1. Soruşturma ve Kovuşturma Ne Demektir?
Ceza yargılamasında, soruşturma ve kovuşturma süreçleri, ceza adalet sisteminin temel taşlarını oluşturur. Soruşturma evresi, bir suçun işlendiğine dair şüphe üzerine Cumhuriyet savcısı veya sulh ceza hakimi tarafından yürütülen araştırma sürecidir. Bu evrede, suçu işlediği iddia edilen şüphelinin aleyhine ve lehine olan tüm deliller toplanır. Savcı, soruşturma işlemlerini başlatır ve yürütürken adli kolluk kuvvetlerinden yardım alır. Soruşturma sürecinin sonunda, şüphelinin suçu işlediğine dair yeterli şüphe oluşursa iddianame hazırlanır ve kovuşturma evresine geçilir. Kovuşturma evresi ise iddianamenin kabul edilmesiyle başlayan ve görevli mahkeme tarafından yürütülen yargılama sürecidir.
Bu süreçte, şüpheli "sanık" olarak anılır ve yargılama açık, sözlü ve duruşmalı olarak gerçekleştirilir. Ceza, bu evrenin sonunda belirlenir ve hükme bağlanır. Ancak, sanığın suçu işlediğinin sabit olması gerekir. Kovuşturma evresinde beraat, hükmün açıklanmasının geri bırakılması, ceza verilmesine yer olmadığı, güvenlik tedbirlerine hükmedilmesi, davanın düşmesi gibi çeşitli kararlar verilebilir. Soruşturma ve kovuşturma süreçlerinin işleyişi, ceza adalet sisteminin etkinliği ve adil yargılanma hakkının korunması açısından büyük önem taşır.
2. Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar (KYOK) Nedir?
Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (KYOK), Cumhuriyet savcısının yürüttüğü soruşturma sonucunda, şüpheli hakkında yeterli şüphe oluşturacak delil bulunamaması veya kovuşturma olanağının bulunmaması durumunda verilen bir karardır. Bu karar, ceza mahkemesinde kamu davası açılmasına gerek olmadığı anlamına gelir. Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) m.172/1'e göre, savcı, soruşturma evresi sonunda yeterli şüphe oluşturacak delil elde edememişse veya kovuşturma olanağı yoksa KYOK kararı verir.
KYOK kararı, savcılığın toplanan delilleri değerlendirerek soruşturma işlemlerini sona erdirdiğini ve dosyayı kapattığını gösterir. Bu karar, suçtan zarar görene ve ifadesi alınan veya sorguya çekilen şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii belirtilir. KYOK kararı, diğer adıyla takipsizlik kararı, soruşturma evresinin sonunda verilen ve kovuşturmaya geçilmeyeceğini belirten bir karar olduğundan, ceza yargılamasının devam etmesini engeller. Ayrıca, soruşturmaya yer olmadığına dair karar (SYOK) ile KYOK kararı birbirinden farklıdır ve karıştırılmamalıdır. SYOK kararı, soruşturma evresi hiç başlamadan verilen bir karar iken, KYOK kararı, soruşturma evresinin sonunda verilen bir karardır.
3. KYOK Kararı Verilebilecek Olan Durumlar
KYOK kararı, Cumhuriyet savcısının veya CMK 163. maddede belirtilen istisnai hallerde sulh ceza hakiminin yürüttüğü soruşturma sürecinin sonunda verilebilir. Bu kararın verilmesi için iki temel durum mevcuttur: yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi ve kovuşturma olanağının bulunmaması. Yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi durumu, savcının soruşturma evresinde elde ettiği ifade tutanakları, tanık beyanları, kamera görüntüleri, ses kayıtları, banka hesap dökümleri ve diğer delillerin, şüphelinin suçu işlediğini gösterecek derecede yeterli olmaması halidir. CMK m.170/2'ye göre, soruşturma evresi sonunda toplanan deliller suçun işlendiğine dair yeterli şüphe oluşturuyorsa savcı iddianame düzenler. Ancak, bu şüphe oluşmazsa KYOK kararı verilir.
