Kültür Mah. Mithatpaşa Cad. No: 71/4 Çankaya/ANKARA
0 (543) 454 11 49

Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin Feshi 2025

I) Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi Nedir?

Kat karşılığı inşaat sözleşmesi, müteahhit ile arsa sahibi arasında yapılan ve belirli bir taşınmazın inşası karşılığında arsa payının devrini içeren karma nitelikli bir sözleşme türüdür. Bu tür sözleşmeler, Türk Borçlar Kanunu'nda özel olarak düzenlenmemiş olsa da, uygulamada geniş bir yer bulur ve hem eser sözleşmesi hem de taşınmaz satış sözleşmesinin hükümlerini içerir.

Arsa sahipleri, arsa paylarını müteahhite devretmeyi taahhüt ederken, müteahhit de bu arsa paylarına karşılık belirli sayıda bağımsız bölümü inşa edip teslim etmeyi taahhüt eder. Bu yapı, müteahhitlerin sermayelerini doğrudan inşaat faaliyetlerine yönlendirmelerine imkan tanır. Aynı zamanda, arsa sahipleri, inşaat süreçleriyle ilgilenmek yerine sadece arsa paylarının bir kısmından feragat ederek yeni konutlara sahip olurlar.

Kat karşılığı inşaat sözleşmeleri, taraflara önemli avantajlar sunar. Arsa sahipleri, genellikle inşaat projelerini gerçekleştirmek için yeterli bilgi veya sermayeye sahip olmadıkları için, bu tür sözleşmelerle ek bir maliyet üstlenmeden yeni konutlar elde edebilirler. Müteahhitler ise arsa satın alma maliyetinden kaçınarak doğrudan inşaat yapımına odaklanabilirler. Bu durum, her iki taraf için de ekonomik ve pratik avantajlar sağlar.

Ancak, kat karşılığı inşaat sözleşmeleri karmaşık yapıları ve uzun vadeli taahhütleri nedeniyle dikkatli bir şekilde hazırlanmalıdır. Sözleşmede tarafların hak ve yükümlülükleri ayrıntılı olarak belirtilmeli ve olası anlaşmazlıkların nasıl çözümleneceği konusunda açık hükümler yer almalıdır. Ayrıca, müteahhitin projeyi zamanında ve istenilen kalite standartlarında tamamlaması için gerekli güvence mekanizmaları da oluşturulmalıdır.

Hukuki nitelik açısından, kat karşılığı inşaat sözleşmeleri karma bir yapı sergiler. Bu nedenle, bu tür sözleşmelerin hazırlanmasında hukuki danışmanlık alınması ve her iki tarafın da haklarının korunması büyük önem taşır. Ayrıca, sözleşmenin imzalanması sırasında tarafların dikkatli bir inceleme yapmaları ve tüm detayları açıkça anlaşmaları gerekir.

Kat karşılığı inşaat sözleşmesi, tarafların karşılıklı menfaatlerini gözeten ve projelerin başarılı bir şekilde tamamlanmasını sağlayan önemli bir araçtır. Bu tür sözleşmelerin dikkatli bir şekilde hazırlanması, taraflar arasındaki güvenin tesis edilmesine ve projelerin sorunsuz bir şekilde ilerlemesine yardımcı olur. Dolayısıyla, kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin hukuki danışmanlık alınarak ve dikkatli bir inceleme süreci ile hazırlanması gerekmektedir.

II)Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin Feshedilmesi

Kat karşılığı inşaat sözleşmeleri, uzun vadeli ve karmaşık projeleri içerir ve bu nedenle taraflar arasında zaman zaman anlaşmazlıklar ortaya çıkabilir. Bu tür anlaşmazlıklar, sözleşmenin feshedilmesini gerektirebilir. Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin feshi, özel şartlara tabi olup, tarafların belirli prosedürleri takip etmelerini zorunlu kılar.

a) Feshin Şekil Şartı

Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin feshi belirli şekil şartlarına tabidir. Bu tür sözleşmeler, taşınmaz devrini içerdiği için resmi şekilde yapılmalıdır. Yargıtay kararlarına göre, sözleşmenin geçerli bir şekilde feshedilebilmesi için fesih işleminin de resmi şekilde gerçekleştirilmesi gerekir. Feshin geçerli olabilmesi için noter huzurunda düzenlenmesi veya mahkeme kararı ile feshedilmesi zorunludur.

Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, taraflar fesih konusunda karşılıklı olarak anlaşmışlarsa, bu anlaşmanın da resmi şekilde yapılması, yani noterde düzenlenmesi önemlidir. Bu durumda, taraflar arasındaki fesih anlaşması her türlü delil ile ispatlanabilir ve dürüstlük kuralı gereği, şekil eksikliği gibi nedenlerle geçersizliği iddia edilemez. Fesih anlaşmasının resmi şekilde yapılması, tarafların ileride doğabilecek anlaşmazlıkları önlemek amacıyla önemlidir.

aa) Tarafların Anlaşması Yoluyla Fesih

Sözleşmenin tarafları, fesih konusunda karşılıklı olarak anlaşarak sözleşmeyi sona erdirebilirler. Bu durumda, tarafların fesih ve sonuçları konusunda mutabık kalması gerekmektedir. Anlaşmalı fesih, her iki tarafın da rızası ile gerçekleştirildiği için genellikle daha hızlı ve maliyetsiz bir çözüm sunar. Ancak, tarafların feshin sonuçlarına ilişkin olarak anlaşamaması durumunda, mahkemeye başvurulması gerekebilir.

Fesih anlaşmasının yapılması durumunda, taraflar bu anlaşmayı noter huzurunda düzenlemelidir. Anlaşmalı fesih işlemi, noter tarafından düzenlenen resmi bir belge ile kayıt altına alınmalı ve her iki tarafın da fesih ve sonuçlarına dair hak ve yükümlülükleri açıkça belirtilmelidir. Bu şekilde, ileride doğabilecek olası anlaşmazlıklar önlenmiş olur.

bb) Mahkeme Kararıyla Fesih

Tarafların fesih konusunda anlaşamaması durumunda, sözleşmenin feshi için mahkemeye başvurulması gerekmektedir. Mahkeme, fesih talebinde bulunan tarafın haklı olup olmadığını değerlendirir ve haklı nedenlerin varlığı halinde sözleşmenin feshi yönünde karar verir. Aksi takdirde, sözleşme yürürlükte kalır ve fesih talebi reddedilir.

Mahkeme kararı ile fesih işlemi, genellikle daha uzun ve maliyetli bir süreçtir. Bu süreçte, mahkeme, tarafların ileri sürdüğü nedenleri, delilleri ve tanıkları değerlendirir ve haklı bir nedenin varlığı halinde fesih kararı verir. Mahkeme kararı ile fesih işlemi, tarafların hak ve yükümlülüklerini net bir şekilde belirler ve taraflar arasındaki anlaşmazlıkların hukuki bir zeminde çözümlenmesini sağlar.

III)Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinde Tarafların Fesih Hakları

Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde tarafların fesih hakları, sözleşmenin içeriği ve tarafların yükümlülüklerine bağlı olarak değişir. Hem arsa sahibi hem de müteahhit, belirli koşullar altında sözleşmeyi feshetme hakkına sahiptir.

a) Arsa Sahibinin Sözleşmeyi Feshi

aa) Müteahhidin Temerrüdü Nedeniyle Fesih (TBK Madde 125/2)

Arsa sahibi, müteahhidin temerrüde düşmesi durumunda sözleşmeyi feshetme hakkına sahiptir. Temerrüt, müteahhidin sözleşmede belirtilen sürede işe başlamaması veya işi belirlenen süre içinde tamamlamaması durumunda ortaya çıkar. Türk Borçlar Kanunu’nun 125. maddesine göre, müteahhit temerrüde düştüğünde arsa sahibi, işin hemen yerine getirilmesi için süre tanıyabilir, işin aynen yerine getirilmesinden vazgeçerek tazminat talep edebilir veya sözleşmeyi feshedebilir.

