İtirazın İptali Davası Genel Olarak
İtirazın iptali davası, İcra İflas Kanunu'nun (İİK) 67. maddesinde aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir:
Alacaklı tarafından yapılan takip talebine karşı itiraz eden kişi, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir yıl içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler çerçevesinde alacağının varlığını ispat ederek itirazın iptalini talep edebilir.
Bu davada, mahkeme borçlunun itirazının haksız olduğuna karar verirse, borçlu takibinde haksız ve kötü niyetli bulunursa alacaklı tarafından, tarafların durumuna, davanın ve hükümle belirlenen miktarın kabul edilebilir bir tazminatla mahkum edilir.
Eğer itiraz eden kişi veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat kararı, kötü niyetin ispatına bağlıdır.
İlk fıkrada belirtilen itirazın iptali süresini kaçıran alacaklı, genel hükümler çerçevesinde alacağını dava etme hakkını saklı tutar.
Bu Kanun'da öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların belirlenmesinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.
İcra ve İflas Kanunu'nun 42. Maddesine göre, para ve teminat borçları için ilamsız takip (genel haciz) yoluyla başlatılan takip için alacaklının herhangi bir senet, belge veya ispat aracına ihtiyacı yoktur. Alacaklı, icra dairesine hitaben hazırlayacağı takip talebi ile icra takibini başlatabilir. Alacaklıya tanınan bu hak, borçlunun kendisine ödeme emri tebliğinden itibaren 7 gün içinde borca itiraz etme ve icra takibini durdurma hakkını içerir.
Borçlunun itirazı hükümden düşürülmedikçe takip durur ve alacaklı alacağını tahsil etmek için icra dosyasında işlem yapamaz. Borçlu tarafından yapılan itirazın hükümden düşürülmesi için İİK m.67'de belirtildiği gibi alacaklının, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir yıl içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler çerçevesinde alacağının varlığını ispat etmesi gerekmektedir. Kanun hükmünden de açıkça anlaşılacağı üzere, itirazın iptali davası, alacağın niteliğine göre belirlenecek görevli mahkemelerde görülecektir. Yetkili mahkeme de alacağın niteliğine göre belirlenecektir.
İlamsız İcra Takibi ve İtiraz Hakkı
İcra ve İflas Kanunu'nun 42. Maddesine göre, para ve teminat borçları için alacaklı, ilamsız takip (genel haciz) yoluyla takip başlatabilir. Alacaklı, bu takibi başlatmak için herhangi bir senet, belge veya ispat aracını icra dairesine sunmasına gerek duymaz. Takip dayanağı sunulması gerekmemekle birlikte, borçlu itiraz eder ve borcun dayanağı hakkında belge sunulmazsa, borçlu lehine olan davalarda elini güçlendirebilir. Pratikte en yaygın kullanılan ilamsız icra takibi türleri şunlardır:
- Faturaya dayalı ilamsız icra takibi,
- Cari hesap veya cari hesap mutabakatına dayalı ilamsız icra takibi,
- Sözleşmeye dayalı ilamsız icra takibi,
- Mahkeme kararına dayalı ilamsız icra takibi,
- Kambiyo vasfını yitirmiş senet ve çeke dayalı ilamsız icra takibi,
- Banka ödeme dekontuna dayalı ilamsız icra takibi.
Ancak belgeye dayalı icra takibi yapılması, takibin niteliğini veya itiraz edilebilirliğini değiştirmez. Alacaklı, takip talebini hazırlayarak icra takibini başlatabilir, ancak borçlu, İcra ve İflas Kanunu'nun 62. Maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde borca itiraz edebilir ve icra takibini durdurabilir. İtiraz süresi içinde icra dairesi, takibin durdurulmasına karar verecektir.
İtirazın İptali Davası ve Şartları
Borçlu, ilamsız icra takibine itiraz ettiğinde takip durur, ancak takibe devam edilebilmesi için alacaklının itirazı kaldırması veya iptal etmesi gerekmektedir. İtirazın kaldırılması sadece kanunda belirtilen sınırlı sayıdaki belge ile mümkündür, bu nedenle genellikle itirazın iptali yolu tercih edilir.
İtirazın İptali Davası açılabilmesi için;
- Hukuka uygun ve geçerli bir ilamsız icra takibinin bulunması,
- Borçlu tarafından süresinde yapılmış geçerli bir itirazın bulunması,
- Davanın itirazın tebliği tarihinden itibaren bir yıl içerisinde açılması,
- Davacının hukuki yararının bulunması,
- Kesin hüküm ve derdestlik olmaması,
- Zorunlu dava şartı olan arabuluculuk şartının yerine getirilmiş olması, gerekmektedir. Bu şartların sağlanması halinde mahkeme, alacaklının alacağının varlığını tespit edecektir. Bu şartlardan birinin sağlanmaması durumunda mahkeme, şartın niteliğine göre davanın usulden veya esastan reddine karar verecektir.