Kovuşturma olanağının bulunmaması durumu ise, çeşitli nedenlerle kovuşturma evresine geçilememesi halidir. Bu nedenler arasında şüphelinin ölümü, şikayete bağlı suçlarda şikayette bulunulmaması veya şikayetten vazgeçilmesi, hakkında soruşturma izni gereken kamu görevlileri için izin verilmemesi, dava zamanaşımı süresinin dolması, ceza ehliyetinin bulunmaması gibi durumlar yer alır. Ayrıca, uzlaşma, genel af, önödeme gibi haller de kovuşturma olanağının bulunmaması nedenleri arasında sayılabilir. Bu iki şarttan birinin mevcut olması durumunda, savcı takipsizlik kararı vererek soruşturma evresini sonlandırır ve kovuşturmaya geçilmez.
4. KYOK Kararının Sonuçları
Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (KYOK), şüpheli hakkında ceza yargılaması yapılmayacağı anlamına gelir ve bu durum şüphelinin siciline herhangi bir şekilde etki etmez. KYOK kararı, şüphelinin hüküm giymediği anlamına geldiğinden, adli sicil kaydına suç kaydı işlenmez. KYOK kararı, suçtan zarar görene ve ifadesi alınan veya sorguya çekilen şüpheliye tebliğ edilir. Tebligatta, itiraz hakkı, süresi ve itiraz mercii belirtilir.
Aynı olay nedeniyle tekrar şikayette bulunulamaz; bulunulsa da sonuç doğurmaz. Bununla birlikte, aynı olay nedeniyle kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususa ilişkin sulh ceza hakimliği tarafından karar verilmedikçe yeniden soruşturma yapılamaz ve iddianame hazırlanamaz (CMK m.172/2). Bu durum, ceza muhakemesine hakim olan hukuk devleti ilkesi ve adil yargılanma hakkı ile "non bis in idem" (aynı fiilden dolayı iki kez yargılama olmaz) ilkelerinin ihlallerini engellemeyi amaçlamaktadır.
Bunun yanı sıra, CMK m.172/3'e göre, KYOK kararının etkin soruşturma yapılmadan verildiğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmesi veya bu karar aleyhine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi üzerine, kararın kesinleşmesinden itibaren üç ay içinde talep edilmesi halinde yeniden soruşturma açılır. KYOK kararı, şüpheli açısından hukuki bir güvence sağlar ve soruşturmanın yeniden açılabilmesi için belirli şartların yerine getirilmesi gerektiğini belirler.
5. KYOK ve SYOK Arasındaki Farklar
KYOK (Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar) ve SYOK (Soruşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar), ceza yargılamasında farklı aşamalarda verilen kararlardır ve birbirinden önemli farklılıklar taşır. KYOK kararı, soruşturma evresinin sonunda verilir ve yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması durumunda kamu davasının açılmasına gerek olmadığını belirtir. Bu karar, soruşturma evresi sonunda Cumhuriyet savcısı tarafından verilir ve şüpheli hakkında ceza yargılamasının yapılmayacağını ifade eder. Diğer yandan, SYOK kararı, henüz soruşturma evresi başlamadan verilen bir karardır. SYOK kararı, savcının kendisine gelen ihbar veya şikayet üzerine yaptığı değerlendirme sonucunda, suçun soruşturulmaya değer olmadığını belirttiği durumlarda verilir.
Bu durumda soruşturma başlatılmaz ve dolayısıyla kovuşturma aşamasına da geçilmez. SYOK kararı, delil yetersizliği veya kovuşturma olanağının bulunmaması gibi gerekçelere dayanmaz; aksine, suçun işlenmediği veya suçun soruşturulmasına gerek olmadığına dair bir değerlendirme sonucunda verilir. Bu iki karar, ceza yargılamasının farklı evrelerinde ve farklı hukuki değerlendirmeler sonucunda verildiğinden, birbirine karıştırılmamalıdır. KYOK ve SYOK kararlarının verilme süreçleri ve sonuçları, ceza yargılamasında şüpheli ve mağdur açısından önemli hukuki sonuçlar doğurur.
6. KYOK Kararına İtiraz
Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (KYOK) verildiğinde, bu karara itiraz etmek mümkündür. CMK m.172/1 gereğince, KYOK kararı suçtan zarar görene tebliğ edilir ve yapılan tebligatta itiraz hakkı, süresi ve mercii belirtilir. Suçtan zarar gören, KYOK kararının kendisine tebliğinden itibaren 15 gün içinde, kamu davası açılmasını gerektirebilecek olayları ve delilleri belirterek karara itiraz edebilir.
