen mahkumiyet kararlarının hukuka aykırı olduğunu göstermektedir.
Benzer şekilde, Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/1319 kararında, sanığın uyuşturucu madde kullandığını itiraf etmesine rağmen kan veya idrar testiyle madde kullanımı tespit edilmediği için beraat kararı verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Hukuka Aykırı Delillerin Değerlendirilmesi
Ceza muhakemesinde hukuka aykırı şekilde elde edilen deliller, mahkumiyet kararı verilirken kullanılamaz. Uyuşturucu madde kullanma suçuna ilişkin soruşturmalarda, şu tür hukuka aykırı delillerin kullanılması mahkumiyet kararının bozulmasına yol açabilir:
- Hukuka Aykırı Aramalar: Arama kararı olmadan yapılan aramalarda ele geçirilen uyuşturucu maddeler, hukuka aykırı delil olarak kabul edilebilir.
- Zorla Alınan İfadeler: Sanığın işkence, tehdit veya baskı altında verdiği ifadeler hukuka aykırı delil niteliğindedir.
- Hukuka Aykırı Teknik Takip ve Dinleme: Mahkeme kararı olmadan yapılan telefon dinlemeleri veya gizli soruşturmacı çalışmaları, mahkumiyet için delil olarak değerlendirilemez.
Uyuşturucu madde kullanma ve bulundurma suçunun ispatında, sanığın üzerindeki veya çevresindeki somut ve hukuka uygun delillerin bulunması gerekmektedir. Sanığın sadece ikrarı, tanık beyanı veya soyut iddialar mahkumiyet için yeterli değildir. Yargıtay kararları da somut delil bulunmadan verilen mahkumiyet kararlarının hukuka aykırı olacağına hükmetmektedir.
Bu nedenle, uyuşturucu kullanma suçu ile ilgili yargılamalarda, tıbbi testler, fiziki deliller ve hukuka uygun soruşturma yöntemleri temel ispat araçları olarak kabul edilmektedir. Aksi halde, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereği beraat kararı verilmesi gerekmektedir.
8. Uyuşturucu Madde Kullanma ve Bulundurma Suçunda Zamanaşımı ve Şikayet
Uyuşturucu kullanma suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 191. maddesinde düzenlenmiş olup, bireyin kişisel kullanım amacıyla uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi, bulundurması veya doğrudan kullanması halinde oluşmaktadır. Bu suç, takibi şikâyete bağlı olmayan suçlar arasında yer almakta olup, soruşturma ve kovuşturma işlemleri re’sen yürütülmektedir. Ayrıca, bu suç bakımından dava zamanaşımı süreleri belirli sınırlar içinde uygulanmaktadır.
Türk Ceza Hukuku’nda bazı suçların soruşturulabilmesi için mağdurun veya ilgili tarafların şikâyette bulunması gerekirken, bazı suçlar için savcılık makamı, herhangi bir şikâyete gerek olmaksızın re’sen (kendiliğinden) soruşturma başlatma yetkisine sahiptir.
Uyuşturucu madde kullanma veya bulundurma suçu, takibi şikâyete bağlı suçlardan değildir. Bu nedenle, suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcılığı, herhangi bir kişi veya kurumun şikâyetine gerek duymadan kendiliğinden soruşturma başlatabilir.
- Şikâyet Süresi Bulunmamaktadır: Suçun mağduru kamu düzeni olduğundan, belirli bir süre içinde şikâyette bulunma zorunluluğu yoktur.
- Kamu Davası Açılması İçin Yeterli Şüphe Gerekir: Cumhuriyet savcılığı, uyuşturucu kullanma veya bulundurma fiili ile ilgili yeterli şüphe oluştuğunda kamu davası açabilir.
- Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi Mümkündür: Eğer ilk kez uyuşturucu kullanma suçu işlenmişse, savcılık kamu davası açılmasını 5 yıl süreyle erteleyebilir. Bu süre içinde sanık denetimli serbestlik tedbirlerine uymak zorundadır.
Ceza hukukunda dava zamanaşımı, belirli bir süre içinde dava açılmaması veya yargılama sürecinin tamamlanmaması durumunda, suçun kovuşturulmasının düşmesini ifade eder. Uyuşturucu kullanma suçu için öngörülen dava zamanaşımı süresi 8 yıldır.
