Kültür Mah. Mithatpaşa Cad. No: 71/4 Çankaya/ANKARA
0 (543) 454 11 49

TCK 53 Belli Hakları Kullanmaktan Yoksun Bırakılma 2025

TCK 53. Madde Nedir?

TCK 53. Madde, Türk Ceza Kanunu'nun 5237 sayılı düzenlemesi kapsamında, belirli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma tedbirinin uygulanmasını içeren bir hükümdür. Kasten işlenen suçlar neticesinde hapis cezasına mahkûm olan kişilere uygulanır. Bu madde, suç işleyen kişinin toplum içindeki güven ilişkisini zedelemesi sonucu, mahkûmun belirli haklarının infaz süresi boyunca ve bazı durumlarda infaz sonrasında sınırlandırılmasını öngörür. Bu uygulama, cezanın doğal bir sonucu olarak belirli hakların kullanımına sınırlama getiren bir güvenlik tedbiridir ve cezanın feri (ikincil) sonucu olarak hükmedilir.

TCK 53. madde kapsamında, suçun işlenmesi halinde mahkûm olan kişi, kamu görevlerinde bulunma, seçme ve seçilme hakkı, velayet ve vesayet yetkileri, vakıf, dernek ve sendika yönetiminde bulunma gibi birçok hakkından yoksun bırakılır. Örneğin, suçlu kişi, Devlet, il, belediye veya köy gibi kamu kurumları ile bunların denetim ve gözetimi altında olan kuruluşlarda memuriyet görevini üstlenemez. Ayrıca, siyasi hakların kullanımı da bu yoksunluklar arasında yer alır; mahkûm kişi, seçme ve seçilme hakkından mahrum bırakılır. Bunun dışında, velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri de kaybedilir. Bu yoksunluklar, kişilerin haklarının infaz süresi boyunca sınırlandırılmasını içermekte olup, aynı zamanda toplumun suç işleyen bireye karşı güvenini yeniden tesis etmeyi hedefler.

Maddenin hukuki altyapısı, suç işleyen kişinin cezasının infazı tamamlanana kadar bu haklardan mahrum kalmasını öngörmektedir. Ancak, bu süre sadece cezanın infaz süresiyle sınırlı olup, infaz tamamlandığında bu haklar kendiliğinden geri gelir. Bu düzenleme, suçlu kişinin topluma kazandırılmasını ve suçun tekrarlanmaması amacıyla caydırıcılık sağlamayı amaçlar. Yine de, bazı özel durumlarda hak mahrumiyeti cezanın infazından sonra da devam edebilir. Örneğin, kişi, vesayet yetkisini kötüye kullanarak bir suç işlemişse, bu durumda mahkeme, cezanın infazından sonra ek bir süre boyunca hak mahrumiyetine hükmedebilir.

TCK 53. Madde, sadece kasten işlenen suçlar için geçerli olup, taksirle işlenen suçlar bu kapsamda değerlendirilemez. Yani, bir suçun kasten işlenmesi şartı aranmaktadır. Bunun yanı sıra, cezanın infazı tamamlanana kadar hak mahrumiyeti devam eder. İnfazın tamamlanması, cezanın tamamen çekilmesi anlamına gelir ve bu süreçte herhangi bir yasal veya denetimli serbestlik uygulaması söz konusu olursa, infaz süresi buna göre düzenlenir.

Belli Hakları Kullanmaktan Yoksun Bırakılma Nedir ve Türleri Nelerdir?

TCK 53. madde kapsamında düzenlenen “Belli Hakları Kullanmaktan Yoksun Bırakılma,” kasten işlenmiş bir suç sonucu hapis cezasına mahkûm olan kişinin, bu cezanın infazı süresince ve bazen infaz sonrasında belirli haklarının kısıtlanması anlamına gelir. Bu düzenleme, suçlu kişinin topluma verdiği zararı ve toplumda yarattığı güven kaybını telafi etmek amacıyla bir güvenlik tedbiri olarak uygulanır. TCK 53, hak yoksunluklarını yalnızca kasten işlenmiş suçlar için öngörür; dolayısıyla taksirle işlenen suçlar bu kapsamda değerlendirilmez.

Belli haklardan yoksun bırakılma, suçlu kişinin ceza süresince belirli kamu görevlerini üstlenmesini, siyasi haklarını kullanmasını ve ailevi sorumluluklarını yerine getirmesini engelleyen geniş bir yelpazeyi kapsar. Kanun, bu hakları sınırlayarak, suçlunun topluma yeniden entegre olmasını sağlamak ve suçun tekrarını önlemek amacı güder. Belirli haklardan mahrum bırakılma tedbirleri, cezanın doğal bir sonucu olarak ve ceza infaz süresi boyunca uygulanır.

