Kültür Mah. Mithatpaşa Cad. No: 71/4 Çankaya/ANKARA
0 (543) 454 11 49

Sıfır Aracın Ayıplı Çıkması (Arıza) Değişim ve Tazminat 2025

Sıfır Aracın Ayıplı Çıkması Nedir?

Sıfır araç satın alırken, tüketicinin karşılaşabileceği en önemli sorunlardan biri aracın ayıplı çıkmasıdır. Sıfır araçlarda ayıplı çıkma durumu nadir görülmesine rağmen, bu tür sorunlar zaman zaman ortaya çıkabilir. Ayıplı araç, kullanıcıların beklediği performansı ve güvenliği sağlayamayan, aracın normal kullanımını etkileyen kusurlara sahip araçları ifade eder. Örneğin, yeni alınan bir aracın kapısının değiştirilmiş olması, kısa bir süre içinde akünün bitmesi veya aracın belirli bir kısmının hasarlı olduğunun anlaşılması gibi durumlar bu kapsamda değerlendirilebilir. Bu gibi durumlar, aracın ayıplı olduğunu gösterir ve her durumda farklı bir yaklaşım ve strateji uygulanmasını gerektirir.

Ayıplı araçların çoğu zaman garanti kapsamında tamir edilmesi mümkündür. Yetkili servisler veya satan kişiler bu tür ayıpları giderebilir. Ancak, bazı durumlarda bu ayıpların giderilmesinden kaçınılabilir veya süreç uzayabilir. Böyle durumlarda, tüketicinin belirli seçimlik hakları devreye girer. Bu haklar, tüketicinin mağduriyetini gidermek amacıyla kanunlarla güvence altına alınmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, tüketicinin bu tür durumlarda sahip olduğu hakları ve satıcının sorumluluklarını ayrıntılı olarak düzenler.

6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 11. maddesi, tüketicinin seçimlik haklarını belirlemektedir. Tüketici, malın ayıplı olduğunun anlaşılması durumunda, satılan malın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini, ayıp oranında bedelden indirim yapılmasını, ayıbın ücretsiz onarılmasını veya sözleşmeden dönerek bedelin iadesini talep edebilir. Bu haklar çerçevesinde, tüketici ayıplı malı satıcıya bildirerek talebini iletmelidir. Satıcı, bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Eğer satıcı bu talebi yerine getirmezse, tüketici hukuki yollara başvurabilir. Ayrıca, tüketicinin bu hakları kullanırken yaptığı masrafların da satıcı tarafından karşılanması gerekmektedir.

Alıcı teslim aldığı malı işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz gözden geçirmek ve satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp gördüğü zaman bunu derhal satıcıya ihbar etmekle yükümlüdür. Bu ihmal edildiği takdirde, malı ayıplı haliyle kabul etmiş sayılır. Ancak, olağan bir gözden geçirme ile anlaşılamayacak bir ayıp varsa, bu ayıp sonradan ortaya çıktığında derhal satıcıya bildirilmelidir. Gizli ayıpların dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra derhal ihbar edilmesi gerekmektedir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 223. maddesi, bu sürenin ihmal edilmesi halinde dava açılamayacağını öngörür.

İkinci elde alınan araçta ayıp çıkması durumunda tamamen farklı hukuki yollar kullanılacağından bu linkteki makalemizi okumanızı tavsiye ederiz.

Sıfır Aracın Ayıplı Olması Durumunda Hukuki Sorumluluklar

Sıfır araç satın alındığında, tüketicinin karşılaşabileceği olumsuz durumlardan biri de aracın ayıplı çıkmasıdır. Bu durumda, hukuki sorumluluklar hem satıcı hem de üretici açısından belirli kurallar çerçevesinde düzenlenmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, tüketicinin korunmasını sağlamak amacıyla çeşitli hükümler içermektedir.

Sıfır araçta ayıp, aracın beklenen performansı göstermemesi, güvenlik ve kullanım açısından beklenen standartları karşılamaması durumunda ortaya çıkar. Bu ayıplar, aracın üretim aşamasından kaynaklanabileceği gibi, teslimat sürecinde veya kullanıma başlanmadan önceki dönemde oluşmuş olabilir. Örneğin, aracın belirli bir parçasının eksik olması, boya hataları veya teknik arızalar bu kapsama girer. Tüketici, aracın ayıplı olduğunu fark ettiğinde, bu durumu satıcıya bildirmekle yükümlüdür.

6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 11. maddesi, tüketicinin ayıplı mal karşısında sahip olduğu seçimlik hakları düzenler. Buna göre, tüketici ayıplı malın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini, ayıp oranında bedelden indirim yapılmasını, ayıbın ücretsiz onarılmasını veya sözleşmeden dönerek bedelin iadesini talep edebilir. Bu hakların kullanımı, tüketicinin tercihine bırakılmış olup, satıcı bu tercihe saygı göstermek zorundadır.

Tüketicinin bu hakları kullanabilmesi için öncelikle ayıbın varlığını ve bu ayıbın kendisine zarar verdiğini kanıtlaması gerekmektedir. Bu süreçte, satıcı ile yapılacak görüşmelerde, tüketicinin taleplerini açıkça belirtmesi ve bu taleplerin yerine getirilmesi için makul bir süre tanıması önemlidir. Eğer satıcı, tüketicinin taleplerini kabul etmezse veya yerine getirmezse, tüketici hukuki yollara başvurabilir.

Satıcının hukuki sorumlulukları arasında, ayıplı malın tespiti durumunda tüketiciye bilgi vermek ve tüketicinin seçimlik haklarını kullanmasına olanak tanımak yer alır. Ayrıca, tüketici bu süreçte yaptığı masrafların da satıcı tarafından karşılanmasını talep edebilir. Bu masraflar arasında, aracın incelenmesi, onarımı veya değiştirilmesi için yapılan harcamalar bulunur.

Tüketicinin Seçimlik Hakları

Sıfır aracın ayıplı çıkması durumunda, tüketicinin kanunen tanınmış çeşitli seçimlik hakları bulunmaktadır. Bu haklar, tüketicinin mağduriyetini gidermek ve adil bir çözüm sunmak amacıyla 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 11. maddesi ile güvence altına alınmıştır. Tüketici, aracın ayıplı olduğunu fark ettiğinde, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:

Ayıp Oranında Bedelden İndirim İsteme: Tüketici, aracın ayıplı olduğunu belirlediğinde, satıcıdan aracın bedelinden ayıp oranında indirim yapılmasını talep edebilir. Bu durumda, taraflar arasında anlaşma sağlanamazsa, mahkeme devreye girerek indirim miktarını belirler. Satıcı, mahkemenin belirlediği bu bedeli ödemek zorundadır. Bu hak, malın ayıplı olması durumunda tüketicinin zararını tazmin etmeyi amaçlar ve tüketicinin ödediği bedelin ayıpla orantılı olarak iade edilmesini sağlar.