- Suçun işlendiği tarihten itibaren 8 yıl geçmesi halinde dava zamanaşımına uğrar ve yargılama yapılamaz.
- Soruşturma veya kovuşturma devam ederken 8 yıl dolarsa, mahkeme davayı düşürmek zorundadır.
- Zamanaşımı süresi, failin suçu işlediği tarihten itibaren işlemeye başlar.
Örnek: Bir kişinin 2015 yılında uyuşturucu kullanma suçu işlediği tespit edilirse ve bu kişi hakkında 2024 yılında dava açılırsa, suçun üzerinden 8 yıl geçtiği için dava zamanaşımı nedeniyle düşecektir.
Uyuşturucu Kullanma Suçunda Kesinleşmiş Ceza İçin Zamanaşımı (Ceza Zamanaşımı)
Dava zamanaşımının dışında, bir suçtan dolayı kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı verilmişse, bu cezanın infaz edilmesi için belirli bir süre içinde yerine getirilmesi gerekmektedir. Buna ceza zamanaşımı denir.
Uyuşturucu madde kullanma suçunda verilen ceza kesinleştikten sonra ceza zamanaşımı süresi 10 yıldır. Bu süre içinde ceza infaz edilmezse, zamanaşımı nedeniyle cezanın yerine getirilmesi mümkün olmaz.
- Örneğin: Bir kişi 2020 yılında uyuşturucu kullanma suçundan 3 yıl hapis cezasına mahkûm olmuş ancak cezası infaz edilmemişse, 2030 yılına kadar cezanın infaz edilmesi gerekmektedir. 2030’dan sonra ceza zamanaşımına uğrayacağı için infaz edilemez.
9. Uyuşturucu Madde Kullanma ve Bulundurma Suçunda Yetkili ve Görevli Mahkeme
Uyuşturucu kullanma suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesi kapsamında düzenlenmiş olup, uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi kişisel kullanım amacıyla satın alma, kabul etme, bulundurma veya kullanma eylemlerini kapsamaktadır. Bu suçun yargılamasında yetkili ve görevli mahkemenin belirlenmesi, Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluşu, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun çerçevesinde belirlenen kurallara göre yapılmaktadır.
Uyuşturucu Kullanma Suçunda Görevli Mahkeme
Ceza hukukunda mahkemelerin görevleri, suçun gerektirdiği ceza miktarına ve suçun niteliğine göre belirlenmektedir. Uyuşturucu kullanma suçu için öngörülen ceza miktarı 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası olduğundan, görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir.
- Asliye ceza mahkemesi, 10 yıla kadar hapis cezası gerektiren suçlara bakmakla yetkilidir.
- Uyuşturucu kullanma suçu, uyuşturucu madde ticareti suçundan ayrı bir suç tipi olarak değerlendirildiğinden, bu suçun yargılaması ağır ceza mahkemelerinde değil, asliye ceza mahkemelerinde yapılmaktadır.
- Sanığın eylemi, uyuşturucu ticareti suçu kapsamına giriyorsa, görevli mahkeme ağır ceza mahkemesi olacaktır.
Uyuşturucu Kullanma Suçunda Yetkili Mahkeme
Yetkili mahkeme, suçun işlendiği yer mahkemesi olup, CMK m. 12 gereği, suçun işlendiği yerde bulunan asliye ceza mahkemesi yetkili kabul edilmektedir.
- Uyuşturucu kullanma veya bulundurma fiili nerede işlenmişse, o yer mahkemesi yetkilidir.
- Uyuşturucu madde kişinin üzerinde ele geçirilmişse, suçun işlendiği yer olarak maddeyi taşıdığı konum esas alınır.
- Uyuşturucu madde sanığın ikametgahında bulunmuşsa, suçun işlendiği yer olarak sanığın ikamet adresi dikkate alınır.
Örneğin: Sanık, İstanbul’da ikamet etmekte ancak İzmir’de uyuşturucu madde ile yakalanmışsa, yetkili mahkeme İzmir asliye ceza mahkemesi olacaktır.
Uyuşturucu Kullanma Suçunda Yetki İhtilafları ve Özel Durumlar
Uyuşturucu madde kullanma ve bulundurma suçlarında bazı durumlarda yetki ihtilafları ortaya çıkabilmektedir.