İtirazı incelemekle görevli mercii, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hakimliğidir. KYOK kararına itiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller, soruşturmada elde edilen taraf ifadeleri ve tanık beyanları, KYOK kararının gerekçesi ve takipsizlik kararının somut olaya niçin uygun düşmediği gerekçeleriyle birlikte anlatılır. Cumhuriyet savcısının kamu davası açılmaması hususunda takdir yetkisini kullandığı hallerde KYOK kararına itiraz edilemez.
Örneğin, CMK m.171/1 uyarınca etkin pişmanlık nedeniyle Cumhuriyet savcısı tarafından takdir yetkisi kullanılarak KYOK kararı verilmişse, bu durumda itiraz sonuç doğurmayacaktır. İtiraz süreci, KYOK kararının hukuka uygunluğunun denetlenmesini ve gerekirse kamu davasının açılmasını sağlar. Bu, ceza muhakemesine hakim olan adil yargılanma hakkının korunması açısından büyük önem taşır.
7. KYOK Kararına İtirazın Sonuçları
Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara (KYOK) itiraz edildiğinde, itirazı inceleyen sulh ceza hakimliği dosyada mevcut bulunan evrak üzerinde değerlendirme yapabilir veya karar vermek için yeni deliller toplanmasını talep edebilir. Sulh ceza hakimliği, kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder ve itiraz edeni giderlere mahkum eder. Bu durumda dosya Cumhuriyet savcısına geri gönderilir ve savcı, sulh ceza hakimliğinin kararını itiraz edene ve şüpheliye bildirir (CMK m.173/3). Eğer sulh ceza hakimliği, itiraz edenin gerekçelerini haklı bulursa, KYOK kararını kaldırır ve Cumhuriyet savcısının iddianame düzenleyerek mahkemeye sunmasını sağlar. KYOK kararına itiraz süreci, adil yargılanma hakkının korunması ve hukuk devleti ilkesinin hayata geçirilmesi açısından büyük önem taşır.
Bu süreç, Cumhuriyet savcısının kararlarının denetlenmesini ve gerekirse yargılamanın devam etmesini sağlar. İtiraz sürecinde verilen kararlar, hem şüpheli hem de suçtan zarar gören açısından önemli hukuki sonuçlar doğurur. İtirazın kabul edilmesi halinde, şüpheli hakkında kamu davası açılır ve yargılama süreci başlar. İtirazın reddedilmesi durumunda ise, KYOK kararı kesinleşir ve soruşturma sonlandırılır.
8. KYOK (Takipsizlik) Kesinleştikten Sonra Yeniden Soruşturma Yapılması
Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (KYOK) kesinleştikten sonra, yeniden soruşturma yapılabilmesi belirli şartlara bağlıdır. CMK m.172/2'ye göre, KYOK kararı verilip kesinleştikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hakimliğince bir karar verilmedikçe aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz. Yeni delil, KYOK kararı verildikten sonra ortaya çıkan ve suçun işlendiğine dair yeterli şüphe oluşturan delildir.
Bu delil, dosyada daha önce bulunmayan veya bulunmasına rağmen yeterince değerlendirilmeyen deliller olabilir. Sulh ceza hakimliği, yeni delilin yeterli şüphe oluşturduğuna karar verirse, savcı yeniden soruşturma başlatabilir ve iddianame düzenleyerek kamu davası açabilir. Ayrıca, CMK m.172/3'e göre, KYOK kararının etkin soruşturma yapılmadan verildiğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) kesinleşmiş kararıyla tespit edilmesi veya bu karar aleyhine AİHM'e yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi üzerine, kararın kesinleşmesinden itibaren üç ay içinde talep edilmesi halinde yeniden soruşturma açılır. Bu hükümler, KYOK kararının keyfi olarak kaldırılmasını engelleyerek, ceza muhakemesine güveni artırır ve adil yargılanma hakkını korur.
9. Ek Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar (Ek Takipsizlik Kararı) Nedir?
Ek Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar (EK KYOK), birden fazla suça veya birden fazla şüpheliye ilişkin aynı dosya kapsamında soruşturma yürütüldüğünde verilebilir. Örneğin, bir kişi hakkında hakaret, tehdit, şantaj, mala zarar verme gibi birçok suçtan soruşturma yürütülüyorsa, savcı bazı suçlarla ilgili yeterli delil bulabilir ve kamu davası açabilir, diğer suçlarla ilgili ise yeterli delil bulunmadığı için EK KYOK kararı verebilir.