TCK 53’te belirtilen hak yoksunlukları şunlardır:

  • Kamu Görevlerinde Bulunma Yasağı: Kişi, Devlet, il, belediye, köy gibi kamu kurumlarında memuriyet görevini üstlenemez ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği gibi seçime tabi görevlere aday olamaz. 
  • Siyasi Hakların Kullanımının Engellenmesi: Mahkûm olan kişi, seçme ve seçilme haklarını kullanamaz. 
  • Velayet, Vesayet ve Kayyımlık Yetkilerinin Kısıtlanması: Mahkûm, ceza süresi boyunca velayet, vesayet veya kayyımlık görevlerini yerine getiremez. 
  • Sivil Toplum Kuruluşlarında Yöneticilik Yasağı: Kişi, vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif veya siyasi parti gibi tüzel kişiliklerde yöneticilik veya denetçilik görevlerini üstlenemez.
  • Meslek veya Sanat İcra Etme Yasağı: Kamu kurumlarının iznine tabi meslek veya sanatı serbest meslek erbabı olarak veya tacir sıfatıyla icra etmekten yoksun bırakılır. 

TCK 53, bu hak yoksunluklarının süresini cezanın infaz süresiyle sınırlı tutar. İnfaz tamamlandığında, kişi bu haklarını tekrar kazanır. Ancak, mahkeme, suçun niteliğine ve kişinin cezası süresince gösterdiği davranışlara bağlı olarak, cezanın infazından sonra da bazı hakların kullanımını sınırlandırabilir. Örneğin, mahkeme, bir kişinin yetkisini kötüye kullanarak suç işlemesi durumunda, cezanın infazının ardından ek bir süre boyunca bu yetkinin kullanımını yasaklayabilir.

TCK 53/1, 53/2, 53/3 ve 53/6 Maddeleri

TCK 53. madde, kasten işlenen suçlar sonucunda uygulanan hak yoksunluklarını belirli fıkralar halinde düzenlemektedir. Bu maddeler, mahkûm olan kişinin ceza süresince ve cezanın infazından sonra belirli haklarının kısıtlanması sürecini ve kapsamını açıklamaktadır. Bu düzenlemeler, hem toplumun güvenliğini sağlamak hem de suçlunun rehabilitasyonunu teşvik etmek amacıyla yapılandırılmıştır. Aşağıda, bu maddenin çeşitli fıkralarının detaylı açıklamaları bulunmaktadır.

TCK 53/1 Maddesi: Hak Yoksunluklarının Temel Kapsamı

TCK 53/1, kasten işlenen bir suç sonucunda hapis cezasına mahkûm edilen kişilerin, infaz süresi boyunca ve bazı durumlarda infaz sonrasında hangi haklardan yoksun bırakılacağını düzenler. Bu kapsamda kişi, sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevi üstlenmekten men edilir. Ayrıca, seçme ve seçilme hakkı da bu yoksunluklar arasındadır. Mahkûm kişi, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği gibi kamu görevlerine aday olamaz ve bu görevlerde bulunamaz. Ek olarak, velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri, vakıf ve derneklerde yöneticilik yapma ve kamu kurumlarının iznine tabi meslek veya sanatları icra etme hakları da sınırlandırılır.

TCK 53/2 Maddesi: Hak Yoksunluklarının Süresi

TCK 53/2, belirli hak yoksunluklarının ne kadar süreceği ile ilgilidir. Bu maddeye göre, kişi mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanana kadar belirlenen hakları kullanamaz. İnfaz süresi, kişinin cezasını cezaevinde geçirdiği sürenin yanı sıra, koşullu salıverilme ve denetimli serbestlik gibi ceza infaz sisteminin sağladığı alternatifler de dâhil olmak üzere, cezanın tamamen çekildiği süreyi kapsar. Bu süre tamamlandığında, kişi, yoksun bırakıldığı haklarını yeniden kazanmaktadır.

Ancak, bazı durumlarda cezanın infazından sonra da bu haklar üzerinde ek sınırlamalar getirilebilir. Özellikle, vesayet veya diğer mesleki yetkilerin kötüye kullanılması suretiyle suç işlenmişse, mahkeme, cezanın infazından sonra da bu hakların kullanımını yasaklayabilir. Bu, suçun niteliğine ve mahkûmun infaz sürecindeki davranışlarına bağlı olarak belirlenir.

TCK 53/3 Maddesi: Aile İlişkilerine Yönelik İstisnalar

TCK 53/3, hapis cezası ertelenen veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezası infaz edilen kişilerin, kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkilerinin korunmasına yönelik bir istisna getirir. Bu hüküm, suçlunun aile içi ilişkilerini sürdürebilmesine olanak tanır. Mahkeme, bu tür durumlarda, kişinin altsoyu üzerindeki yetkilerini kullanmasına izin verebilir.

Ayrıca, aynı fıkrada, mahkûm olan kişinin denetimli serbestlikten faydalanması veya cezasının ertelenmesi durumunda, bu kişinin kamu kurumlarının iznine tabi bir meslek veya sanatı icra etme hakkının kullanımına ilişkin kısıtlamalar uygulanmayabilir. Mahkeme, bu konuda takdir yetkisine sahiptir ve kişinin suç öncesi durumu, infaz süresince sergilediği davranışlar gibi faktörleri göz önünde bulundurarak karar verir.