Ayıbın Ücretsiz Onarımı: Tüketici, aracın ayıplarının ücretsiz olarak onarılmasını talep edebilir. Bu hak, satıcının ayıbı gidermek için herhangi bir ücret talep etmeden gerekli tamiratları yapmasını içerir. Ancak, bu seçimlik hakkın kullanımı, aracın sıfır olma özelliğini kaybetmesine yol açabilir. Bu nedenle, tüketiciler genellikle bu hakkı kullanmak yerine diğer haklara yönelmeyi tercih ederler. Örneğin, aracın motorunda veya şanzımanında ciddi bir arıza varsa, onarımın yapılması aracın değerini düşürebilir.

Sözleşmeden Dönme (Bedelin İadesi): Tüketici, aracı iade ederek ödediği bedelin kendisine iade edilmesini talep edebilir. Bu hak, tüketicinin malı satıcıya geri vererek sözleşmeyi sona erdirmesini sağlar. Ancak, araç fiyatlarının sürekli artış göstermesi nedeniyle, bu hak her zaman cazip olmayabilir. Tüketici, bu hakkı kullanarak ödediği bedelin tamamını geri alabilir ve başka bir araç satın alabilir. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin kararlarına göre, aracın iade edilmesi ve bedelin geri ödenmesi durumunda, tüketicinin ödediği tüm masraflar da iade edilmelidir (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, E. 2016/20032, K. 2019/10129).

Aracın Ayıpsız Yenisi ile Değişimi: Tüketici, ayıplı aracın ayıpsız bir yenisi ile değiştirilmesini talep edebilir. Bu hak, uygulamada en sık kullanılan seçimlik haklardan biridir. Mahkemeler de çoğu zaman bu talebi destekler nitelikte kararlar vermektedir. Tüketici, aracın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini talep edebilir ve bu talep karşılanmazsa hukuki yollara başvurabilir. Örneğin, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin bir kararında, aracın çeşitli kısımlarının sonradan boyandığı ve bu nedenle ayıplı sayıldığı, tüketicinin aracın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesi talebinin haklı bulunduğu belirtilmiştir (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, E. 2009/11760, K. 2010/7618).

Tüketici, bu seçimlik haklardan birini kullanarak mağduriyetini giderebilir. Ancak, tüketicinin seçimlik haklarını kullanabilmesi için öncelikle ayıbın varlığını ve bu ayıbın kendisine zarar verdiğini kanıtlaması gerekmektedir. Bu süreçte, satıcı ile yapılacak görüşmelerde, tüketicinin taleplerini açıkça belirtmesi ve bu taleplerin yerine getirilmesi için makul bir süre tanıması önemlidir. Eğer satıcı, tüketicinin taleplerini kabul etmezse veya yerine getirmezse, tüketici hukuki yollara başvurabilir.

Tüketici, seçimlik haklarını kullanırken yaptığı masrafların da satıcı tarafından karşılanmasını talep edebilir. Bu masraflar arasında, aracın incelenmesi, onarımı veya değiştirilmesi için yapılan harcamalar bulunur.

Seçimlik Hakların Kullanımı ve Alıcının Yükümlülükleri

Tüketici, sıfır aracın ayıplı çıkması durumunda belirli seçimlik haklara sahiptir. Bu hakların etkin bir şekilde kullanılabilmesi için tüketicinin belirli yükümlülükleri de bulunmaktadır. Ayıplı malın ayıbı ilk bakışta fark edilebilecek düzeyde ise, bu ayıp uygun bir zamanda satıcıya bildirilmelidir. Dürüstlük kuralı gereğince, tüketici makul sürede satıcıya ulaşarak durumu bildirmelidir. Eğer ayıp gözle görülemeyecek bir durumda ise, ayıp öğrenildiği anda satıcıya bildirilmelidir.

Ayıbın Bildirilmesi: Tüketici, malın ayıplı olduğunu fark ettiği andan itibaren satıcıya bildirimde bulunmalıdır. Bu bildirim yazılı olarak yapılabileceği gibi, sözlü olarak da yapılabilir. Ancak, ileride çıkabilecek olası uyuşmazlıklar durumunda yazılı bildirim ispat açısından daha güvenlidir. Bildirimin içeriğinde, ayıbın ne olduğu, nasıl tespit edildiği ve hangi seçimlik hakkın kullanılmak istendiği belirtilmelidir.

İhtarname nasıl gönderilir hakkında detaylı bilgi almak için tıklayınız

Seçimlik Hakkın Kullanılması: Tüketici, ayıbın bildirilmesinden sonra seçimlik haklarından birini kullanabilir. Ayıp oranında bedelden indirim isteme, ayıbın ücretsiz onarımı, sözleşmeden dönme (bedelin iadesi) ve aracın ayıpsız yenisi ile değişimi gibi haklardan biri seçilebilir. Tüketici, bu hakkı kullanmak için satıcıya talebini ilettikten sonra, satıcı 30 gün içinde bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür.

Masrafların Karşılanması: Tüketici, seçimlik haklarını kullanırken yaptığı masrafların da satıcı tarafından karşılanmasını talep edebilir. Örneğin, aracın ayıplarının tespit edilmesi için yapılan ekspertiz masrafları, onarım için yapılan harcamalar veya aracın değiştirilmesi durumunda oluşan nakliye masrafları bu kapsamda değerlendirilir. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin kararlarında, tüketicinin yaptığı masrafların da tazmin edilmesi gerektiği belirtilmiştir (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, E. 2016/20032, K. 2019/10129).

Hukuki Yollara Başvuru: Satıcı, tüketicinin talebini 30 gün içinde yerine getirmezse, tüketici hukuki yollara başvurabilir. Bu durumda, tüketici Tüketici Mahkemesi'nde dava açarak hakkını arayabilir. Mahkeme, tüketicinin lehine karar verirse, satıcı bu kararı uygulamak zorundadır. Tüketici, dava sürecinde yaptığı masrafların da karşılanmasını talep edebilir.

İspat Yükümlülüğü: Tüketici, ayıbın varlığını ve bu ayıbın kendisine zarar verdiğini ispatlamak zorundadır. Bu süreçte, yapılan ekspertiz raporları, tanık beyanları ve diğer belgeler önemli delil niteliğindedir. Tüketici, ayıbın tespit edilmesi ve seçimlik haklarını kullanmak için gerekli olan tüm belgeleri toplamalıdır.