Bu karar, soruşturmanın sona erdirildiği suçlar açısından takipsizlik sonucu doğurur. EK KYOK kararı, suçtan zarar görene ve mağdura tebliğ edilir ve itiraz hakkı bulunur. İtiraz süresi, kararın tebliğinden itibaren iki haftadır. İtiraz, sulh ceza hakimliğine yapılır ve bu hakimlik, itirazı değerlendirir. EK KYOK kararı, ceza yargılamasında esneklik sağlar ve savcının soruşturmayı etkin bir şekilde yürütmesine olanak tanır. Suçtan zarar gören ve mağdur, EK KYOK kararına itiraz edebilir ve itiraz sürecinde yeterli delil bulunması halinde kamu davası açılabilir.
10. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Başvuru
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, tüm olağan iç hukuk yolları tüketildikten sonra yapılan bir başvurudur. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (KYOK) kesinleştikten sonra hukuken başvurulacak tüm iç hukuk yolları tüketilmiş olacağından Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapılabilir. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve buna ek Türkiye'nin taraf olduğu protokoller kapsamında olup, Anayasamız dahilinde güvenceye alınmış olan temel hak ve özgürlüklerden birinin ihlali halinde söz konusu olabilir. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz süresi geçtikten sonra yapılan itiraz kabul edilmez. AİHS kapsamında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) bireysel başvuru, Anayasa Mahkemesine bireysel başvurunun da olumsuz sonuçlanması halinde yapılabilir.
AİHM, etkin soruşturma yapılmadığı, adil yargılanma hakkının ihlal edildiği gibi birçok nedenle başvuruları kabul edebilir. CMK m.172/3'e göre, KYOK kararının etkin soruşturma yapılmadan verildiğinin AİHM'in kesinleşmiş kararıyla tespit edilmesi üzerine, kararın kesinleşmesinden itibaren üç ay içinde talep edilmesi halinde yeniden soruşturma açılır. AİHM veya Anayasa Mahkemesi bireysel başvuruyu kabul edip hak ihlalini tespit etse bile, savcılık KYOK kararını kendiliğinden kaldırarak soruşturmaya devam etmez. Savcılığın soruşturmaya kaldığı yerden devam edebilmesi için, AİHM kararının kesinleşmesinden itibaren üç ay içinde savcılığa başvurarak talepte bulunulması gerekir.
11. Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karara(KYOK) İlişkin Yargıtay Kararları
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2018/7929 E., 2018/21804 K. sayılı kararı
CMK’nın 170/2. maddesine göre kamu davası açılabilmesi için soruşturma aşamasında toplanan delillere göre suçun işlendiğine dair yeterli şüphe bulunması gerekir. Suç ihbar veya şikayeti yoluyla soruşturma yaparak maddi gerçeğe ulaşma yükümlülüğü ve yetkisi bulunan Cumhuriyet savcısı, soruşturma sonucunda elde edilen delilleri değerlendirerek kamu davası açmayı gerektirir nitelikte yeterli şüphe olup olmadığını takdir edecektir. Ancak soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısının delil değerlendirmesiyle, kovuşturma aşamasında hakimin delilleri değerlendirmesi birbirinden farklı özelliklere sahiptir. CMK’nın 170/2. maddesine göre soruşturma aşamasında toplanan deliller kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturup oluşturmadıkları çerçevesinde incelemeye tabi tutulurken, kovuşturma aşamasında, isnad edilen suçun işlenip işlenmediği hususunda mahkumiyete yeter olup olmadığı ve tam bir vicdani kanaat oluşturup oluşturmadığı çerçevesinde değerlendirilmektedir.