- Fail, farklı şehirlerde uyuşturucu madde bulundurmuşsa, yetkili mahkeme, ilk tespit edilen yer mahkemesi olabilmektedir.
- Uyuşturucu madde, birden fazla kişinin ortak kullanımında ise, tüm sanıkların ikametgah adreslerine göre yetkili mahkeme belirlenebilir.
- Sanığın ikametgah adresi bilinmiyor veya yakalandığı yerden farklı bir şehirde sürekli ikamet ediyorsa, yetkili mahkeme konusunda uyuşmazlık çıkabilir. Bu durumda, CMK m. 19 gereği, soruşturmayı yürüten savcılık dosyanın hangi mahkemede görüleceğine karar verebilir.
Uyuşturucu kullanma suçu, kamu düzenini ilgilendiren suçlar arasında yer aldığından, suçun işlendiği yer mahkemesi, soruşturma ve kovuşturma süreçlerinde yetkili kabul edilmektedir. Görev yönünden ise asliye ceza mahkemesi, bu suçun yargılamasını yürütmekle yükümlü kılınmaktadır.
10. Uyuşturucu Madde Kişisel Kullanım Sınırı ve Miktarı (Yargıtay ve HSYK Görüşü)
Uyuşturucu kullanma suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 191. maddesi kapsamında düzenlenmiş olup, bireyin kişisel kullanım amacıyla uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi, bulundurması veya doğrudan kullanması durumunda oluşmaktadır. Ancak, bir kişinin bulundurduğu uyuşturucu maddenin kullanım amacıyla mı yoksa ticari amaçla mı bulundurulduğu önem arz etmektedir. Bu ayrımın yapılabilmesi için kişisel kullanım sınırı ve miktarı belirlenmelidir.
Uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurmanın kullanım sınırları içinde olup olmadığı, maddenin miktarı, bulunduruluş şekli, sanığın davranışları ve diğer deliller dikkate alınarak belirlenmektedir. Yargıtay ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) görüşleri, kişisel kullanım miktarına ilişkin bazı ölçütler geliştirmiştir.
Yargıtay Uygulamalarına Göre Uyuşturucu Maddenin Kişisel Kullanım Sınırı
Yargıtay, uyuşturucu madde miktarının suçun vasfını belirlemede tek başına yeterli olmadığını, ancak değerlendirmede önemli bir ölçüt olduğunu kabul etmektedir. Yargıtay kararlarına göre, kişisel kullanım sınırı kabul edilen miktarlar şu şekildedir:
- Esrar: Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, 600-700 gram ve üzeri esrar maddesi, kullanım amacı dışında bulundurulduğu kabul edilerek uyuşturucu madde ticareti suçu kapsamında değerlendirilmektedir. Daha düşük miktarlarda ise diğer deliller ışığında suç vasfı belirlenmektedir.
- Eroin ve Kokain: Yargıtay, 20 gram ve üzeri eroin veya kokain maddesinin ticari amaçla bulundurulduğunu değerlendirmektedir. Daha düşük miktarlar ise diğer delillerle birlikte ele alınmaktadır.
- Sentetik Haplar (MDMA, Captagon vb.): 50 adet ve üzerindeki haplar, kişisel kullanım sınırını aşmış kabul edilerek ticaret amacı taşıdığı değerlendirilmiştir.
- Metamfetamin: Metamfetamin maddesi için net bir sınır belirlenmemiş olmakla birlikte, 10 gram ve üzerindeki miktarın ticaret amacıyla bulundurulduğu kabul edilmektedir.
- Kenevir: Yargıtay, 20 kök kenevir bitkisinin ticari amaç taşıdığına dair başka delil yoksa kişisel kullanım amacıyla ekildiğini kabul etmektedir.
HSYK Görüşüne Göre Uyuşturucu Maddenin Kişisel Kullanım Miktarı
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), 16-19 Mayıs 2013 tarihli hukuki müzakere toplantısında, uyuşturucu madde kişisel kullanım sınırları ile ilgili bazı değerlendirmelerde bulunmuştur. Bu görüşe göre, kişisel kullanım sınırları yaklaşık olarak şu şekildedir:
- Esrar: Yıllık kullanım miktarı 600-700 gram, günlük kullanım miktarı 2 gram olarak belirlenmiştir.