Sıfır Aracın Ayıplı Çıkması (Arıza) Değişim ve Tazminat

Ayıbın Gizlenmesi ve Sorumsuzluk Anlaşmaları

Satıcıların, sıfır araçların ayıplarını gizlemeleri ve bu ayıplara karşı sorumsuzluk anlaşmaları yapmaları, tüketicinin haklarını ciddi şekilde zedeleyebilir. Ancak, hukukumuzda bu tür durumlara karşı tüketiciyi koruyacak düzenlemeler içermektedir. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve Türk Borçlar Kanunu, tüketicinin bu tür durumlarda sahip olduğu hakları ve satıcının sorumluluklarını ayrıntılı bir şekilde düzenler.

Ayıbın Gizlenmesi Durumunda Hukuki Durum: Satıcının, aracın ayıplarını bilerek gizlemesi durumunda, tüketiciye karşı sorumluluğu devam eder. Satıcı, malın ayıplı olduğunu bilmesine rağmen bunu tüketiciden gizlerse, bu durum hileli davranış olarak değerlendirilir ve satıcı, bu ayıptan doğan tüm zararları tazmin etmekle yükümlüdür. Örneğin, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin kararında belirtildiği gibi, satıcının aracın gizli ayıplarını bilerek tüketiciden gizlemesi durumunda, tüketici bu ayıpların ortaya çıkmasından sonra da haklarını talep edebilir (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, E. 2016/20032, K. 2019/10129).

Sorumsuzluk Anlaşmaları: Satıcı ile tüketici arasında yapılan ve satıcının ayıptan sorumlu olmadığını belirten anlaşmalar, genellikle geçersiz kabul edilir. Türk Borçlar Kanunu'nun 221. maddesine göre, satıcının ayıptan sorumlu olmadığını belirten anlaşmalar, eğer tüketici bu ayıpları bilmeden malı satın almışsa, geçersiz sayılır. Tüketici, malı satın alırken ayıpları bilmiyorsa veya bu ayıplar kendisine bildirilmemişse, sorumsuzluk anlaşmaları hükümsüzdür. Ayrıca, seçimlik hakları kısıtlayan veya ortadan kaldıran sözleşme hükümleri de haksız şart olarak değerlendirilir ve geçersiz kabul edilir.

Yargıtay Kararları ve Uygulamaları: Yargıtay kararlarında da, satıcının ayıpları gizlemesi ve sorumsuzluk anlaşmalarının geçersizliği vurgulanmıştır. Örneğin, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin kararında, aracın bazı kısımlarının sonradan boyandığı ve bu durumun gizli ayıp niteliğinde olduğu tespit edilmiştir. Mahkeme, aracın gizli ayıplı olarak satıldığını kabul etmiş ve satıcının bu ayıptan sorumlu olduğunu belirtmiştir. Satıcı, tüketicinin bu ayıpları kabul etmek zorunda olmadığını ve aracın yenisiyle değiştirilmesi gerektiğini belirtmiştir (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, E. 2009/11760, K. 2010/7618).

Farklı Durumlarda Tüketicinin Hakları

Sıfır aracın ayıplı çıkması durumunda, tüketicinin sahip olduğu haklar, aracın satın alınma şekline veya fiyatına bakılmaksızın geçerlidir. Tüketici, çeşitli durumlar altında da seçimlik haklarını kullanabilir ve mağduriyetini giderebilir. Bu başlık altında, farklı koşullar altında tüketicinin haklarını nasıl kullanabileceği ve bu süreçte dikkat edilmesi gereken hususlar ele alınacaktır.

Sıfır Araç Piyasa Fiyatının Altında Alınmışsa: Tüketicinin sıfır aracı piyasa fiyatının altında satın alması, seçimlik haklarını kullanmasını engellemez. Satıcı, aracın düşük fiyatla satıldığı iddiasıyla ayıplardan doğan sorumluluğundan kurtulamaz. Tüketici, araçta ayıp tespit ettiğinde, kanunen tanınmış haklarını kullanarak, ayıpların giderilmesini, bedel indirimi yapılmasını, aracı iade ederek bedelinin geri ödenmesini veya aracın ayıpsız bir yenisi ile değiştirilmesini talep edebilir.

Sıfır Araç Galeriden Alınmışsa: Tüketici, aracı bayiden değil de galeriden satın almışsa da hakları aynıdır. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, tüketicinin kimden mal aldığına bakılmaksızın ayıplı mal durumunda sahip olduğu hakları düzenler. Bu bağlamda, galeri de bayiler gibi satıcı sıfatıyla sorumludur ve tüketici, galeriden alınan ayıplı araç için seçimlik haklarını kullanabilir.

Araç Kredi ile Alınmışsa: Tüketicinin aracı kredi ile alması da haklarını etkilemez. Kredi ile alınan araçlarda, tüketici aynı seçimlik haklara sahiptir. Bu durumda, tüketici aracı iade ederek kredi borcunun iptal edilmesini veya bedel iadesi yapılmasını talep edebilir. Kredi sözleşmesi ile araç satışı arasındaki hukuki ilişki, tüketicinin ayıplı mal karşısındaki haklarını ortadan kaldırmaz.

Aracın Banka Yolu ile Alınması: Tüketicinin aracı banka kredisi ile alması durumunda, seçimlik haklar yine geçerlidir. Tüketici, kredi ile aldığı araçta ayıp tespit ederse, aracı iade ederek kredi sözleşmesini feshedebilir veya diğer seçimlik haklarını kullanabilir. Banka ile olan kredi sözleşmesi, tüketicinin ayıplı mal karşısındaki haklarını etkilemez.

Dava Sürerken Araç Satılabilir mi?: Ayıplı mal durumunda, tüketici dava sürecinde aracı satabilir. Ancak bu durumda, bazı seçimlik haklarından feragat etmiş olur. Örneğin, aracın iade edilerek bedelin geri alınması talebi, aracın satılması durumunda geçerliliğini yitirir. Tüketici, aracı satmadan önce hukuki süreci ve seçimlik haklarını dikkatlice değerlendirmelidir.