Ceza Genel Kurulu'nun 23/06/2015 tarihli ve 2013/7-700 esas, 2015/241 sayılı kararında da belirtildiği üzere, Ceza Muhakemesi Kanunu, muhakemeyi soruşturma ve kovuşturma olmak üzere iki ana evreye ayırmıştır. Bir suç işlendiği şüphesini öğrenen Cumhuriyet savcısı, kamu davasını açmaya yer olup olmadığını tespit etmek üzere, maddi gerçeği araştırmak mecburiyetindedir. Soruşturma evresi sonunda Cumhuriyet savcısı, yaptığı araştırma faaliyetlerinin neticesinde bir sonuç çıkarmaktadır. Bu sonuç, kamu davası açılmasına gerek olduğu ya da olmadığı yönünde olacaktır. Soruşturma aşamasında, Cumhuriyet savcısı tarafından verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar, muhakeme faaliyeti sonunda, yargılama makamı tarafından verilmiş kararlar olmayıp, adli-idari nitelikte kararlardır. Ancak, bu kararlara itiraz yolunun açık olması nedeniyle itiraz üzerine kesinleşen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar, mahkeme denetiminden geçerek, yargı halini alır ve yargı otoritesi özelliğini gösterir. Gerek itiraz üzerine kesinleşen, gerekse itiraz edilmeksizin kesinleşen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar bakımından, yeni delil ortaya çıkmadıkça, aynı fiilden dolayı Cumhuriyet savcısı aynı işe tekrar el atamayacağından, kesin hükmün önleme etkisine benzer bir hal doğmaktadır. Böylece ceza muhakemesine hakim olan “hukuk devleti”, “adil yargılanma hakkı” ve “non bis in idem (aynı fiilden dolayı iki kez yargılama olmaz)” ilkelerinin ihlalleri de engellenmektedir.
CMK'nın 172/2. maddesinde yer alan "yeni delil" kavramından ne anlaşılması gerektiğine gelince; kovuşturmaya yer olmadığına dair karardan önce mevcut olan, ancak ele geçirilemeyen, dosyada bulunan ancak Cumhuriyet savcısı tarafından görülmeyen ve değerlendirilmeyen delil, yeni delildir. Yeni bir soruşturmanın başlatılabilmesi için delilin yeni olmasının yanında, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak nitelikte bulunması gerekir. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilip itirazen ya da itiraz edilmeksizin kesinleşmesi durumunda, Cumhuriyet savcısının aynı işe tekrar el atıp dava açabilmesi için kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak nitelikte yeni delil bulunması tek başına yeterli olmamakta, sulh ceza hâkimliğince kamu davasının açılması hususunda karar verilmesi de gerekmektedir.
Kanun koyucu, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın dava zamanaşımı süresince bir tehdit oluşturmasını önlemek amacıyla, aynı kişi hakkında, aynı fiilden dolayı tekrar soruşturma başlatmak için yeni delil şartını getirerek, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlara "kesin hüküm" niteliği vermemekle birlikte, kişiler açısından hukuki güvenli alan oluşturarak adeta "kesin hükmün önleme etkisini yaratan bir hal" olarak düzenlemiştir. Bu suretle, insan haklarını ilgilendiren yönü nedeniyle şüpheliye önemli bir yargısal güvence getirilmiş, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar, kesin hükmün önleyici etkisine benzer sonuçlar doğuran bir karar niteliğine sahip olmuştur. Böylece, kişilere getirilen kanuni teminatla, soruşturma aşamasına tekrar dönülebilir endişesi ortadan kalkmış bulunmaktadır. Nitekim Yargıtay uygulamaları da bu yönde istikrar kazanmıştır. Cumhuriyet savcısınca verilip denetimden geçmeden kesinleşen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile merciince itirazın reddedilmesi üzerine kesinleşen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar arasında, önleme etkisi bakımından bir farklılık bulunmamaktadır.