TCK 53/6 Maddesi: Taksirli Suçlar ve Hak Yoksunluğu

TCK 53/6, taksirli suçlar dolayısıyla mahkûmiyet durumlarında uygulanacak hak yoksunluklarına yönelik düzenlemeler getirir. Özellikle, meslek veya sanatın gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışlar veya trafik düzenine aykırılık dolayısıyla işlenen suçlarda, mahkeme, belli bir süre için bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına veya sürücü belgesinin geri alınmasına hükmedebilir. Bu süre, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmayacak şekilde sınırlandırılır ve yasaklama veya geri alma kararı, hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe girer. Bu süre, cezanın infazının tamamlanmasından itibaren işlemeye başlar ve mahkemenin verdiği karar doğrultusunda uygulanır.

TCK 53/1'in Memuriyete Etkisi

TCK 53. maddenin birinci fıkrası, kasten işlenmiş suçlar sonucunda hapis cezasına mahkûm olan kişilerin kamu görevlerinde bulunma hakkını sınırlar. Bu sınırlama, mahkûmiyetin kanuni bir sonucu olarak uygulanır ve suçlu kişi, cezanın infazı tamamlanana kadar kamu görevlerinde çalışamaz. Bu düzenleme, kamusal alanda güvenliği ve kamuya duyulan güveni korumak amacıyla geliştirilmiştir.

TCK 53/1, mahkûmun infaz süresi boyunca devlet, belediye, il, köy gibi kamu kurumlarında çalışmasını yasaklar. Buna ek olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği ve diğer seçimle gelen kamu görevleri de bu kapsamda yer alır. Suçlu kişi, hapis cezası aldığı takdirde, bu görevlerde bulunma ve bu tür pozisyonlara aday olma hakkından yoksun bırakılır. Mahkeme, ceza kararında bu hak yoksunluğunu belirtmek zorunda olmamakla birlikte, bu tedbir cezanın bir yan ürünü olarak otomatik şekilde devreye girer.

Ancak, infaz süresi tamamlandıktan sonra bu haklar kendiliğinden geri gelir. Bu noktada dikkat edilmesi gereken husus, bazı suçlar nedeniyle verilen mahkûmiyetlerin devlet memuriyetine kalıcı bir engel teşkil edebileceğidir. Özellikle Devlet Memurları Kanunu’nun (657 sayılı) 48. maddesinin 5. fıkrasında bu husus açıkça belirtilmiştir. Kanun, kasten işlenen suçlar sonucunda en az bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına çarptırılan kişilerin, devlet memurluğundan men edilmesini öngörmektedir. Ayrıca, devletin güvenliğine karşı işlenen suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, rüşvet, dolandırıcılık, zimmet, hırsızlık gibi suçlar da bu kapsamda kalıcı hak yoksunluğuna sebep olabilir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na göre, memuriyetten kalıcı olarak men edilme durumu, hapis cezasının süresi veya infazın tamamlanmasıyla ilgili değildir. Bu tür ağır suçlar, devlet memuriyetinde yer almanın kamu güvenliği ve güvenilirliği ile bağdaşmadığı gerekçesiyle, mahkûmiyet kararının kesinleşmesiyle birlikte, memuriyete engel teşkil eder.

Hak Yoksunluklarının Süresi ve Ne Zaman Sona Erer ?

TCK 53. madde kapsamında düzenlenen hak yoksunluklarının süresi, mahkûm olunan cezanın infazı tamamlanana kadar devam eder. Bu süre, kanunun temel ilkesine dayanarak belirlenmiştir ve suçun ciddiyetine, mahkûmiyetin süresine veya infaz biçimine göre değişiklik göstermez. Kanun, mahkûm olan kişinin cezasını çekmesi ve toplum içindeki güven ilişkisini yeniden tesis etmesi amacıyla bu süreyi belirlemiştir. Ancak, cezanın infazı tamamlandıktan sonra, bu hak yoksunlukları kendiliğinden ortadan kalkar ve kişinin hakları geri iade edilir.

İnfaz süresi, mahkûm kişinin cezaevinde geçirdiği süreyi ve bu süre zarfında uygulanan diğer infaz yöntemlerini (örneğin, denetimli serbestlik veya koşullu salıverilme) içerir. İnfazın tamamlanması, kişinin cezasını tamamen çektiği anlamına gelir ve bu noktada, TCK 53. madde kapsamında yoksun bırakıldığı haklar yeniden kullanıma açılır. 

İnfazın tamamlanmasından sonra hak yoksunluklarının sona ermesi, cezanın doğal bir sonucudur ve bu süreçte mahkemeden ek bir karar alınmasına gerek yoktur. Yani, infaz süresi tamamlandığında, mahkûm kişi bu hakları kendiliğinden geri kazanır. Örneğin, cezası biten bir kişi, yeniden kamu görevine aday olabilir, seçme ve seçilme hakkını kullanabilir veya velayet gibi ailevi sorumlulukları tekrar üstlenebilir.