- Eroin: Günlük 150 miligram, ticaret amacı şüphesi doğuran miktar 20 gram ve üzeridir.
- Kokain: Günlük 60 miligram, ticaret amacı taşıyan miktar 20 gram ve üzeridir.
- Sentetik Haplar: Günlük 3-4 adet hap, ticaret amacı taşıyan miktar 50 adet ve üzeridir.
Uyuşturucu Maddenin Kişisel Kullanım Sınırının Belirlenmesinde Dikkate Alınan Hususlar
Yargıtay ve HSYK kararları doğrultusunda, kişisel kullanım sınırının belirlenmesi için sadece miktar değil, aynı zamanda şu faktörler de dikkate alınmaktadır:
- Sanığın Davranışları: Failin uyuşturucu maddeyi satma, devretme veya başkalarına temin etme girişimleri olup olmadığı araştırılmalıdır.
- Uyuşturucu Maddenin Bulunduruluş Şekli: Madde, tek parça halinde mi yoksa satışa uygun şekilde küçük paketler halinde mi bulunmuştur? Çok sayıda ve hassas terazilerle bölünmüş şekilde bulunan uyuşturucu maddeler, ticaret amacı taşıdığına işaret edebilir.
- Uyuşturucu Maddenin Bulunduğu Yer: Kişisel kullanım için bulundurulan uyuşturucu madde genellikle kişinin evinde, cebinde veya özel eşyalarında saklanır. Ancak, depo veya saklı bir alanda büyük miktarda madde bulunması, ticaret suçuna işaret edebilir.
- Sanığın Uyuşturucu Kullanıp Kullanmaması: Failin uyuşturucu madde kullanıp kullanmadığı da kişisel kullanım sınırının belirlenmesinde önemlidir. Kendi kullanımına yönelik uyuşturucu madde bulundurduğu değerlendirilen kişiler için uyuşturucu kullanma suçu, aksi durumda uyuşturucu madde ticareti suçu söz konusu olabilir.
- Sanığın Sosyo-Ekonomik Durumu: Sanığın geliri ve sosyal durumu, uyuşturucu maddeyi hangi amaçla bulundurduğunun tespitinde dikkate alınmaktadır. Örneğin, düşük gelirli bir kişinin büyük miktarda uyuşturucu madde bulundurması, ticari amaçla hareket ettiği yönünde değerlendirmeye yol açabilir.
11. Uyuşturucu Maddenin Kişisel Kullanım Sınırının Belirlenmesinde Dikkate Alınan Kriterler
Uyuşturucu kullanma suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 191. maddesi kapsamında düzenlenmiş olup, bireyin uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi kişisel kullanım amacıyla satın alması, kabul etmesi, bulundurması veya doğrudan kullanması halinde oluşmaktadır. Ancak, sanığın uyuşturucu maddeyi gerçekten kullanım amacıyla mı, yoksa ticaret amacıyla mı bulundurduğunun belirlenmesi büyük önem taşımaktadır.
Uyuşturucu maddenin kişisel kullanım sınırında olup olmadığının tespitinde miktar, bulundurma şekli, sanığın davranışları ve diğer deliller dikkate alınmaktadır. Yargıtay içtihatları ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) görüşleri, bu kriterlerin somut olayın özelliklerine göre değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
1.1 Uyuşturucu Maddenin Miktarı
Uyuşturucu madde miktarı, kişisel kullanım ve ticaret amacıyla bulundurma ayrımında en önemli ölçütlerden biridir. Ancak, tek başına yeterli değildir; diğer unsurlarla birlikte değerlendirilmelidir.
- Esrar: 600-700 gram ve üzerindeki esrar, genellikle ticaret amacıyla bulundurulduğu yönünde değerlendirilmiştir. Günlük kullanım miktarı 2 gram olarak belirlenmiştir.
- Eroin ve Kokain: 20 gram ve üzerindeki miktarların ticari amaç taşıdığı kabul edilmektedir. Günlük kullanım sınırı 150 mg eroin, 60 mg kokain olarak belirlenmiştir.
- Sentetik Haplar (MDMA, Lilika, Galara, Captagon vb.): 50 adet ve üzerindeki haplar, ticari amaçlı bulundurulma ihtimali doğurmaktadır. Günlük kullanım sınırı 3-4 hap olarak belirlenmiştir.