Zamanaşımı Süresi ve Görevli Mahkeme: Ayıplı mal nedeniyle açılacak davaların zamanaşımı süresi 2 yıldır. Bu süre, aracın teslim alındığı tarihten itibaren başlar. Tüketici, bu süre içinde dava açmazsa, zamanaşımı süresi dolmuş olur ve dava açma hakkını kaybeder. Ancak, satıcının ayıplı malı bilerek gizlediği durumlarda, zamanaşımı süresi uygulanmaz. Yargıtay Genel Kurulu'nun kararına göre, gizli ayıp ve hile durumunda zamanaşımı süresi işlememektedir (Yargıtay Genel Kurulu, E. 2016/20032, K. 2019/10129). Görevli mahkeme, ayıplı mal davalarında Tüketici Mahkemesi'dir. Tüketici, hakem heyetlerine başvurarak uyuşmazlığını çözebilir, ancak uyuşmazlık değeri yüksekse doğrudan Tüketici Mahkemesi'ne başvurulması gerekmektedir. Aşağıda detaylıca açıklanacaktır.

Zamanaşımı Süresi ve Görevli Mahkeme

Sıfır aracın ayıplı çıkması durumunda, tüketicinin sahip olduğu hakları kullanabilmesi belirli zamanaşımı süreleri ve yetkili mahkemeler tarafından düzenlenmiştir. Bu düzenlemeler, tüketicinin haklarının korunmasını ve adil bir şekilde savunulmasını amaçlamaktadır. Bu başlık altında, ayıplı mal nedeniyle açılacak davaların zamanaşımı süresi ve görevli mahkeme konuları ele alınacaktır.

Zamanaşımı Süresi: Ayıplı mal nedeniyle açılacak davaların zamanaşımı süresi, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 12. maddesi ve Türk Borçlar Kanunu'nun ilgili hükümleri doğrultusunda belirlenmiştir. Genel olarak, ayıplı maldan doğan davalarda zamanaşımı süresi 2 yıldır. Bu süre, malın tüketiciye teslim edildiği tarihten itibaren başlar. Tüketici, malın tesliminden itibaren 2 yıl içinde dava açmazsa, zamanaşımı süresi dolmuş olur ve tüketici dava açma hakkını kaybeder.

Ancak, gizli ayıplar söz konusu olduğunda zamanaşımı süresi farklı şekilde işlemektedir. Gizli ayıplar, malın olağan bir gözden geçirme ile tespit edilemeyen, kullanımı sırasında ortaya çıkan ayıpları ifade eder. Bu tür ayıpların ortaya çıkması durumunda, tüketici ayıbı öğrendiği tarihten itibaren derhal satıcıya bildirimde bulunmalıdır. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin kararında belirtildiği üzere, gizli ayıpların dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra derhal ihbar edilmesi gerekmektedir (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, E. 2016/20032, K. 2019/10129).

Hile ve Ağır Kusur Durumunda Zamanaşımı: Satıcının ayıplı malı bilerek gizlemesi veya hileli davranışlarla ayıpları saklaması durumunda, zamanaşımı süresi uygulanmaz. Yargıtay Genel Kurulu'nun kararında, satıcının hileli davranışları nedeniyle ayıpların gizlendiği durumlarda, zamanaşımı süresinin işlemediği ve tüketicinin bu durumlarda her zaman dava açabileceği belirtilmiştir (Yargıtay Genel Kurulu, E. 2016/20032, K. 2019/10129). Bu karar, tüketicinin haklarının korunmasını ve hileli davranışların engellenmesini amaçlamaktadır.

Görevli Mahkeme: Ayıplı mal nedeniyle açılacak davalarda görevli mahkeme, Tüketici Mahkemesi'dir. Tüketici Mahkemeleri, tüketici işlemlerinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlığı çözmekle yetkilidir. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 73. maddesi uyarınca, tüketici işlemleri ile ilgili davalar Tüketici Mahkemeleri'nde görülür.

Tüketici, malın ayıplı olduğunu tespit ettiğinde öncelikle satıcı ile iletişime geçerek durumu bildirmelidir. Eğer satıcı bu bildirimi kabul etmez veya gereken adımları atmazsa, tüketici Tüketici Mahkemesi'nde dava açarak haklarını arayabilir. Ayrıca, uyuşmazlıkların çözümünde öncelikle Tüketici Hakem Heyetleri'ne başvurulması da mümkündür. Tüketici Hakem Heyetleri, belirli bir değerin altındaki uyuşmazlıklarda karar verme yetkisine sahiptir. 2024 yılı için bu değer 104.000 (yüzdört bin) Türk Lirasdır. Bu değerin üzerindeki uyuşmazlıklarda doğrudan Tüketici Mahkemesi'ne başvurulması gerekmektedir.

Dava Süreci ve İspat Yükümlülüğü: Tüketici, ayıplı mal nedeniyle dava açarken, ayıbın varlığını ve bu ayıbın kendisine zarar verdiğini ispatlamak zorundadır. Bu süreçte, yapılan ekspertiz raporları, tanık beyanları ve diğer belgeler önemli delil niteliğindedir. Mahkeme, bu deliller ışığında karar verir ve tüketicinin seçimlik haklarını korur.

Garanti Süresi ve Onarım Hakkı

Sıfır araçların garanti süresi içinde ortaya çıkan ayıplar, tüketicinin çeşitli seçimlik haklarını kullanabileceği durumlardan biridir. Garanti süresi boyunca, aracın herhangi bir ayıpla karşılaşması durumunda, tüketici belirli haklara sahiptir ve bu haklar garanti kapsamında korunmaktadır. Bu başlık altında, garanti süresi içinde ortaya çıkan sorunlarda tüketicinin hakları ve onarım hakkının kullanımı ele alınacaktır.

Garanti Süresi ve Kapsamı: Sıfır araçlarda garanti süresi, genellikle üretici veya satıcı tarafından belirlenen ve aracın teslim tarihinden itibaren başlayan bir dönemdir. Bu süre içinde, araçta herhangi bir ayıp veya arıza ortaya çıkarsa, satıcı veya yetkili servis, bu ayıbı ücretsiz olarak gidermekle yükümlüdür. Garanti süresi, aracın kullanım kılavuzunda veya garanti belgesinde belirtilir ve genellikle 2 ila 5 yıl arasında değişir.

Onarım Hakkı: Tüketici, garanti süresi içinde aracında ortaya çıkan ayıpların ücretsiz onarılmasını talep edebilir. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 11. maddesi uyarınca, tüketici, malın ayıplı olduğunu belirlediğinde, satıcıdan veya yetkili servisten ayıbın ücretsiz onarılmasını isteme hakkına sahiptir. Bu durumda, onarım masrafları tamamen satıcıya veya yetkili servise aittir ve tüketiciden herhangi bir ücret talep edilemez.