Ancak, TCK 53. madde kapsamında bazı durumlarda cezanın infazından sonra da hak yoksunluklarının devam etmesi söz konusu olabilir. Özellikle, kişinin bir meslek veya yetkiyi kötüye kullanarak suç işlemesi halinde, mahkeme, cezanın infazından sonra da bu yetkinin kullanımını sınırlayabilir. TCK 53/5 bu durumu düzenler ve mahkemeye, infazdan sonra belirli bir süre daha hak yoksunluğunu sürdürme yetkisi tanır. Bu süre, mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar uzatılabilir. Örneğin, bir kamu görevlisinin yetkisini kötüye kullanarak suç işlemesi durumunda, infaz süresi tamamlandıktan sonra da belirli bir süre boyunca bu kişinin kamu görevinde bulunması yasaklanabilir.

Bu düzenleme, suçun niteliğine ve kişinin infaz sürecinde gösterdiği davranışlara göre şekillenir. Mahkeme, bu tür durumlarda kişinin infaz süresi boyunca gösterdiği uyumu ve pişmanlık belirtisini göz önünde bulundurur. Suçun tekrarlanma riskini azaltmak ve toplumun güvenliğini korumak amacıyla bu tür bir ek süre uygulaması yapılabilir. Bu, özellikle mesleki yetkilerin kötüye kullanılması sonucu işlenen suçlarda sıklıkla başvurulan bir yöntemdir.

TCK 53/6, taksirle işlenen suçlar dolayısıyla mahkûmiyet hallerinde uygulanacak hak yoksunluklarını kapsar. Bu maddeye göre, belli bir meslek veya sanatın gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışlar nedeniyle işlenen suçlarda, cezanın infazı tamamlanmış olsa bile, mahkeme bu meslek veya sanatın icrasını belirli bir süre yasaklayabilir. Yasaklama süresi, üç aydan az ve üç yıldan fazla olamaz ve bu yasaklama, infazın tamamlanmasından itibaren başlar. Örneğin, bir trafik kazası sonucunda mahkûm olan bir sürücünün, cezası bitse bile, belirli bir süre daha sürücü belgesi kullanması yasaklanabilir. 

Hak Yoksunluklarının Uygulanma Şartları ve İstisnaları

TCK 53. madde kapsamında düzenlenen hak yoksunluklarının uygulanabilmesi için belirli şartların yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu şartlar, kasten işlenmiş bir suçun varlığı ve bu suç nedeniyle hapis cezasına mahkûmiyet olarak belirlenmiştir. Bu düzenleme, toplumun güvenliğini koruma, suçlunun topluma tekrar kazandırılması ve benzer suçların tekrar işlenmesinin önlenmesi amacıyla yapılandırılmıştır. Ancak, bazı durumlarda bu hak yoksunluklarının uygulanmasına istisnalar getirilebilir. Aşağıda, bu şartlar ve istisnaların detaylı bir açıklaması bulunmaktadır.

Hak Yoksunluklarının Uygulanma Şartları

TCK 53. maddeye göre, hak yoksunluklarının uygulanabilmesi için ilk olarak, suçun kasten işlenmiş olması gerekmektedir. Taksirle işlenen suçlar bu kapsamda değerlendirilmez ve bu tür suçlar nedeniyle hak yoksunluğuna hükmedilemez. Kasten işlenmiş bir suç, suçun bilinçli ve kasıtlı olarak işlendiği durumu ifade eder ve mahkemenin, suçlunun bu niyeti taşıdığını tespit etmesi gerekmektedir.

İkinci olarak, mahkûmiyetin hapis cezası ile sonuçlanmış olması gereklidir. TCK 53, sadece hapis cezasına mahkûm edilen kişiler için geçerlidir. Bu, adli para cezaları veya diğer hafif yaptırımların uygulanması durumunda, hak yoksunluğunun devreye girmeyeceği anlamına gelir. Örneğin, bir kişi adli para cezasına çarptırılmışsa, bu kişi hakkında TCK 53. madde uyarınca hak yoksunluğuna hükmedilemez. Yargıtay’ın çeşitli kararlarında da bu husus vurgulanmış olup, sadece hapis cezası almış kişilere yönelik hak yoksunluğu tedbirlerinin uygulanabileceği belirtilmiştir. Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 2019/6392 E. ve 2019/15136 K. sayılı kararında, adli para cezasına hükmedilen kişiler hakkında hak yoksunluğuna karar verilemeyeceği açıkça ifade edilmiştir.

TCK 53. madde kapsamında uygulanan hak yoksunlukları, suçun niteliği, kişinin işlediği suçun mahiyeti ve cezanın süresine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Bu kapsamda, mahkeme, suçun kasten işlendiğini tespit ettiğinde ve mahkûmiyeti hapis cezası şeklinde verdiğinde, hak yoksunluğu otomatik olarak devreye girer.