İtirazın İptali Davasında İspat ve Yargılama Usulü
İtirazın İptali Davası, genel hükümlere göre yargılanan bir dava türüdür, ancak icra takibinden kaynaklanır. Genel hükümlere göre yargılama, takibe konu alacağın niteliği ve miktarına göre belirlenen bir usulü içerir. İş Hukuku'ndan kaynaklanan bir alacak durumunda, yargılama İş Mahkemesi'nde basit yargılama usulüne tabi olacaktır. Ancak alacak ticari bir işten kaynaklanıyorsa ve ticari bir dava ise, yargılama Asliye Ticaret Mahkemesi'nde gerçekleşecektir. Yargılama yöntemi, davanın değerine bağlı olarak belirlenecektir.
Davada toplanacak ve ispata ilişkin deliller de takibe konu alacağın niteliği ve niceliğine göre belirlenecektir. İş Hukuku'na ilişkin bir alacakta tanık dinlenilmesi mümkünken, ticari bir alacakta senetle ispat kuralı gereği tanık dinlenilmesi mümkün olmayacaktır. Mahkemece delillerin değerlendirilebilmesi için bu delile iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağına kadar dayanılması gerekmektedir.
İtirazın İptali Davasında İcra-İnkar ve Kötüniyet Tazminatı İİK m. 67/2’de belirtilen;
“Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse, borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine, iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.”
hükmü, diğer davalardan farklı olarak alacak dışında bir tazminata da hükmedilebileceğini belirtir. Bu hükümün amacı, alacaklı olmamasına rağmen haksız icra takibi yapmasını engellemek ve borçlunun bilerek ödeme yapmamak veya sürüncemede bırakmak için haksız itirazda bulunmasını önlemektir.
İtirazın İptali Davasında alacaklı lehine hükmedilebilecek tazminat İcra-İnkar tazminatı olarak adlandırılır. İcra-İnkar tazminatına hükmedebilmek için;
- İtirazın İptali Davasının kısmen veya tamamen kabul edilmiş olması,
- Dava veya cevaba cevap dilekçesinde (yazılı yargılama ise) İcra-İnkar tazminatı talep edilmiş olması,
- Davaya konu alacağın likit olması, gerekmektedir. Alacağın likit olmasından kasıt, alacağın belirli veya belirlenebilir olması gerektiğidir. Bu husus, her somut olay özelinde ayrıca değerlendirilmelidir.
İtirazın İptali Davasında Verilen Hükmün İcrası
Yargılaması sonunda mahkeme, davanın kabulüne, kısmen kabul kısmen reddine veya reddine karar verebilir. Verilen hüküm, dava değerine bağlı olarak kesinleşebileceği gibi İstinaf Kanun Yolu'na da açık olabilir. Ancak verilen karar kesinleşmeden icra konulamayacak kararlardan olmadığı için kararın kesin olup olmamasının icra edilebilirlik açısından önemi yoktur.İtirazın İptali Davasında Alacaklı Yönünden Verilen Kararın Etkisi ve İcrası
Davanın kabulüne karar verilmesi halinde, borçlunun yaptığı itiraz ortadan tamamen kalktığı için ilamsız icra takibine konu alacak bütün ferileriyle birlikte kesinleşmiş olacak tebligat yapılmasına gerek olmaksızın haciz işlemi yapılabilecektir. İtirazın iptali davasında hüküm altına alınan yargılama gideri, vekalet ücreti ve İcra-İnkar tazminatı için öncelikle itiraz edilen icra dosyasından borçluya bu alacaklar için icra emri gönderilmesi ve icra emrinin borçluya tebliğinden itibaren 7 günlük süre geçmesi gerekmektedir.
Davanın kısmen kabul kısmen reddi halinde de ise kabul edilen kısım yönünden itirazlı icra takibine devam edilebilecek, bu kısmen kabul edilen asıl alacak ve hesaplanacak ferileri için icra takibi kesinleşmiş olacaktır.
İtirazın İptali Davasında Borçlu Yönünden Verilen Kararın Etkisi ve İcrası
Davanın reddine karar verilmesi halinde, itirazlı takip durmaya devam edecektir. Kararın kesinleşmesi halinde, icra dosyası kapatılacaktır. Borçlu/davalı, davanın reddi veya kısmen kabul kısmen reddi halinde lehine hükmedilecek yargılama gideri, vekalet ücreti ve kötüniyet tazminatı için yeni bir ilamlı icra takibi başlatarak alacaklı/davacıdan talep edebilecektir.