Onarım Hakkının Sınırları: Tüketici, onarım hakkını kullanmak istemeyebilir ve diğer seçimlik hakları tercih edebilir. Örneğin, aracın sürekli olarak aynı arızayı vermesi veya onarımın aracın değerini düşürmesi durumunda, tüketici onarım hakkını kullanmak yerine, aracın ayıpsız bir yenisi ile değiştirilmesini veya bedelin iadesini talep edebilir. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin kararına göre, sürekli onarımla sonuçlanmayan ayıplar durumunda, tüketici diğer seçimlik haklarını kullanma hakkına sahiptir (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, E. 2016/20032, K. 2019/10129).

Garanti Süresi İçinde Onarımın Reddi: Satıcı veya yetkili servis, garanti süresi içinde onarımı reddedemez. Ancak, bazı durumlarda onarımın aşırı masraflı olması veya mümkün olmaması durumunda, satıcı veya yetkili servis, tüketiciye diğer seçimlik hakları kullanmasını önerebilir. Tüketici, onarımın aşırı masraflı olduğunu kanıtlayarak, aracın değiştirilmesini veya bedelin iadesini talep edebilir.

Onarım Süresinin Aşılması: Tüketici, garanti süresi içinde onarım talep ettiğinde, onarım süresinin makul bir süreyi aşmaması gerekmektedir. Kanun, bu süreyi genellikle 30 gün olarak belirlemiştir. Eğer onarım 30 günü aşarsa, tüketici diğer seçimlik haklarını kullanma hakkına sahiptir. Bu durumda, tüketici aracın ayıpsız bir yenisi ile değiştirilmesini veya bedelin iadesini talep edebilir.

Onarım ve Değer Kaybı: Onarım hakkını kullanan tüketici, aracın değer kaybını da talep edebilir. Özellikle, aracın önemli bir parçasının değiştirilmesi veya büyük bir onarım gerektirmesi durumunda, aracın ikinci el değeri düşebilir. Tüketici, bu değer kaybının tazmin edilmesini talep edebilir. Yargıtay kararları, bu tür durumlarda tüketicinin değer kaybının tazmin edilmesi gerektiğini vurgulamaktadır (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, E. 2016/20032, K. 2019/10129).

Tüketici Mahkemesi Tarafından Verilecek Karar ve İcrası

Sıfır aracın ayıplı çıkması durumunda, tüketicinin seçimlik haklarını kullanarak mağduriyetini gidermesi amacıyla başvurabileceği yasal yollar arasında Tüketici Mahkemesi'ne dava açmak önemli bir yer tutar. Tüketici Mahkemesi, tüketici işlemleri ile ilgili her türlü uyuşmazlıkta görevli olup, tüketicinin haklarını korumak ve adil bir çözüm sunmak amacıyla karar verir. Bu başlık altında, Tüketici Mahkemesi tarafından verilecek kararlar ve bu kararların nasıl uygulanacağı ele alınacaktır.

Tüketici Mahkemesi'nin Görevi ve Yetkisi: 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 73. maddesi uyarınca, tüketici işlemlerinden kaynaklanan 2024 yılı için değeri 104.000 (yüzdört bin) Türk Lirasının altında bulunan tüketici uyuşmazlıklarında görevli mahkeme Tüketici Mahkemesi'dir.

Mahkeme Kararının Kapsamı: Tüketici Mahkemesi, dava sonunda tüketicinin seçimlik haklarından birinin yerine getirilmesine karar verebilir. Bu kararlar arasında, ayıplı malın ücretsiz onarımı, ayıpsız bir yenisi ile değiştirilmesi, bedelden indirim yapılması veya sözleşmeden dönülerek bedelin iadesi yer alır.

Kararın Uygulanması: Mahkeme kararı, kesinleştikten sonra uygulanmak zorundadır. Satıcı, mahkeme kararını yerine getirmekle yükümlüdür. Örneğin, mahkeme aracın ayıpsız bir yenisi ile değiştirilmesine karar vermişse, satıcı bu kararı uygulayarak aracı değiştirmek zorundadır. Aksi takdirde, tüketici icra yoluna başvurarak kararın uygulanmasını sağlayabilir.

İcra Takibi ve Cebren İcra: Mahkeme kararı uygulanmadığında, tüketici İcra ve İflas Kanunu'nun 24. maddesi uyarınca icra takibi başlatabilir. İcra takibi, icra dairesine başvurarak mahkeme kararının zorla uygulanmasını içerir. İcra memuru, borçluya (satıcıya) bir icra emri tebliğ eder ve yedi gün içinde mahkeme kararının yerine getirilmesini ister. Eğer borçlu bu emri yerine getirmezse, icra memuru aracın zorla teslimini sağlayabilir. İİK'nın 24. maddesine göre, taşınır malın teslimine dair ilam icra dairesine verilince, icra memuru borçluya yedi gün içinde malın teslimini emreder.

İlamlı icra takibi hakkında detaylı bilgi almak için tıklayınız.

Ayıpsız Mislin Bulunmaması Durumu: Mahkeme, aracın ayıpsız bir yenisi ile değiştirilmesine karar verdiğinde, bu yenisinin bulunmaması durumunda ne yapılacağı da belirlenir. Aracın ayıpsız misli bulunmuyorsa, aracın değeri belirlenir ve bu bedel tüketiciye ödenir. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin kararında belirtildiği gibi, aracın yenisinin üretilmediği durumlarda, aracın piyasa değeri belirlenerek bu bedelin tüketiciye ödenmesi gerektiği vurgulanmıştır (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, E. 2016/20032, K. 2019/10129).

Faiz ve Diğer Masraflar: Tüketici, mahkeme kararının uygulanmaması durumunda, gecikme nedeniyle faiz ve diğer masrafların da tazmin edilmesini talep edebilir. Mahkeme, tüketicinin yaptığı masrafların ve gecikme faizinin de ödenmesine karar verebilir.

Sıfır Aracın Ayıplı Olması Halinde Seçimlik Haklar Hakkında Yargıtay Kararları

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/6683 E., 2022/8332 K.:

Ayıplı mal nedeniyle araç bedelinin iadesi talebi; arızaların garanti süresi içinde giderilmemesi ve tamir süresinin aşılması halinde tüketici, diğer seçimlik haklarını kullanabilir.