Hak Yoksunluklarının Uygulanmasında İstisnalar

TCK 53. madde, bazı durumlarda hak yoksunluklarının uygulanmasına ilişkin istisnalar tanımaktadır. Bu istisnalar, özellikle mahkûmiyetin ertelenmesi veya suçun işlendiği sırada kişinin 18 yaşını doldurmamış olması gibi durumlar için geçerlidir.

  1. Kısa Süreli Hapis Cezası ve Erteleme Durumları: TCK 53/4 fıkrası, kısa süreli hapis cezası almış ve bu cezası ertelenmiş olan kişilere yönelik bir istisna getirmektedir. Kısa süreli hapis cezaları, genellikle bir yıldan az olan cezaları ifade eder. Bu cezaların ertelenmesi durumunda, hak yoksunluğu uygulanmaz ve mahkûm kişi, infaz süresi boyunca belirli hakları kullanmaya devam edebilir. Bu düzenleme, suçlunun topluma kazandırılmasını ve rehabilitasyon sürecinin desteklenmesini amaçlar. Yargıtay kararları da bu uygulamayı destekler niteliktedir; Yargıtay 2. Ceza Dairesi, suç tarihinde 18 yaşından küçük olan bir kişi hakkında hak yoksunluğu uygulanmasının yasalara aykırı olduğunu belirtmiştir (Yargıtay 2. Ceza Dairesi-K.2021/9938).
  2. 18 Yaş Altındaki Suçlular: Suç işlendiği sırada 18 yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında, TCK 53/4 uyarınca hak yoksunluğu uygulanmaz. Bu istisna, gençlerin rehabilitasyon sürecine destek olmak ve onların topluma yeniden kazandırılmasını sağlamak amacıyla getirilmiştir. Mahkeme, bu tür durumlarda, suçlunun genç yaşını ve suçun niteliğini göz önünde bulundurarak, bu kişilere yönelik hak yoksunluğu kararı vermeyebilir. Yargıtay’ın kararları da bu uygulamayı destekler ve genç suçluların topluma entegrasyonunu teşvik eden bir yaklaşım benimser.
  3. Denetimli Serbestlik ve Koşullu Salıverilme: Mahkûmun, cezasını denetimli serbestlik tedbiri altında infaz etmesi veya koşullu salıverilmesi durumlarında da bazı hak yoksunluklarının uygulanmaması mümkündür. TCK 53/3 fıkrası, bu tür durumlarda, mahkûmun kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkilerini kullanmasına imkân tanıyabilir. Mahkeme, bu durumlarda, suçlunun davranışlarına ve infaz süresi boyunca sergilediği iyi hallere bakarak bu tür istisnaları uygulayabilir.

TCK 53’ün Adli Sicil Kaydına İşlenir mi ?

TCK 53. madde kapsamında düzenlenen hak yoksunlukları, mahkûmiyet kararının kesinleşmesiyle birlikte adli sicil kaydına işlenir. Adli sicil kaydının amacı, mahkûm olan kişilerin geçmiş suç ve ceza bilgilerini kayıt altına alarak, bu bilgilerin kamu kurumları ve yetkililer tarafından değerlendirilmesini sağlamaktır. Adli sicil kaydına işlenen bilgiler, kanunlar ve yönetmeliklerle belirlenmiş olup, adli sicil kayıtlarının düzenlenmesi 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu ile yapılmaktadır.

Adli Sicil Kaydına İşlenen Bilgiler

Adli sicile işlenen bilgiler, mahkûmiyet hükmüyle birlikte verilen güvenlik tedbirlerini ve hak yoksunluklarını içermektedir. TCK 53. madde uyarınca, hapis cezasına mahkûm olan kişinin, belirli haklardan yoksun bırakılma tedbiri de adli sicil kaydına işlenir. Bu kayıtlar, mahkûmiyetin kesinleşmesiyle birlikte geçerlilik kazanır ve belirli hakların kullanımını kısıtlayan güvenlik tedbirleri adli sicil kaydında yer alır.

Adli Sicil Kanunu’nun 4. maddesine göre, Türk mahkemeleri tarafından verilen ve kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükümleri adli sicile kaydedilir. Bu kapsamda, belli haklardan yoksun bırakılma kararları da adli sicil kaydına işlenir. Adli sicil kaydına işlenen hak yoksunlukları, cezanın infazı tamamlanana kadar geçerlidir. Cezanın infazı tamamlandığında, mahkûmun hakları kendiliğinden geri gelir ve adli sicil kaydındaki hak yoksunlukları silinir.