- Metamfetamin: Yargıtay içtihatlarında 10 gram ve üzerindeki metamfetaminin ticaret amacı taşıdığı yönünde kararlar verilmiştir.
- Kenevir: 20 kök kenevir, ticaret amacı taşıdığına dair başka delil yoksa kişisel kullanım amacıyla ekilmiş kabul edilmektedir.
1.2 Uyuşturucu Maddenin Bulunduruluş Şekli
Uyuşturucu maddenin nasıl muhafaza edildiği, paketlenip paketlenmediği veya nasıl saklandığı, suç vasfını belirlemede önemli bir unsurdur.
- Kişisel kullanım amacıyla bulundurulan uyuşturucu madde genellikle tek parça halindedir.
- Çok sayıda küçük paketler halinde ambalajlanmış ve hassas terazi ile ölçülmüş uyuşturucu maddeler, ticaret amacı taşıdığına dair bir gösterge olarak kabul edilir.
- Uyuşturucu madde ile birlikte hassas terazi, ambalaj malzemesi, madde paketleme aparatları veya satışa yönelik listeler bulunması, ticaret amacıyla bulundurulduğunu destekleyen ek delillerdir.
1.3 Uyuşturucu Maddenin Bulunduğu Yer
Uyuşturucu maddenin nerede ele geçirildiği, sanığın kullanım mı, yoksa ticaret amacıyla mı hareket ettiğini belirlemede dikkate alınmaktadır.
- Kişisel kullanım için bulundurulan uyuşturucu madde, genellikle kişinin evinde, cebinde, çantasında veya özel eşyalarında bulunur.
- Uyuşturucu maddenin depolama amaçlı gizlenmiş, saklanmış veya başkalarına erişim sağlanacak şekilde muhafaza edilmiş olması, ticaret amacıyla bulundurulduğunu gösteren bir emare olabilir.
- Sanığın ikamet ettiği il dışında veya sınır bölgelerinde uyuşturucu maddeyle yakalanması, ticaret şüphesi doğurabilir. Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/1384 kararına göre, failin ikamet ettiği şehir dışında yüksek miktarda uyuşturucu madde bulundurması, ticaret amacı taşıdığı yönünde değerlendirilmiştir.
1.4 Sanığın Davranışları
Sanığın uyuşturucu maddeyi nasıl temin ettiği, kime ve nasıl ulaştırdığı, çevresine karşı tutumu suçun niteliğini belirlemede önemlidir.
- Uyuşturucu maddeyi başkalarına sattığı veya temin ettiği yönünde tanık beyanı varsa, eylem uyuşturucu ticareti kapsamında değerlendirilir.
- Sanığın, uyuşturucu madde satışı için müşteri arayışına girmesi, pazarlık yapması veya numune göstermesi, uyuşturucu ticareti suçuna işaret edebilir.
- Sanık, yalnızca kişisel kullanımı için madde bulunduruyorsa, bunu genellikle çevresinden gizleme eğiliminde olur.
1.5 Sanığın Uyuşturucu Madde Kullanıp Kullanmaması
Uyuşturucu madde kullanan kişilerin, kişisel kullanım amacıyla uyuşturucu madde bulundurabileceği kabul edilmektedir. Ancak, sanığın hiç uyuşturucu kullanmadığı tespit edilirse, bulundurduğu uyuşturucu maddenin satış amacı taşıdığı değerlendirilebilir.
- Tıbbi testler (kan, idrar, saç analizi) ile sanığın uyuşturucu madde kullanıp kullanmadığı tespit edilebilir.
- Uyuşturucu madde kullanmayan bir bireyin, yüksek miktarda madde bulundurması, ticari amaç şüphesi doğurabilir.
1.6 Sanığın Sosyo-Ekonomik Durumu
Sanığın gelir düzeyi ve yaşam koşulları, uyuşturucu maddeyi hangi amaçla bulundurduğunun belirlenmesinde dikkate alınmaktadır.
- Düşük gelirli bir bireyin, piyasa değerinin çok üzerinde uyuşturucu madde bulundurması, ticari amaç taşıdığı yönünde değerlendirmeye yol açabilir.