Davacı, 07.05.2015 tarihinde 151.690,88 TL karşılığında iki yıl garantili olarak davalı firmadan 2015, 3.20i BMW model sıfır kilometre araç satın aldığını, aracı kullanmakta iken 02.02.2017 tarihinde "çekiş gücü düşük, en yakın servise başvurun" uyarısının araç ekranında belirdiğini ve aracı davalı firmanın servis bölümüne onarılması için teslim ettiğini, servis formundan anlaşılacağı üzere araçta "soğukken çalıştırıldığında stop etme problemi, manuel el ile çalıştırın uyarısı, çekiş gücü eksilmesi" arızaları mevcut olduğunu, söz konusu arazıların servis tarafından incelenerek aracın garanti kapsamında onarıldığını ve aracı 09.02.2017 tarihinde teslim ettiklerini, araç teslim alındıktan kısa bir süre sonra 16.02.2017 tarihinde tekrar aynı arızaların başladığını, aracın yine davalı firmanın servis bölümüne teslim edildiğini, aynı gün servis tarafından onarılan aracın benzin pompası değiştirilerek tekrar teslim edildiğini, teslim edildikten hemen sonra araçta tekrar aynı arızalar meydana geldiğini, mart ayında üç defa aynı şekilde arızalandığı için tekrar tamir edilmesi amacıyla aracın 06.04.2017 tarihinde servise teslim edildiğini, 13.04.2017 tarihinde bu defa da garanti kapsamında enjektörleri değiştirilen araç teslim edilmiş ise de halen stop etme, tekleme ve çekiş gücü problemleri devam ettiği için huzurdaki davayı ikame etme zaruretinin hasıl olduğunu, 6502 Sayılı Yasa 56/3 maddesi uyarınca haklarını kullanabileceğini beyan ederek; davanın kabulü ile, maliki olduğu, garanti süresi içerisinde üç defa onarım gören ve halen arızaları devam eden ... plakalı aracın bedeli olan 151.690,88 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı satıcıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı, davacının aracındaki arızanın çok basit bir arıza olduğunu, basit bir müdahale ile, yasal süresinde, ücretsiz olarak giderildiğini ve aracın tamamen çalışır halde teslim edildiğini, araçta kesinlikle ayıp söz konusu olmadığını, araca ilişkin misli ile değişim talebinin hakkaniyete uygun olmayacağını savunarak davanın reddini dilemiştir.

İlk derece mahkemesince; ''dava konusu araca ilişkin 06/04/2017 tarihinde enjeksiyon sisteminde yapılan parça değişimi ile ayıbın kalıcı olarak giderildiği ancak arızanın ortaya çıktığı ve giderildiği ilk ve son servis giriş tarihleri göz önünde alındığında garanti belgesi yönetmeliğinde belirtilmiş olan azami tamir süresinin aşılmış olduğu ve garanti süresinde aynı önemli arızayı birden çok kez tekrar etmesi nedeni ile garanti belgesi yönetmeliğinde belirtilmiş olan tüketicinin seçimlik haklarının kullanımı konusundaki şartların somut olayda mevcut olduğu'' gerekçesiyle, davanın kabulü ile, ... plakalı .... motor numaralı ... şaşe numaralı 2015 model 3.20i tipi BMW marka aracın davalı satıcıya iadesi ile, ürün bedeli olan 151.690,88-TL'nin dava tarihi olan 05/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verildiği, karara karşı davalı tarafın istinaf yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.

Bölge adliye mahkemesince; ''garanti belgesi yönetmeliğinin 9.maddesine dayanarak tamir için gereken azami sürenin aşılmış olması sebebi ile davanın kabulüne dair verilen kararın hakkaniyete uygun olmadığı, tüm dosya kapsamından; davacının ücretsiz onarım hakkını kullanarak aracı herhangi bir ihtirazi kayıt olmadan teslim aldığı, sorunun dava açılmadan önce giderilmiş olduğu, 6502 Sayılı Kanun'un 11.maddesinde sayılan hakların seçimlik hak niteliğinde olup karşı tarafın rızasına veya onayına bağlı olmadığı, ancak 6502 s.TKHK.nun 11.m.sinde sayılı bu seçimlik hakların kullanılmakla tükenen haklardan olduğu, davacının onarım hakkını kullanarak bu seçimlik hakkını kullandığı ve seçimlik hakkın kullanılması sonucu araçta davacının ileri sürdüğü sorunun masrafsız onarım yapılarak giderildiği, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli, dosya kapsamına uygun, konusunda uzman bilirkişi raporu kapsamına göre davalı tarafından yapılan masrafsız onarımların davaya konu araçta değer kaybına yol açmadığının rapor altına alınmış olması'' gerekçesiyle, davalının istinaf talebinin kabulüne, HMK m. 353/1-b-2 uyarınca İstanbul Anadolu 5. Tüketici Mahkemesi'nin 22/10/2019 tarih, 2017/367 Esas, 2019/498 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, davanın esası yönünden; davanın reddine karar verilmiş ve karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava; malın ayıplı olmasından kaynaklanan, malın satıcıya teslimi ile ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir. Davacının 07.05.2015 tarihinde davalıdan satın aldığı aracın, 2 yıllık garanti süresi içerisinde ilk kez 02.02.2017 tarihinde arızalandığı, araçta; ''soğukken çalıştırıldığında stop etme problemi, manuel el ile çalıştırın uyarısı ve çekiş gücü eksilmesi'' arızalarının olduğu, servis tarafından beyin programları sıfırlanarak tekrar fabrika ayarlarına getirilerek onarıldığı, 16.02.2017 tarihinde araçta aynı arızaların tekrar ortaya çıktığı ve servis tarafından garanti kapsamında bu kez benzin pompasının değiştirilerek davacıya teslim edildiği, 06.04.2017 tarihinde vitese takıldıktan sonra tekleme sorunu ve yine çekiş düşüklüğü şikayeti ile servise bırakıldığı ve bu kez de enjektörlerin değiştirilerek araçtaki arızanın kesin olarak giderildiği anlaşılmıştır.

Bilirkişiden alınan raporda; keşif tarihi itibariyle araçta herhangi bir arızaya rastlanmadığı bildirilmiştir. 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 56/3.maddesinde; tüketici bu Kanunun 11 inci maddesinde belirtilen seçimlik haklarından onarım hakkını kullanmışsa, malın garanti süresi içinde tekrar arızalanması veya tamiri için gereken azami sürenin aşılması veya tamirinin mümkün bulunmadığının anlaşılması hâllerinde 11 inci maddede yer alan diğer seçimlik haklarını kullanabileceği, satıcının tüketicinin talebini reddedemeyeceği ve bu talebin yerine getirilmemesi durumunda satıcı, üretici ve ithalatçının müteselsilen sorumlu oldukları hususu düzenlenmiş ve Garanti Belgesi Yönetmeliği'nin 9/1.maddesinde de aynı hususlar tekrarlanmıştır.