Ancak, bazı durumlarda hak yoksunluklarının süresi, cezanın infazı sonrasında da devam edebilir. Özellikle, mesleki yetkilerin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar, cezanın infazından sonra da belirli bir süre boyunca hak yoksunluğuna sebep olabilir. Bu durumda, adli sicil kaydında bu süreye ilişkin bilgiler yer alır. TCK 53/5 fıkrası uyarınca, mahkeme, infazdan sonra belirli bir süre daha hak yoksunluğunu devam ettirme kararı verebilir. Adli sicil kaydına işlenen bu süre, infazın tamamlanmasının ardından başlar.

Adli Sicil Kaydına İşlenen Yabancı Mahkeme Kararları

Adli Sicil Kanunu’nun 4. maddesinin (f) bendine göre, yabancı mahkemeler tarafından Türk vatandaşı hakkında verilmiş ve kesinleşmiş mahkûmiyet kararları, Türk hukuku bakımından doğurduğu hak yoksunluklarıyla birlikte adli sicil kaydına işlenebilir. Bu tür kararların adli sicile kaydedilmesi, Türk mahkemelerinin onayı ve Cumhuriyet savcısının istemi üzerine yapılır. Yabancı mahkemelerden verilen cezaların Türkiye’deki hukuki etkileri, bu kararların Türk hukukuna uygunluğuna bağlıdır ve mahkeme kararıyla adli sicile işlenir.

Adli Sicil Kaydındaki Hak Yoksunluklarının Kaldırılması

Adli sicil kaydına işlenen hak yoksunluklarının kaldırılması, cezanın infazının tamamlanmasıyla otomatik olarak gerçekleşir. İnfaz süresi tamamlandığında, kişinin adli sicil kaydında yer alan hak yoksunluğu bilgileri silinir ve bu kişi haklarını geri kazanır. Adli sicil kaydının silinmesi için ek bir başvuru yapılmasına gerek yoktur, bu süreç otomatik olarak işler.

Ancak, bazı özel durumlar ve suçlar nedeniyle verilen mahkûmiyetler, hak yoksunluğunun infaz süresi tamamlanmış olsa bile devam etmesine neden olabilir. Örneğin, devletin güvenliğine karşı işlenen suçlar veya anayasal düzene karşı işlenen suçlar gibi ağır suçlar, devlet memurluğundan kalıcı olarak men edilmeyi gerektirebilir. Bu tür durumlarda, adli sicil kaydındaki bilgiler, mahkûmiyetin süresiz olarak geçerli olmasını sağlayacak şekilde düzenlenir.

Adli Sicil Kaydı Nasıl Silinir başlıklı makalemizi okumak için tıklayınız.

TCK 53 BELLİ HAKLARI KULLANMAKTAN YOKSUN BIRAKILMAYA İTİRAZ

TCK 53/6 Maddesi Nedir?

TCK 53/6, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma düzenlemesinin, özellikle taksirli suçlar dolayısıyla uygulanması gereken özel durumları kapsar. Genel itibarıyla TCK 53. madde, kasten işlenen suçlar için hak yoksunluğu öngörürken, TCK 53/6 hükmü, belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışların sonucu olarak işlenen taksirli suçlar için de bu yoksunluğu öngörmektedir. Bu fıkra, taksirli suçlar nedeniyle mahkûmiyet halinde, belirli mesleklerin veya yetkilerin kullanımına yönelik sınırlamalar getirilmesini düzenler.

TCK 53/6, mesleki sorumluluk ve dikkat yükümlülüklerini ihlal eden kişilerin, bu yükümlülüklere bağlı olarak icra ettikleri faaliyetlerden belli bir süre boyunca men edilmelerini öngörmektedir. Bu düzenleme, özellikle sürücü belgesi gibi yetkilerin veya belirli bir meslek ve sanatın icrasına yönelik yasaklamalarla ilgilidir. Yasaklamalar, hükmün kesinleşmesiyle birlikte yürürlüğe girer ve cezanın infazından itibaren başlar.

Taksirli Suçlarda Uygulama

Taksirli suçlar, kişinin kasıt olmaksızın ve dikkatsizlik veya tedbirsizlik sonucunda işlediği suçlardır. TCK 53/6, bu tür suçlar dolayısıyla mahkûmiyet hallerinde, suçun meslek veya sanatın gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı bir eylemden kaynaklandığını belirlerse, cezanın infazından sonra bu meslek veya sanatın icrasını belirli bir süre yasaklayabileceğini hükme bağlar.

Örneğin, bir kişinin sürücü belgesine sahip olması, dikkat ve özen yükümlülüğü gerektiren bir faaliyettir. Eğer bu kişi, trafik düzenine aykırı bir davranış sergileyerek bir kazaya sebep olur ve bu olayda kusurlu bulunursa, TCK 53/6 kapsamında mahkeme, kişinin sürücü belgesini belli bir süre geri alabilir. Bu süre, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere mahkeme tarafından belirlenir. Bu yasaklama kararı, mahkemenin takdir yetkisine dayanır ve suçun işleniş biçimi, suçun sonuçları ve kişinin ceza sürecindeki davranışları göz önünde bulundurularak verilir.