- Sanığın, uyuşturucu madde satın alacak maddi gücünün bulunmaması, ancak yüksek miktarda maddeye sahip olması, ticaret amacı taşıdığına dair bir emare olarak kabul edilmektedir.
1.7 Uyuşturucu Maddenin Çeşitliliği
Uyuşturucu madde kullanan bireyler genellikle tek bir maddeyi tercih eder. Ancak, farklı türlerde uyuşturucu maddelerin bir arada bulundurulması, ticaret amacıyla hareket edildiğine dair güçlü bir şüphe oluşturabilir.
- Esrar, eroin, kokain, metamfetamin ve sentetik hapların bir arada bulunması, ticaret suçuna yönelik bir delil olarak kabul edilmektedir.
- Sanıkta, farklı türde uyuşturucu maddelerin yanı sıra uyuşturucu madde satışında kullanılan araç gereçler (terazi, ambalaj malzemesi vb.) bulunması, suçun uyuşturucu ticareti suçu olarak değerlendirilmesine neden olabilir.
Uyuşturucu maddenin kişisel kullanım sınırlarını belirlemede sadece miktar değil, aynı zamanda bulundurma şekli, yer, sanığın davranışları, sosyal durumu, kullanım geçmişi ve maddi olanakları gibi kriterler de dikkate alınmaktadır. Yargıtay ve HSYK kararlarına göre, 600-700 gram esrar, 20 gram eroin veya kokain, 50 adet hap veya 10 gram metamfetaminin üzerindeki miktarlar ticaret amacıyla bulundurulduğu yönünde değerlendirilmektedir. Ancak, her olay somut veriler ışığında incelenerek suçun niteliği belirlenmektedir.
12. Uyuşturucu Madde Miktarına Göre Suçun Belirlenmesi: Kullanım mı, Ticarete Konu mu?
Uyuşturucu kullanma suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 191. maddesi kapsamında düzenlenmiş olup, bireyin kişisel kullanım amacıyla uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi, bulundurması veya doğrudan kullanması halinde oluşmaktadır. Ancak, kişinin bulundurduğu uyuşturucu madde miktarı, bu eylemin uyuşturucu madde ticareti suçu (TCK 188) kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceğinin tespitinde önemli bir ölçüt olarak kabul edilmektedir.
Uyuşturucu madde miktarına bağlı olarak suçun kullanıma yönelik mi, yoksa ticaret amacına yönelik mi olduğu, Yargıtay kararları, Adli Tıp Kurumu raporları ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) görüşleri çerçevesinde belirlenmektedir.
1.1 Uyuşturucu Maddenin Miktarı Suçun Niteliğini Nasıl Etkiler?
Uyuşturucu maddeyle ilgili bir suç işlendiğinde, suçun kullanım amacıyla mı yoksa ticaret amacıyla mı işlendiği, ele geçirilen maddenin miktarına ve bulunduruluş şekline göre değerlendirilir.
- Kişisel kullanım sınırları içerisinde olan uyuşturucu maddeler, TCK 191 kapsamında değerlendirilir ve "uyuşturucu madde kullanma veya bulundurma suçu" olarak kabul edilir.
- Kişisel kullanım sınırını aşan miktarlar, sanığın uyuşturucu maddeyi yalnızca kendisi için değil, başkalarına vermek amacıyla bulundurduğu yönünde bir şüphe doğurur ve TCK 188 kapsamında "uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti suçu" olarak değerlendirilir.
- Yargıtay ve Adli Tıp Kurumu, belirli maddeler için günlük kullanım miktarları üzerinden hesaplama yaparak, kişisel kullanım sınırlarını belirlemektedir.
1.2 Yargıtay ve Adli Tıp Kurumu Kriterlerine Göre Uyuşturucu Maddenin Kullanım Sınırları
Yargıtay içtihatları ve Adli Tıp Kurumu raporlarına göre, kişisel kullanım sınırı olarak kabul edilen miktarlar şu şekildedir:
- Esrar: 600-700 gram ve üzeri miktarda esrar bulundurulması, ticaret amacı taşıdığı yönünde değerlendirilmiştir. Günlük kullanım miktarı 2 gram, yıllık kullanım miktarı 600-700 gram olarak belirlenmiştir.