Arsa sahibi, müteahhidin temerrüdü nedeniyle sözleşmeyi feshetmek istediğinde, temerrüdün varlığını ve sürecin geciktiğini ispat etmelidir. Bu durumda, arsa sahibi müteahhide ihtarname göndererek işe başlaması veya işi tamamlaması için belirli bir süre tanır. Bu süre sonunda müteahhit hala yükümlülüklerini yerine getirmemişse, arsa sahibi sözleşmeyi feshedebilir ve tazminat talep edebilir.

bb) İnşaatı Zamanında Yetiştirememe Nedeniyle Fesih (TBK Madde 473/1)

Türk Borçlar Kanunu’nun 473. maddesine göre, müteahhidin işi zamanında tamamlayamayacağı açıkça anlaşılırsa, arsa sahibi sözleşmeyi feshetme hakkına sahiptir. Bu durumda, arsa sahibi teslim günü gelmeden sözleşmeden dönebilir. Müteahhidin işi zamanında bitiremeyeceği durumlarda, arsa sahibi sözleşmeyi feshedebilir ve müteahhitten tazminat talep edebilir.

cc) Tazminat Karşılığı Fesih (TBK Madde 484)

Türk Borçlar Kanunu’nun 484. maddesi uyarınca, arsa sahibi, inşaatın tamamlanmasından önce yapılan kısmın karşılığını ödemek ve müteahhidin tüm zararlarını gidermek koşuluyla sözleşmeyi feshedebilir. Ancak, doktrin, inşaatın bittiği veya tamamlanmaya çok yakın olduğu durumlarda arsa sahibinin bu hakkı kullanamayacağı görüşündedir.

dd) Ayıplı İnşaat Nedeniyle Fesih (TBK Madde 475/1)

Türk Borçlar Kanunu’nun 475. maddesi, müteahhit tarafından yapılan inşaatın ayıplı olması durumunda arsa sahibine bazı seçimlik haklar tanır. Arsa sahibi, inşaatın kabul edilemeyecek derecede ayıplı olması durumunda sözleşmeden dönebilir. Bu durumda, arsa sahibi müteahhitten tazminat talep edebilir ve sözleşmeyi feshedebilir.

b) Müteahhidin Sözleşmeyi Feshi

aa) Öngörülemeyen Haller Nedeniyle Fesih (TBK Madde 480/2)

Türk Borçlar Kanunu’nun 480. maddesi uyarınca, müteahhit, taraflarca öngörülemeyen veya öngörülüp de göz ardı edilen durumların ortaya çıkması ve bu durumların eser bedeli ile inşaatın yapılmasını engellemesi veya son derece güçleştirmesi halinde, hakimden sözleşmenin yeni koşullara göre uyarlanmasını talep edebilir. Eğer bu mümkün değilse, müteahhit sözleşmeyi feshetme hakkına sahiptir. Öngörülemeyen haller arasında deprem, su basması veya yangın gibi olaylar sayılabilir.

Müteahhit, sözleşme koşullarının uyarlanması veya sözleşmenin feshedilmesi için mahkemeye başvurmak zorundadır. Tek taraflı irade beyanı ile bu sonuçları elde edemez. Mahkeme, mevcut koşullara göre fesih gerekmiyorsa, ücretin artırılmasına karar verebilir. Örneğin, inşaat bitmeye yakınsa mahkeme sadece ücretin artırılmasına karar verebilir.

bb) Arsa Sahibinin Borçlu Temerrüdü Nedeniyle Fesih (TBK Madde 125/2)

Arsa sahibinin yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda müteahhit, sözleşmeyi feshetme hakkına sahiptir. Türk Borçlar Kanunu’nun 125. maddesi uyarınca, arsa sahibi arsayı teslim etmez veya arsa payını devretmezse, müteahhit sözleşmeyi feshedebilir. Bu durumda, müteahhit arsa sahibinden tazminat talep edebilir veya sözleşmeyi feshedebilir.

cc) Arsa Sahibinin Alacaklı Temerrüdü Nedeniyle Fesih (TBK Madde 125/2)

Alacaklı temerrüdü, borçlunun ifa teklifini reddetmesi durumunda meydana gelir. Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde de bu durum yaşanabilir. Örneğin, müteahhit, bağımsız bölümleri tamamlamış ve teslim almaya hazır hale getirmiş olmasına rağmen arsa sahibi bu bağımsız bölümleri teslim almayı reddederse, müteahhit sözleşmeyi feshetme hakkına sahiptir. Bu durumda müteahhit, tazminat talep edebilir ve sözleşmeyi feshedebilir.

Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin Feshi

IV) Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinde Yüklenicinin Temerrüdü Koşulları

Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde müteahhitin temerrüde düşmesi, çeşitli koşulların yerine getirilmesi durumunda ortaya çıkar. Temerrüt, müteahhidin yükümlülüklerini zamanında veya gereği gibi yerine getirmemesi durumunda söz konusu olur.

a)Yüklenicinin Borcu Muaccel Olmalıdır

Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde müteahhitin asli borcu, bağımsız bölümleri tamamlamak ve arsa sahibine teslim etmektir. Taraflar, sözleşmede bağımsız bölümlerin teslimi için belirli bir tarih kararlaştırmışsa, bu tarihin gelmesiyle birlikte borç muaccel hale gelir. Taraflar arasında belirli bir süre kararlaştırılmamışsa, makul bir sürenin geçmesinin ardından arsa sahibi tarafından yapılacak bildirimle borç muaccel olur.

b) Borcun İfası Mümkün Olmalıdır

Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde temerrüt durumunun oluşabilmesi için, borcun ifasının mümkün olması gerekmektedir. Borcun ifası, maddi veya hukuki imkansızlık nedeniyle gerçekleşemez hale gelirse temerrütten bahsedilemez. Örneğin, arsa üzerinde yaşanan bir toprak kayması veya deprem nedeniyle inşaatın tamamlanması imkansız hale gelirse, müteahhit temerrüde düşmez. Hukuki imkansızlık durumunda, imar mevzuatının o arsa üzerinde inşaat yapılmasını engellemesi örnek olarak verilebilir.

c) İhtarda Bulunulmuş Olunmalıdır

Temerrüt durumunun oluşabilmesi için, borçlu tarafa ihtar gönderilmesi gerekmektedir. Ancak, sözleşmede belirli bir ödeme günü tespit edilmişse, bu ödeme tarihine uyulmaması durumunda ihtara gerek kalmaz. Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde de tarafların borçlarının ne zaman yerine getirilmesi gerektiği belirlenmişse, müteahhit genellikle ihtara ihtiyaç duymadan temerrüde düşer.

d) Alacaklı Temerrüt Durumunda Bulunmamalıdır

Alacaklı temerrüdü, borçlunun ifa teklifini reddetmesi durumunda meydana gelir. Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde, arsa sahibinin alacaklı temerrüdüne düşmesi mümkündür. Örneğin, müteahhit bağımsız bölümleri tamamlamış, iskan almış ve eksiksiz olarak teslime hazır hale getirmişse, ancak arsa sahibi bu bölümleri teslim almaktan kaçınıyorsa, alacaklı temerrüdü gerçekleşir. Bu durumda, müteahhidin ifa yükümlülüğünü zamanında yerine getirememesinin sebebi, arsa sahibinin temerrüdüdür.

V) Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin Feshinin Etkisi ve Sonuçları

Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin feshedilmesi, sözleşmenin tarafları arasında çeşitli sonuçlar doğurur. Fesih işlemi, geçmişe veya geleceğe yönelik etkiler yaratabilir ve tarafların hak ve yükümlülüklerini önemli ölçüde etkiler.

a) Sözleşmeden Dönme Yoluyla Geçmişe Etkili Fesih ve Sonuçları

Geçmişe etkili fesihte, taraflar sözleşmenin ilk kurulduğu andaki malvarlığı durumlarına geri getirilir. Bu durumda, ifa edilen edimler geri alınır ve sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanır. Yargıtay kararlarına göre, inşaatın %90 oranında tamamlanmamış olması durumunda geçmişe etkili fesih mümkündür. İnşaatın tamamlanma oranı belirli bir sınırın altında kaldığında, arsa sahibi müteahhide devredilen arsa paylarını geri alabilir ve müteahhit de gerçekleştirdiği imalatın bedelini talep edebilir.

b) Sözleşmenin İleriye Etkili Feshi ve Sonuçları

İleriye etkili fesihte, fesih tarihi öncesinde ifa edilen edimler, sözleşme ile öngörülmüş olan edimlerin tamamıyla oranlanır ve sonuçlarını doğurur. Müteahhit, yaptığı imalatın oranına göre bedel alır ve arsa sahipleri, müteahhitin kusurundan kaynaklanan zararlarının tazmin edilmesini talep edebilir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, inşaatın %90 oranında tamamlanmış olması durumunda ileriye etkili fesih mümkündür. Bu durumda, müteahhit, gerçekleştirdiği imalatın bedelini alırken, arsa sahipleri de gecikme veya eksiklik nedeniyle uğradıkları zararların tazmin edilmesini talep edebilirler.