İncelenen dosyada; Şikayetçi Mustafa Öyke'nin şikayeti üzerine yapılan soruşturma neticesinde tehdit ve yaralama suçlarından dolayı delil yetersizliği nedeniyle .... Cumhuriyet Başsavcılığınca 09/02/2018 tarihli ve 2017/7424 soruşturma, 2018/502 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın verildiği, anılan kararın şikayetçiye tebliğ edildiği, şikayetçinin itirazı üzerine Sulh Ceza Hakimliğinin 05/03/2018 tarihli ve 2018/765 Değişik İş sayılı kesin nitelikteki kararıyla itirazın reddine karar verildiği, daha sonra şikayetçi vekilinin 13/04/2018 tarihinde soruşturmanın yeniden açılması talebinde bulunulduğu, .... .... Sulh Ceza Hakimliğinin 25/04/2018 tarihli ve 2018/1246 Değişik İş sayılı kararıyla anılan talebin itiraz mahiyetinde olduğu değerlendirilerek daha önce itirazın reddine karar verildiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;.... Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 09/02/2018 tarihinde 2017/7424 soruşturma ve 2018/502 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın verilmesi, anılan karara şikayetçinin itirazı üzerine .... Sulh Ceza Hakimliğinin 05/03/2018 tarihli ve 2018/765 Değişik İş sayılı kesin nitelikteki kararıyla itirazın reddedilmesi, şikayetçi vekilinin 13/04/2018 tarihinde soruşturmanın yeniden açılması talebinde bulunması, CMK'nın 172. maddesinin 2. fıkrasında, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamayacağının düzenlenmesi karşısında, şikayetçi vekilinin dilekçesinde yer alan hususların kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil niteliğinde olup olmadığı ve kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılarak dosyanın yeniden ele alınmasının gerekip gerekmediği konularında bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, şikayetçi vekilinin 13/04/2018 tarihli dilekçesi itiraz niteliğinde kabul edilerek daha önce itirazın reddine karar verildiğinden bahisle yeniden karar verilmesine yer olmadığına ilişkin .... Sulh Ceza Hakimliğinin 25/04/2018 tarihli ve 2018/1246 Değişik İş sayılı kararında isabet bulunmamaktadır.
Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2021/8146 E. ve 2022/8269 K. sayılı kararı:
Karar tarihlerinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK’nin 172. maddesinin 2. fıkrasına göre; “Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra yeni delil meydana çıkmadıkça, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz”. İlgili maddenin gerekçesinde de ifade edildiği üzere maddenin ikinci fıkrasında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının, aynı eylem ve aynı kişi hakkında açılabilmesi yeni delil, iz, eser ve emarenin meydana çıkmasına veya şüphe nedenlerinin takdirinde ağır hata olmasına bağlanmıştır. Böylece kovuşturmaya yer olmadığına dair kararların zamanaşımı süresince şüphelinin başında, tabir yerinde ise Demoklesin Kılıcı gibi durması ve onun özgürlükler bakımından bir tehdit oluşturması önlenmek istenmektedir.
Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulunun 23/06/2015 tarihli ve 2013/7-700 Esas, 2015/241 ile 06/10/2020 tarihli ve 2016/3-984 Esas, 2020/400 sayılı Kararlarında da belirtildiği üzere 5271 sayılı CMK’nin 172/2. maddesinde yer alan “yeni delil” kavramı; kovuşturmaya yer olmadığına dair karardan önce mevcut olan ancak ele geçirilemeyen veya dosyada bulunup da Cumhuriyet savcısı tarafından görülmeyen ve değerlendirilmeyen delil olarak anlaşılmalıdır. Yeni bir soruşturmanın başlatılabilmesi için delilin yeni olmasının yanında, tek başına veya diğer delillerle birlikte bir suçun işlendiğini kuvvetle ispatlama gücüne sahip olması gerekir. Dava açmaya yetecek kadar güçlü elverişlilikte veya kovuşturmama kararının nedenini ortadan kaldırıcı ve ayrıca davanın da açılmasını sağlayacak kuvvette, suç şüphesini kuvvetlendirici nitelikte bulunması gerekir. Bu nitelikte yeni bir delil ortaya çıktığında, Cumhuriyet savcısı işe tekrar el atarak, iddianame düzenleyebilecek, kabulü halinde kamu davası açılmış olacaktır .
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2021/14499 E. ve 2021/14131 K. sayılı kararı:
Her ne kadar, sanıkta ele geçirilen suç konusu uyuşturucu maddenin niteliği ve miktarı, ele geçiriliş biçimi, şüpheli hakkında istihbari bilgi bulunması, sanığın hayatın olağan akışına uymayan savunması ve tüm dosya kapsamına göre, şüpheli hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilmiş ise de;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 172/2. maddesinde yer alan “Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hakimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz” şeklindeki düzenleme karşısında, somut olayda, “Kovuşturmaya yer olmadığına” dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilemediği anlaşıldığından; İzmir 5. Sulh Ceza Hakimliğinin 29/01/2021 tarihli ve 2021/357 değişik iş sayılı “kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararın kaldırılması talebinin reddine” ilişkin kararının kanuna uygun olduğu anlaşıldığından kanun yararına bozma isteminin reddine karar vermek gerekmiştir .
Av. Muhammet Ali BEYHAN