- Eroin ve Kokain: 20 gram ve üzerindeki eroin veya kokain, ticaret amacı taşıdığı yönünde kabul edilmektedir. Günlük kullanım sınırı 150 mg eroin, 60 mg kokain olarak belirlenmiştir.
- Sentetik Haplar (MDMA, Galara, Lilika, Captagon vb.): 50 adet ve üzerindeki haplar, ticari amaçlı bulundurulduğu yönünde değerlendirilmiştir. Günlük kullanım sınırı 3-4 hap olarak belirlenmiştir.
- Metamfetamin: 10 gram ve üzerindeki metamfetamin, ticaret suçu kapsamında değerlendirilmektedir.
- Kenevir: 20 kök kenevir, başka delil yoksa kişisel kullanım amacıyla bulundurulduğu kabul edilmektedir.
1.3 Uyuşturucu Madde Miktarına Göre Suçun Belirlenmesinde Dikkate Alınan Diğer Kriterler
Uyuşturucu madde miktarı tek başına suçun niteliğini belirlemeye yeterli değildir. Mahkemeler, miktarla birlikte şu kriterleri de dikkate almaktadır:
- Uyuşturucu Maddenin Bulunduruluş Şekli:
- Kişisel kullanım için bulundurulan uyuşturucu madde genellikle tek parça halindedir.
- Küçük paketler halinde ambalajlanmış veya satışa uygun şekilde bölünmüş maddeler, ticaret amacı taşıdığı yönünde değerlendirilebilir.
- Hassas terazi, ambalaj malzemesi, uyuşturucu paketleme araçları gibi unsurların varlığı, ticaret suçuna yönelik bir emare olarak kabul edilmektedir.
- Uyuşturucu Maddenin Saklandığı Yer:
- Kişisel kullanım için bulundurulan uyuşturucu madde, kişinin evinde, cebinde, çantasında veya özel eşyalarında bulunur.
- Saklı, depolanmış veya başkalarına ulaştırılmaya hazır halde bulunan uyuşturucu maddeler, ticaret amacı taşıdığı yönünde değerlendirilir.
- Sanığın Davranışları ve Tanık Beyanları:
- Uyuşturucu maddeyi başkalarına sattığına veya temin ettiğine dair beyanlar, sanığın ticaret amacıyla hareket ettiğini gösterebilir.
- Sanığın müşteri arayışı içinde olması, pazarlık yapması veya uyuşturucu satışına yönelik bir girişimde bulunması, suçun ticaret suçu kapsamında değerlendirilmesine yol açmaktadır.
- Sanığın Uyuşturucu Kullanıp Kullanmaması:
- Uyuşturucu madde kullandığı tıbbi testlerle tespit edilen bir bireyin, bulundurduğu maddeyi kişisel kullanım amacıyla taşıdığı kabul edilebilir.
- Hiç uyuşturucu madde kullanmayan bir bireyin yüksek miktarda madde bulundurması, ticaret amacı taşıdığı yönünde değerlendirilir.
- Sanığın Sosyo-Ekonomik Durumu:
- Sanığın gelir düzeyi ve maddi olanakları, bulundurduğu uyuşturucu maddenin ticari amaç taşıyıp taşımadığını belirlemede etkili olabilir.
- Düşük gelirli bir bireyin yüksek miktarda uyuşturucu madde bulundurması, satış yaparak kazanç sağlama amacı taşıdığı yönünde değerlendirilebilir.
Uyuşturucu madde miktarına göre suçun kullanıma yönelik mi yoksa ticarete konu mu olduğu belirlenirken, yalnızca miktar değil, uyuşturucu maddenin bulunduruluş şekli, sanığın davranışları, saklandığı yer, kullanım geçmişi, ekonomik durumu ve diğer deliller de dikkate alınmaktadır.
Yargıtay ve Adli Tıp Kurumu raporlarına göre;
- 600-700 gram esrar,
- 20 gram eroin veya kokain,
- 50 adet hap,
- 10 gram metamfetaminin üzerindeki miktarlar
ticaret amacıyla bulundurulabileceğine yönelik kuvvetli bir şüphe oluşturabilir. Ancak, mahkemeler her olayı somut deliller ışığında değerlendirerek sanığın niyetini ve suçun niteliğini belirlemektedir.
Avukat Muhammmet Ali BEYHAN