VI) Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin Feshine İlişkin Uyuşmazlıklarda Görevli ve Yetkili Mahkeme

Kat karşılığı inşaat sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklarda görevli mahkeme, olayın özelliğine göre belirlenir. Genel olarak Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olmakla birlikte, taraflardan birinin tacir olması durumunda Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olacaktır. Yetkili mahkeme ise, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi, davalının yerleşim yeri mahkemesi veya sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesi olabilir.

Hak kaybı yaşamamak adına  mutlaka alanında uzman bir gayrimenkul avukatı ile görüşülerek bilgi alınması tavsiye edilmektedir. 

Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin Feshi

Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin Feshine İlişkin Yargıtay Kararları

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2012/3203 E., 2012/5258 K.

Kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi davasında, sözleşmede imzası bulunan tüm paydaşların taraf olması veya muvafakatlarının sağlanması gerektiği belirtilmiştir.

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -

Dava, Bakırköy 12. Noterliği'nce düzenleme şeklinde yapılan 15.07.1999 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi istemiyle açılmış, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karar davacı vekili ile davalı yüklenici ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu Bakırköy 12. Noterliği'nce düzenlenen 15.07.1999 tarih 25618 yevmiye numaralı kat karşılığı inşaat sözleşmesini yüklenici olarak davalı ... dışında davanın tarafı olmayan Hatice Akın da imzalamıştır.
Dosya içerisine getirtilen tapu kayıtlarından feshi istenen 15.07.1999 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesine konu oluşturan 444 parselde Hasgül kızı ...'nün de paydaş olduğu, daha sonra imar sonucu yapılan tevhid işlemi ile 444 parselin 443 ve 442 parsellerle tevhid edilerek 21683 parselin oluştuğu görülmektedir.
Dosya içerisine getirtilen Küçükçekmece Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2004/1260 E. sayılı dava dosyasının incelenmesinde, ...'nün diğer paydaşlar ... ve ...'e karşı 21683 parsel nedeniyle ortaklığın giderilmesi davası açtığı, halen dosyanın derdest olduğu belirlenmiştir. Getirtilen Küçükçekmece Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2004/1260 E. sayılı dosyası içerisindeki 15.07.1999 tarihli “protokoldür” başlıklı belgenin ..., ... tarafından imzalandığı, ...'nün ve ...'ın 15.07.1999 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesinin kendileri yönünden de geçerli olduğunu kararlaştırdıkları belirlenmiştir.
Türk Medeni Kanunu'nun 692. maddesi uyarınca; sözleşmenin feshi davasında sözleşmede imzası bulunan paydaşların taraf olmaları veya açılan davaya muvafakatlarının sağlanması zorunludur. Getirtilen Küçükçekmece Sulh Hukuk Mahkemesi dosyası içerisindeki 15.07.1999 tarihli “protokoldür” başlıklı belge ile paydaş olan ...'nün de kat karşılığı inşaat sözleşmesinin geçerli olduğunu kabul etmiş olması dikkate alındığında,


davada taraf olmayan ...'nün davaya muvafakatinin sağlanması, bu mümkün olmadığı takdirde davaya davalı sıfatıyla dahil edilmesi zorunludur. Aynı şekilde 15.07.1999 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesini yüklenici olarak imzalayan Hatice Akın'ın da zorunlu dava arkadaşlığı nedeniyle davaya davalı olarak dahil edilmesi gerekir.
Mahkemece taraf teşkili sağlanmadan işin esası incelenerek hüküm oluşturulması doğru olmamıştır.
Yapılacak iş; yukarıda açıklandığı şekilde taraf teşkilinin sağlanmasından, bundan sonra yapılan tevhid işlemi sonucu 21683 parselin oluşmuş olması dikkate alınmak suretiyle feshi istenen sözleşmenin bağlayıcı olma niteliğinin kalıp kalmadığının değerlendirilmesinden, sonucuna göre karar verilmesinden ibarettir.
Davacı vekili tarafından feshi istenilen sözleşmenin 444 parsele ilişkin olması dikkate alınmaksızın, bu sözleşmenin 443 parseli de içerdiği şeklinde hüküm kurulması da kabule göre bozma nedenidir.
Kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2010/11227 E., 2011/1663 K.

Kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi ve tazminat istemine ilişkin davalarda, dava değeri taşınmazların değeri ve tazminat miktarının toplamı üzerinden belirlenir. Bu nedenle, sulh hukuk mahkemesinin görev sınırını aşan davalar asliye ticaret mahkemelerinde görülmelidir.