Her ne kadar dosyada alınan bilirkişi raporunda keşif tarihi itibariyle araçta herhangi bir arızanın mevcut olmadığı tespit edilmiş ve bölge adliye mahkemesince de malın satıcıya teslimi ile bedelinin iadesine ilişkin kabul kararının hakkaniyete aykırı olduğu kabul edilerek dava reddedilmişse de; dava konusu aracın, henüz 2 yıllık garanti süresi dolmadan birden fazla kez arızalandığı ve araçta ilk kez 02.02.2017 tarihinde ortaya çıkan arızanın kesin olarak 13.04.2017 tarihinde giderilerek azami tamir süresinin aşıldığı ve 6502 Sayılı Kanun'un 56/3.maddesi gereği tüketici davacının aynı Kanunun 11.maddesinde yer alan seçimlik haklarını kullanabileceği açık olmakla, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile bölge adliye mahkemesi tarafından davanın reddedilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz talebinin kabulü ile 6100 sayılı HMK'nın 371. maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, bir örneğinin de ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 31/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/3779 E., 2022/5957 K. (20.06.2022):

Ayıplı mal nedeniyle araç bedelinin iadesi talebi; arızaların garanti süresi içinde giderilmemesi ve tamir süresinin aşılması halinde tüketici, diğer seçimlik haklarını kullanabilir.

Davacı; satın alınan aracın ayıplı çıkması nedeniyle, davalı tarafa ödenen 114.017,50 TL araç bedelinin aracın satış tarihinden itibaren uygulanacak avans faizi ile; Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2017/48 değişik iş sayılı tespit dosyasında yapılan yargılama masraf bedeli olan 633,80 TL'nin de dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı; aracın ayıplı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkemesince; davacı tüketicinin davalı satıcıdan 12/06/2015 tarihinde 114.017,50 TL karşılığında araç satın aldığı, 26/08/2016 - 27/10/2016 - 13/01/2017 - 28/07/2016 - 01/03/2016 - 10/03/2017 tarihli servis kayıtlarına göre yağ eksiltme şikayetinin bulunduğu tespit edilmiştir. Bu durumun, aracın ve günümüz motor teknolojisine oldukça uzak olduğu, motorun yağ tüketmesi gereken değerin oldukça üzerinde olduğu, yağ fitrelerinin, karterin ve yağ haznesinin göz önüne alındığında aracın periyodik bakımlarında yağ tüketiminin oldukça yüksek olacağı ve yağ seviyesinin alt çizgisinin oldukça altına düşeceği belirtilmiştir. 15.000 km'de 4,02 litre yağ tüketiminin hesaplandığı, bu durumun günümüz motor teknolojisi ile bağdaşmadığı, davacı tüketicinin sürekli servise gitmesi gerektiği ve bu nedenle zaman ve maddi kaybın oluşacağı belirtilmiştir.

Bu eksikliğin, 6502 sayılı Kanun'un 8/1. maddesine göre imalata dayalı satış sırasında basit bir inceleme ile anlaşılamayacak ve aracın kullanılması ile ortaya çıkacak tüketiciden kaynaklanmayan gizli ayıplı mal niteliği taşıdığı gerekçesiyle; 6502 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereği dava konusu aracın ayıplı olduğunun tespitine, 6502 sayılı Kanun'un 11. maddesi gereği davacı ve davalı arasındaki satış sözleşmesinin feshi ile araç satış bedeli olan 114.017,50 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ayıplı aracın davalıya üzerinde herhangi bir sınırlama olmaksızın ayıpsız olarak iadesine karar verilmiş; karara karşı davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

Bölge adliye mahkemesince; davalının araçta ayıp bulunmadığına ilişkin istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir. Davalının faize ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde, dava konusu aracın davacı tarafından halen kullanılmakta olup iade edilmediğine göre davacı ancak aracın iade tarihinden itibaren faiz talep edebileceği halde, faize dava tarihinden hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. Davalının istinaf talebinin kısmen kabulüne, sair istinaf taleplerinin reddine, Bakırköy 1. Tüketici Mahkemesi'nin 27/12/2018 tarih, 2018/120 Esas, 2018/700 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, 6502 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereği dava konusu aracın ayıplı olduğunun tespitine, 6502 sayılı Kanun'un 11. maddesi gereği davacı ve davalı arasındaki satış sözleşmesinin feshi ile araç satış bedeli olan 114.017,50 TL'nin dava konusu ayıplı aracın davacı tarafından davalıya iade tarihinden başlayacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ayıplı aracın davalıya üzerinde herhangi bir sınırlama olmaksızın ayıpsız olarak iadesine karar verilmiş; hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.

Dava, dava konusu aracın gizli ayıplı olduğu gerekçesiyle araç bedelinin iadesi talebine ilişkindir. Satış tarihi itibarıyla uygulanması gereken 6502 sayılı Kanun'un 8. maddesinin ilgili bölümü şöyledir: "Ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır. Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda, internet portalında ya da reklam ve ilanlarında yer alan özelliklerinden bir veya birden fazlasını taşımayan; satıcı tarafından bildirilen veya teknik düzenlemesinde tespit edilen niteliğe aykırı olan; muadili olan malların kullanım amacını karşılamayan, tüketicinin makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar da ayıplı olarak kabul edilir".

6502 sayılı Kanun'un 10. maddesine göre; "Teslim tarihinden itibaren altı ay içinde ortaya çıkan ayıpların, teslim tarihinde var olduğu kabul edilir. Bu durumda malın ayıplı olmadığının ispatı satıcıya aittir. Bu karine, malın veya ayıbın niteliği ile bağdaşmıyor ise uygulanmaz".

6502 sayılı Kanun'un 11/1 maddesinde tüketicinin seçimlik hakları düzenlenmiş olup, buna göre; "Malın ayıplı olduğunun anlaşılması durumunda tüketici, satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme, aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, imkân varsa, satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme, seçimlik haklarından birini kullanabilir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür".

11/2 maddesine göre, ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi hakları üretici ve ithalatçıya karşı da kullanılabilir. Bu fıkradaki hakların yerine getirilmesi konusunda satıcı, üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur. Üretici veya ithalatçı malın kendisi tarafından piyasaya sürülmesinden sonra ayıbın doğduğunu ispat ettiği takdirde sorumlu tutulmaz.

11/3 maddesine göre; ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesinin satıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirecek olması halinde, tüketici sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim haklarından birini kullanabilir. Orantısızlığın tayininde malın ayıpsız değeri, ayıbın önemi ve diğer seçimlik haklara başvurmanın tüketici açısından sorun teşkil edip etmeyeceği gibi hususlar dikkate alınır.