İtirazın İptali Davasında Zorunlu Dava Şartı Arabuluculuk
Ticari Davalar, İş Davaları (kıdem ve ihbar tazminatı, fazla mesai, yıllık izin vb) ve Tüketici Hukukundan Kaynaklanan Davalarda mahkemede dava açmadan önce arabulucuya gitme zorunluluğu vardır. Zorunlu arabuluculuk, bu uyuşmazlıklar açısından dava şartı olup arabuluculuk süreci yürütülmeksizin açılan dava, dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilir. İtirazın İptali Davasında yargılama genel hükümlere göre yapılacağı için alacağın niteliğine göre alacak konusu için zorunlu dava şartı arabuluculuğa tabi olabilmektedir. İtirazın İptali Davasına konu alacağı ticari olması, tüketici işleminden kaynaklanması veya iş hukuku ve işçilik alacağından kaynaklanması halinde arabuluculuğa başvurulması zorunludur.İtirazın İptali Davasında Harç ve Masraf
İtirazın İptali Davası'nda belirli bir dava değerine göre hesaplanan nispi peşin harç uygulanır. Dava değeri, icra takibinde kesinleşen miktar olmak kaydıyla alacaklının dava dilekçesinde belirttiği değerdir. Alacaklı, bu değer üzerinden hesaplanan nispi harçtan, icra dairesine ödediği peşin harcı düşerek harcı ödemekle yükümlüdür. Harcın düşülebilmesi için icra dairesinden derkenar alınması gerekmektedir. Dava açılırken ödenen harç, davanın sonunda haksız çıkan tarafa yüklenecektir.İtirazın İptali Davasında masraf, tarafların dayandığı delil ve yargılamaya göre değişir. Yargılamada keşif veya bilirkişi incelemesi varsa, bu delile dayanan taraf bu masrafları ödemelidir. Her iki taraf da bu delillere dayanıyorsa, ispat külfeti alacaklı üzerindedir, bu nedenle alacaklı tarafından ödenmelidir. Yine yargılama masrafları, haksız çıkan tarafa yükletilecektir.
İtirazın İptali Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
İtirazın İptali Davasında görevli mahkeme, takibe konu alacağın kaynağı ve niteliğine göre belirlenir. Alacağın kaynağına göre görevli mahkeme; Asliye Hukuk Mahkemesi, Asliye Ticaret Mahkemesi, Tüketici Mahkemesi, İş Mahkemesi, Sulh Hukuk Mahkemesi ve nadiren de olsa Aile Mahkemesi olabilir. Uygulamada en sık karşılaşılan davalar şunlardır:- Ticari bir işten kaynaklanan fatura, cari hesap ve sözleşme alacağına dayalı icra takiplerine yapılan itirazın iptali davasında Asliye Ticaret Mahkemesi,
- İşçi işveren ilişkisinden kaynaklanan kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık ücret izni, fazla çalışma, ücret alacağı vb. gibi alacaklardan kaynaklanan icra takiplerine yapılan itirazın iptali davasında İş Mahkemesi,
- Kira, Kat Mülkiyeti Kanunu'ndan kaynaklanan icra takiplerine yapılan itirazın iptali davalarında Sulh Hukuk Mahkemesi,
- Bir tarafın tüketici olduğu fatura veya sözleşme alacağından kaynaklanan davalarda Tüketici Mahkemesi,
- Takibe konu alacağın özel bir mahkemede görülmesinin mümkün olmadığı alacaklara ilişkin itirazın iptali davasında Asliye Hukuk Mahkemesi, görevlidir.
Yetki, kamu düzenine ilişkin olmadığından mahkeme veya icra dairesince yetki hususu resen dikkate alınmaz. İtirazın İptali Davalarında yetki hususu tartışmalıdır. Çünkü borçlu, icra dairesine yetki itirazında bulunmazsa sadece borca itiraz ettiği zaman icra dairesinin yetkisi kesinleşecektir. Bu durumda açılacak itirazın iptali davasında borçlunun mahkemenin yetkisine itirazda bulunup bulunamayacağına dair kanunda bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak Yerleşik Yargıtay uygulaması, borçlunun takipte yetki itirazında bulunmasa bile itirazın iptali davasında bulunabileceği yönündedir. Bu nedenle İtirazın İptali Davalarında yetkili mahkeme, Hukuk Muhakemeleri Kanunu dahil olmak üzere alacağın niteliğine göre bağlı olduğu kanuna göre belirlenecektir. İş Hukuku davaları gibi yetkinin kamu düzenine ilişkin olduğu durumlarda mahkeme bu hususu resen dikkate alacaktır.
İtirazın İptali Davasının Açılmasında Hak Düşürücü Süre ve Zamanaşımı
İİK m.67'de alacaklının, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir yıl içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağını ispat suretiyle itirazın iptali sağlayabileceği düzenlenmiştir. Hüküme göre, itirazın iptali davası açılması öngörülmüş 1 yıllık süre, itirazın alacaklıya tebliğ tarihinden itibaren başlar. İtirazın tebliğ edilmesi dışında, alacaklının itirazı öğrenmesi durumunda bu bir yıllık süre başlamayacaktır.Türk Borçlar Kanunu'nun 154/2. maddesine göre icra takibinin yapılmasıyla zamanaşımı kesilir. Zamanaşımı kesildiğinde, o tarihten itibaren alacağın tabi olduğu zamanaşımı süresi işlemeye başlar. İcra dosyasının takipsiz bırakılması veya dosyada işlem yapılmaması, dosyanın takipsizlikten düşmesinin zamanaşımı üzerinde bir etkisi olmaz. Ancak dosyada yapılan son işlem tarihinden itibaren tekrar başlayan zamanaşımı süresi, alacağının zamanaşımına uğramasına neden olabilir.
Av. Muhammet Ali BEYHAN