Taraflar arasında görülen davada Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi ve Kayseri 5.Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Dava, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi ve tazminat istemine ilişkindir.
Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi, davanın kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklandığını, Kooperatifler Kanunundan kaynaklanmadığını belirtip, dava değerine göre sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.
Kayseri 5. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi ve tazminat davası olduğunu belirtip, dava değerinin sözleşmeye konu taşınmazların değeri olduğunu bildirerek görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur.
HUMK'nın 1. maddesi gereği genel hükümlere göre açılan davalarda mahkemelerin görevi dava olunan şeyin, davanın açıldığı tarihteki değerine bakılarak tespit edilir. Somut olayda dava değeri sözleşmeye konu taşınmazların değeri ile tazminat miktarının toplamına göre tespit edilecektir. Davaya konu Kayseri 8.Noterliğinde düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmesinde gayrimenkullerin emlak beyan değerinin 31.000,00 TL olduğunun gösterilmesine göre dava değerinin dava tarihindeki Sulh Hukuk Mahkemesinin görev sınırının üstünde olduğu anlaşıldığından uyuşmazlığın Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.

15. Hukuk Dairesi 2011/3765 E., 2012/952 K.

Kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi talebinde, yüklenici inşaatı projesine uygun yapıp yapı kullanma izin belgesini almakla yükümlüdür. İnşaat yasal hale gelmezse, fesih ve tapu iptâl tescil talebi kabul edilir.

Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

- K A R A R -

Asıl ve birleşen dava, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi talebine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı arsa sahibi tarafından açılan asıl ve birleşen davada 13.11.1998 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre davalı tarafından yapılan inşaatın projesine aykırı yapıldığı belirtilerek sözleşmenin feshi, tapu iptâli ve uğranılan zarar karşılığı tazminata hükmedilmesi talep edilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen 13.11.1998 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesinde davacı ve birleşen dosyada davalı olan arsa sahibi ... adına kayıtlı gayrimenkulde davalı tarafından yapılacak binanın ..., zemin kat hariç olmak üzere 12 daireli olarak yapılması ve sözleşme tarihinden itibaren 30 ayda anahtar teslimi olarak bitirilmesi kararlaştırılmıştır. Davadan önce davacı arsa sahibi tarafından yaptırılan tespit ve mahkemece yapılan keşifte mahallinde ... kat, zemin ve asma kat ile 3 normal kat ve teras kat olarak inşa edilen binanın tümünün işyeri olarak kullanıldığı belirlenmiştir. Belediyece mahkemeye verilen cevapta ise binanın yapı kullanma izin belgesinin verilmediği açıklanmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre yüklenici inşaatı projesine uygun olarak yapmak ve anahtar teslimi kavramı içerisinde bulunması gereken, iskân ruhsatını almakla yükümlüdür. Yargılama sırasında inşaatın yapı kullanma izin belgesinin bulunmadığı anlaşıldığına göre mahkemece öncelikle davacıya tazminat talebinin neleri kapsadığı açıklattırılmalı, bundan sonra davalı yükleniciye inşaatın sözleşme ve projesine uygun hale getirilmesi, sözleşmedeki paylaşıma uygun olarak kat irtifakı tesisi için süre verilmesi, binanın yasal hale gelmesi halinde fesih ve tapu iptâl tescil talebi yönünden şimdiki gibi davanın reddine, yasal hale gelmiyorsa davanın kabulüne, tazminat talebi yönünden talebin niteliğine ve fesih, tapu iptâl talebi yönünden varılacak sonuca göre değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile davanın reddi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/11968 E., 2016/4837 K.

Kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi sonrası yapılan masrafların, arsa sahibi yerine yükleniciye karşı talep edilmesi gerektiği