TCK 53/6 uyarınca verilen yasaklama kararları, hükmün kesinleşmesiyle birlikte yürürlüğe girer ve infaz süresi tamamlanana kadar geçerli olur. Bu süreçte, mahkûm kişinin belirli bir mesleği veya sanatı icra etmesi engellenir. Yasaklama süresi, cezanın infazının tamamlanmasından itibaren başlar ve cezanın infazı süresince geçerlidir. Ancak, mahkeme kararıyla belirlenen süre, üç aydan az ve üç yıldan fazla olamaz. Yasaklama süresi, mahkemenin değerlendirmesi ve takdiri doğrultusunda belirlenir.

Örneğin, bir trafik kazası sonucunda mahkûm olan bir sürücünün, cezası bittikten sonra belirli bir süre daha sürücü belgesi kullanmasına izin verilmeyebilir. Aynı şekilde, bir doktorun mesleki sorumluluklarını ihmal ederek taksirli bir suç işlemesi durumunda, bu kişinin belli bir süre boyunca mesleğini icra etmesi yasaklanabilir.

İnfaz Süresince Kamu Hizmetlerinden Yasaklılık Ne Demek?

TCK 53. madde kapsamında düzenlenen ve infaz süresince kamu hizmetlerinden yasaklılık olarak adlandırılan durum, kasten işlenen bir suç nedeniyle hapis cezasına mahkûm olan kişilerin, cezanın infazı tamamlanana kadar kamu görevlerinde yer almalarını engelleyen bir güvenlik tedbiridir. Bu düzenleme, suçlunun kamu hizmetlerinde bulunmasını yasaklayarak, kamu güvenliğini ve güvenilirliğini koruma amacını taşır. Kanun, bu yasaklılık halinin cezanın doğal bir sonucu olduğunu ve mahkûmiyet kararı ile birlikte devreye girdiğini belirtmektedir.

TCK 53/1 hükmüne göre, kasten işlenmiş bir suçtan ötürü mahkûmiyet almış olan kişiler, infaz süresi boyunca kamu hizmetlerinden yoksun bırakılırlar. Bu kapsamda, kişi; sürekli, süreli veya geçici olarak herhangi bir kamu görevinde bulunamaz, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği yapamaz veya devlet, belediye, il, köy gibi kamu kurum ve kuruluşlarının denetim ve gözetimi altında yürütülen hizmetlerde çalışamaz. Aynı zamanda, seçme ve seçilme hakkından yoksun bırakılır ve herhangi bir siyasi parti, vakıf, dernek veya meslek kuruluşunda yöneticilik yapması engellenir.

Bu düzenleme, mahkûm kişinin toplumla olan güven ilişkisinin sarsıldığını ve bu nedenle toplumun güvenliğini sağlama amacıyla bu haklardan mahrum bırakıldığını ifade eder. Yasaklılık, cezanın infazı boyunca devam eder ve cezanın tamamlanmasıyla birlikte kendiliğinden sona erer. Mahkemeden bu yasağın kaldırılması için ek bir karar alınmasına gerek yoktur; cezanın infazı tamamlandığında, kişi yeniden kamu hizmetlerine katılma hakkını elde eder.

TCK 53. maddeye göre, yasaklılık hali cezanın infazı tamamlanana kadar geçerli olur. İnfaz süresi, kişinin cezaevinde geçirdiği süreyi, denetimli serbestlik süresini veya koşullu salıverilme gibi durumları kapsar. Kısacası, kişi ceza süresi boyunca kamu hizmetlerinden yasaklı kalır. Ancak, infaz süresi tamamlandıktan sonra bu haklar otomatik olarak geri gelir ve kişi tekrar bu hakları kullanabilir hale gelir.

Örneğin, bir kamu görevlisi, kasten işlediği bir suç nedeniyle hapis cezasına çarptırıldığında, infaz süresi boyunca kamu görevine atanamaz ve mevcut görevini sürdüremez. Bu yasaklılık hali, cezanın infazı tamamlanana kadar devam eder ve infaz sona erdiğinde bu kişi, memuriyete dönebilir veya kamu hizmetlerinde yer alabilir.

Ancak, her durumda bu haklar infaz süresi sonunda otomatik olarak geri gelmez. Özellikle bazı suçlar, devlet memurluğu ve kamu hizmetleri için kalıcı engel teşkil edebilir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. maddesi, bu tür durumları açıkça düzenler. Kanuna göre, kasten işlenmiş bir suç nedeniyle en az bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına mahkûm olan kişiler, devlet memurluğundan kalıcı olarak men edilir. Ayrıca, devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı işlenen suçlar, zimmet, rüşvet, dolandırıcılık gibi suçlar da kalıcı yasaklılık sebebidir.