Yukarıdaki açıklamalar ışığında dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; verilen hükmün taraflarca temyiz edildiği, davacı tarafından dosyaya sunulan 28.03.2022 tarihli, davalının temyizine cevap dilekçesinde ‘değişen ekonomik koşullar, Türk Lirasının dava tarihinden bu güne kadar %320 değer kaybetmiş olması, ülkemizde dolara endeksli sıfır ve ikinci el araç fiyatlarının dava tarihinden bu yana anormal düzeyde değişikliğe uğramış olması, dava konusu araca takdir edilen değerin günümüz değerleri ile hiçbir surette örtüşmemesi nedenleriyle zaten hükümde yer alan ana para davacının ayıplı mal dolayısıyla uğradığı zararı hiçbir şekilde karşılamayacaktır. Hal böyle iken tüketici mevzuatında davacı lehine yapılan düzenlemenin sonucu davacının aleyhine sonuç doğurmaktadır. Öyle ki davalı tarafın ayıp oranında bedel indirimi şeklindeki hak dahi daha davacı lehine sonuç doğuracak hale gelmiş olup davalının temyiz taleplerinin bu yönden değerlendirilmesi...’ şeklinde beyan etmiş olmakla, davacının bedel indirimi hakkı yönünden değerlendirme yapılması gerektiği anlaşılmıştır.

Bu itibarla bölge adliye mahkemesince; ayıbın niteliği ve davacı vekilinin beyanı doğrultusunda seçimlik hakları yönünden değerlendirilip tartışılmak üzere bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bozma nedenine göre, tarafların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 371. maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, HMK’nın 373/2 maddesi uyarınca dava dosyasının bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 20/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/12311 E., 2021/10023 K. (13.10.2021):Tüketici, satın aldığı aracın ayıplı olması nedeniyle ücretsiz onarım hakkını kullanmışsa ve arıza giderilmişse, aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi talebi hakkaniyete aykırı olur; bu durumda ayıpsız misli ile değişim talebi reddedilmelidir.

Davacı; 03/04/2015 tarihinde davalıdan 2015 model bir araç satın aldığını, teslimden yaklaşık 2 hafta sonra aracın motorundan ses geldiğini, aracı servise götürdüğünde bir sorun olmadığının söylendiğini, ancak sesin devam etmesi üzerine tekrar servise başvurduğunu, bunun üzerine aracının bir süre sonra tamir edildiği söylenerek kendisine iade edildiğini, motordan gelen sesin kesilmemesi ve sorunun giderilmemiş olması nedeniyle davalıya aracın yenisiyle değiştirilmesine ilişkin talebini bildirir ihtarname gönderdiğini, bu talebinin reddedildiğini, olan aracın bu kadar kısa sürede arızalanmasının ve yapılan tüm onarımlara rağmen arızanın giderilememesinin aracın ayıplı olduğuna işaret ettiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 1.000 TL maddi ve 5.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini ve ayıplı aracın 0 km yeni bir araçla değiştirilmesini talep etmiştir.

Davalı; araçta gizli ayıp ya da üretim hatası bulunmadığını, nitekim arızanın şanzıman ve debriyaj setinin garanti kapsamında değiştirilmesiyle birlikte son bulduğunu, bu nedenle tüketicinin seçimlik hakkını kullanma koşullarının oluşmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İlk derece mahkemesince; davaya konu aracın garanti kapsamında onarıldıktan sonra araçta herhangi bir ayıp ve arızaya rastlanılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi kararına karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.

Bölge adliye mahkemesince; araçtaki arıza nedeni ile değişen parçaların esasa ve aracın değerine etkili nitelikte oldukları, 6502 sayılı Kanun'un 11. maddesi uyarınca tüketicinin seçimlik haklarından biri olan satılanın ayıpsız misli ile değişim hakkının yasal şartlarının oluştuğu gerekçesiyle; davacının istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulü ile dava konusu aracın aynı mahiyette sıfır km misli ile değiştirilmesine, maddi ve manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 11/1. maddesinde; malın ayıplı olması durumda tüketicinin seçimlik hakları düzenlenmiştir. Bu seçimlik haklarda tüketici; bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketici seçimlik haklarından herhangi birisini kullanabilecektir. Ne var ki, tüketici bu hakkını kullanırken 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesinde ifadesini bulan objektif iyiniyet (dürüstlük) kuralları içerisinde hareket etmek zorundadır.

6502 sayılı Kanun'un 11/3. maddesinde; “Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesinin satıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirecek olması hâlinde tüketici, sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim haklarından birini kullanabilir. Orantısızlığın tayininde malın ayıpsız değeri, ayıbın önemi ve diğer seçimlik haklara başvurmanın tüketici açısından sorun teşkil edip etmeyeceği gibi hususlar dikkate alınır.” düzenlemesi mevcuttur. Görüleceği üzere kanun koyucu, 11. maddenin birinci fıkrası ile tüketicinin seçimlik haklarını sıralama yoluyla düzenlemiş, bu seçimlik haklardan “ücretsiz onarım” ve “malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi” seçimlik haklarının kullanılması halinde karşı taraf için hakkaniyete aykırı olarak orantısız güçlüklerin ortaya çıkması halini ise tüketici insiyatifinde olan seçim hakkının bir istisnası olarak aynı maddenin üçüncü fıkrasında hüküm altına almıştır.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava konusu araç için 14/05/2015 ve 25/06/2015 tarihlerinde iki ayrı müşteri istek formunun düzenlendiği, bu formlara göre davacının seçimlik hakkını onarım yönünde kullandığı, bununla birlikte ilk derece mahkemesi tarafından hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda da dava konusu aracın garanti kapsamında arızasının giderildiğinin, yapılan incelemeler neticesinde araçta herhangi bir arızanın kalmadığının, arızanın giderilmesi amacıyla değiştirilen parçaların araçta herhangi bir değer kaybına neden olmadığının belirtildiği anlaşılmaktadır.

Buna göre bölge adliye mahkemesince; davacının seçimlik hakkını onarım yönünde kullanmış olduğu, onarım neticesinde arızanın giderildiği, bu hâli ile malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi talebinin TMK'nın 2. ve 6502 sayılı Kanun'un 11. maddeleri uyarınca hakkaniyete ve taraflar arasındaki hak ve menfaatler dengesine aykırı olacağı gözetilerek; usul ve kanuna uygun olan ilk derece mahkemesince karşı davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, aracın misli ile değişimine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle bölge adliye mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 371. maddesi uyarınca davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 1.349,40 TL temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın aynı Kanun'un 373/2 maddesi uyarınca kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 13/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Avukat Muhammet Ali BEYHAN

Kültür Mah. Mithatpaşa Cad. No: 71/4 Çankaya/ANKARA
0 (543) 454 11 49
Black Minimalist Modern Attorney Law Logo 1080 x 1080 piksel

You cannot copy content of this page

Scroll to Top
× İletişime Geç