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle daha önceden belirlenen 29.03.2016 duruşma günü için tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili...geldi. Aleyhine temyiz olunan davalılar adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldügünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar vekili dilekçesinde; davacıların, arsa sahibi olan davalı ... ile Kat Karşılığı İnşaat sözleşmesi yapan dava dışı yükleniciye ait daireleri kaba İnşaat halinde iken satın aldıklarını, dairelerin diğer imalatlarının davacılar tarafından tamamlandığını, ancak davalının açtığı dava ile Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin feshi ile birlikte, davacılara ait tapuların iptaline ve müdahalelerinin menine karar verildiğini, hükmün kesinleşmesi ile davalının davacılar tarafından yaptırılan imalatlar nedeniyle zenginleştiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere her bir davacı için 2.000 TL den toplam 22.000 TL alacağın tapu iptal ve tescil tarihinden itibaren en yüksek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 16.09.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile de talebini toplam 147.560 TL ye yükseltmiştir.
Davaya dahil edilen davalı ... mirasçıları vekili cevap dilekçesinde; dahili davalıların murisi olan ... ile davacılar arasında satış sözleşmesi yapılmadığının savunarak, davanın reddini isteiştir.
ece; davacılar ile davalı arsa sahibi arasında sözleşme ilişkisinin bulunmadığı, davacıların, davalı arsa maliki ile dava dışı yüklenici arasında düzenlenmiş eser sözleşmesi gereğince, yükleniciye verilmesi gereken daireleri, yükleniciden satın almış olmakla, yüklenicinin sözleşmeden doğan haklarına halef oldukları, ancak, davacıların bu haklarını, yüklenicinin arsa malikine karşı sözleşmeden doğan edimini yerine getirmesi durumunda, davalı arsa malikinden talep edebilecekleri, davalı arsa maliki ile dava dışı yüklenici arasında görülen dava sonucu, yüklenicinin sözleşmeden doğan edimini yerine getirmediğinden Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin feshine karar verildiğini, davacıların daireler için yaptıkları masraflar bedelini, aralarında akdi ilişki bulunmayan davalıdan talep edemeyecekleri, davacıların varsa taleplerini, aralarında akdi ilişki bulunan yükleniciye karşı ileri sürmeleri gerektiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz incelemesi nedeniyle yapılan görüşmeler sırasında, davalı ...'nın davadan önce ölmüş olması nedeniyle, eldeki davanın davalıya karşı açılmasının kabul edilebilir bir yanılgı olup olmadığı, dolayısıyla davaya davalının mirasçılarına tebligat yapılmak suretiyle devam edilip edilemeyeceği ön sorun olarak değerlendirilmiştir.
Taraf ehliyeti, davada taraf olabilme yeteneği olup, medeni (maddi) hukuktaki medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyetinin, medeni usul hukukunda büründüğü şekildir. Buna göre, medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyeti bulunan her gerçek ve tüzel kişi, davada taraf olabilme ehliyetine de sahiptir. Nitekim, HMK. nun 50. maddesinde, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın, dava ehliyetine de sahip olduğu; anılan Kanunun 114. maddesinin (d) bendinde, tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmalarının dava şartı olduğu; 115. maddesinde ise, mahkemenin, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı, tarafların da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilecekleri belirtilmiştir.
4721 sayılı TMK. nun 28. maddesinde; kişiliğin, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlayıp ölümle sona erdiği ve çocuğun hak ehliyetini, sağ doğmak koşuluyla ana rahmine düştüğü andan başlayarak elde ettiği hüküm altına alınmış olup, gerçek kişilerin kişiliği ve bununla medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyeti ölümle sona erdiğinden, ölmüş kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır.
Ancak, HMK. nun tarafta iradi değişikliği düzenleyen 124/3. maddesinde, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edileceği belirtilmiştir.
Yapılan bu açıklamalar ve hiç kimsenin bilerek ölü kişiye karşı dava açmayacağı olgusu birlikte değerlendirildiğinde; 28.08.2012 tarihinde ölen davalıya karşı 11.02.2013 tarihinde dava açılmasının maddi bir hatadan kaynaklandığı, dolayısıyla mahkemece davalının mirasçılarına tebligat yapılarak davaya devam edilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