Bu tür durumlarda, mahkeme kararı infaz süresiyle sınırlı kalmaz ve mahkûm kişi, infaz süresi tamamlanmış olsa bile devlet memuriyeti ve kamu hizmetlerinden süresiz olarak yoksun bırakılabilir. Bu düzenleme, kamu hizmetlerinde bulunan kişilerin güvenilirliğini ve kamuya duyulan güveni koruma amacına hizmet eder. Mahkemeler, bu tür suçların ciddi niteliği ve toplum üzerindeki etkisi nedeniyle, kalıcı hak yoksunluğu kararları verebilir.

Belli Hakları Kullanmaktan Yoksun Bırakılma Kararına İtiraz Yolları

TCK 53. madde kapsamında düzenlenen hak yoksunlukları, kasten işlenen bir suç nedeniyle hapis cezasına mahkûm olan kişilere uygulanan güvenlik tedbirlerinden biridir. Bu hak yoksunlukları, cezanın infazı süresince geçerli olup, mahkûmiyetin doğal bir sonucu olarak devreye girer. Ancak, bu hak yoksunluklarının kaldırılması ve bu kararlara itiraz edilmesi durumları, Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) kapsamında belirli kurallara tabidir. Hak yoksunluklarının kaldırılması ve itiraz yolları aşağıda detaylı olarak ele alınmıştır.

TCK 53. maddeye göre verilen hak yoksunlukları, cezanın infazı tamamlandığında kendiliğinden sona erer ve bu haklar otomatik olarak geri gelir. Ceza infaz edildiğinde, mahkûm kişi, kamu görevlerine dönme, seçme ve seçilme hakkını kullanma, velayet ve vesayet görevlerini yürütme gibi yasal haklarını tekrar kullanabilir hale gelir. Bu durum, infazın tamamlanmasıyla birlikte gerçekleşir ve ek bir mahkeme kararına gerek duyulmaz.

Ancak, bazı özel durumlarda mahkeme, hak yoksunluklarının infaz süresi sonrasında da devam etmesine karar verebilir. Özellikle, TCK 53/5 uyarınca, bir hak veya yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar sonucunda verilen hapis cezalarında, mahkeme, cezanın infazından sonra da belirli bir süre boyunca bu hakların kullanımını yasaklayabilir. Bu karar, cezanın infazından sonra devreye girer ve süre, mahkeme tarafından belirlenir. Bu durumda, yasaklılık süresi adli sicil kaydına da işlenir ve bu hak yoksunluklarının kaldırılması için belirlenen süre dolana kadar beklenir.

Hak yoksunluklarının kaldırılması, ancak cezanın tamamlanmasının ardından mümkün olabilir. Ceza tamamlanmadan önce hak yoksunluklarının kaldırılması talebinde bulunmak yasal olarak mümkün değildir. Mahkemeler, bu hususta yasal düzenlemelere ve suçun niteliğine göre karar verir. Yargıtay, bu tür durumların doğru bir şekilde uygulanması ve infaz sürecinin tamamlanması gerektiğini vurgulamaktadır. Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin kararlarında da belirtildiği gibi, hapis cezası tamamlanmadan hak yoksunluklarının kaldırılması taleplerinin reddedilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

TCK 53 kapsamında verilen hak yoksunluğu kararları, mahkûmiyetin doğal bir sonucu olduğundan, bu kararlara doğrudan itiraz yolu kapalıdır. Bu hak yoksunlukları, mahkûmiyet kararının bir parçası olarak hükmedildiği için, mahkûmiyet kararının kendisine itiraz edilmesi gerekmektedir. Mahkûmiyet kararıyla birlikte verilen hak yoksunluklarına, Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) uyarınca itiraz edilebilir. İtiraz, ilk olarak istinaf yoluyla yapılır ve Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararı beklenir.

İstinaf başvurusunun reddedilmesi durumunda, Temyiz Kanun Yolu'na başvurulabilir. Ancak, temyiz başvurusunda bulunabilmek için cezanın belirli bir süreyi aşması gerekmektedir. Temyiz başvurusu yapılabilen durumlarda, hak yoksunluğu kararları da asıl cezadan ayrılmaz ve bu kararlara da temyiz sürecinde itiraz edilebilir. Yani, hak yoksunluğu kararının temyiz edilmesi, asıl mahkûmiyet kararıyla birlikte gerçekleşir ve temyiz başvurusu kabul edilirse hak yoksunluğu kararı da iptal edilebilir.

Bununla birlikte, hak yoksunluğu kararlarına yönelik doğrudan bir itiraz mekanizması bulunmamaktadır. Hak yoksunluğu, mahkûmiyetin bir sonucu olduğu için, asıl cezanın kaldırılması veya değiştirilmesi dışında hak yoksunluğunun kaldırılması mümkün değildir. Bu nedenle, hak yoksunluğu kararları aleyhine bağımsız bir itiraz süreci yürütülemez.

Avukat Muhammet Ali BEYHAN

Kültür Mah. Mithatpaşa Cad. No: 71/4 Çankaya/ANKARA
0 (543) 454 11 49
Black Minimalist Modern Attorney Law Logo 1080 x 1080 piksel

You cannot copy content of this page

Scroll to Top
× İletişime Geç