Dava, dahili davalılara ait dairelerde davacılar tarafından yapılmış olan imalatların bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca tahsili istemine ilişkindir.
üklenici ile davalı ... arasında imzalanan 01.06.1995 tarihli Kat Karşılığı İnşaat sözleşmesi uyarınca inşa edilen ve yükleniciye ait olan dairelerin, yüklenici tarafından davacılara satılarak akabinde (Kat irtifakı tesis edilmemesi nedeniyle arsa vasfındaki taşınmazdan pay temliki suretiyle) tapu devrinin yapıldığı, davalının 18.03.2003 tarihinde yüklenicinin sözleşmeden doğan edimini yerine getirmediğini ileri sürerek dava dışı yüklenici ile davacılar aleyhine Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin feshi, tapu iptali ve tescil ile müdahalenin meni istemli davayı açtığı, yapılan yargılama sonucunda davanın kabulü ile Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin feshine, davacıların tapudaki paylarının iptali ile davalı adına tesciline, davacılardan bir bölümünün müdahelelerinin menine karar verildiği, kararın derecaattan geçerek 23.02.2012 tarihinde kesinleştiği uyuşmazlık konusu değildir.
Uyuşmazlık, davacılar tarafından yapılan imalatlarla birlikte dairelerin teslim edildiği ileri sürülen dahili davalıların, bu imalatlar nedeniyle sebepsiz olarak zenginleşip zenginleşmediği, buna bağlı olarak zenginleşmenin kapsamı noktasındadır.
Davacılar, henüz İnşaat halinde bulunan ve tamamlanmamış binadan bağımsız bölüm edinmeyi amaçlamıştır. “Topraktan satış” veya “temelden satış” şeklinde isimlendirilen bu tür satışlarda alıcı (davacılar), arsanın gerçekte yükleniciye ait olmadığını, Kat Karşılığı ona arsa payı verildiğini, yüklenicinin edimini yerine getirmemesi halinde kendisine bırakılan bağımsız bölümlerde ve arsa paylarında hakkının doğmayacağını bilerek davaya konu daireleri satın almıştır. Bu durumda, davacıların TMK.nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanması sözkonusu olamaz.
O halde, başkasına ait tapulu taşınmaza kendi levazımı ile imalat yapan davacıların iyiniyetli olduğu kabul edilemez.
Ancak, davacıların TMK. nun 995. maddesi uyarınca şahsi haklarını, daireleri teslim etmeleri koşulu ile dahili davalılardan talep edebileceğinin kabulü gerekir. Diğer bir anlatımla, dairelerdeki zilyetliklerini sonlandıran (veya haklarındaki meni müdahale kararı kesinleşmiş olan) davacılar, sadece yapmış olduğu zorunlu imalatlar nedeniyle oluşan zenginleşme miktarını talep edebilir.
Somut olayda ise; tüm davacıların tapularının iptal edilmesine karar verilmesine rağmen, sadece bir bölümünün müdahalesinin menine karar verilmiştir. Buna göre, mahkemece, haklarında meni müdahale kararı verilmemiş olan davacıların, dava tarihi itibariyle taşınmazda zilyet olup olmadıkları, dolayısıyla bu davacılar yönünden sebepsiz zenginleşmenin doğup doğmadığı belirlenmemiştir.
Öte yandan, davalı ... ile dava dışı yüklenici arasındaki Kat Karşılığı İnşaat sözleşmesi, Fesih tarihine kadar geçerliliğini korumuştur. Buna göre, dava dışı yüklenicinin Kat Karşılığı İnşaat sözleşmesinden doğan edimlerini yerine getirmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, davacıların, dava dışı yüklenici tarafından yapılması gereken imalatları kendilerinin yapmış olduğunu ileri sürerek Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin tarafı olan davalıdan (dahili davalılardan) bir talepte bulunamayacağı da ortadadır.
Şu durumda; eldeki davaya konu edilen imalatların, öncelikle zorunlu imalat kapsamında olup olmadığının belirlenmesi, sonrasında ise belirlenen zorunlu imalatlar içerisinde Kat Karşılığı İnşaat sözleşmesi uyarınca yüklenici tarafından yapılacak olan imalatların yer alıp almadığının tespit edilmesi ve ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
Hal öyle olunca mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, öncelikle haklarında müdahelenin meni kararı verilmemiş olan davacılar yönünden sebepsiz zenginleşme olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi, sonrasında ise dava konusu dairelerde davacılar tarafından yaptırılmış olan imalatlar konusunda feshedilen Kat Karşılığı İnşaat sözleşmesi de gözetilerek bilirkişi kurulundan rapor aldırılması ve ulaşılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Avukat Muhammet Ali BEYHAN

Kültür Mah. Mithatpaşa Cad. No: 71/4 Çankaya/ANKARA
0 (543) 454 11 49
Black Minimalist Modern Attorney Law Logo 1080 x 1080 piksel

You cannot copy content of this page

Scroll to Top
× İletişime Geç